ÖHD İstanbul Şubesi Eşbaşkanı İshak Demirel, Adalet Bakanlığı’nın ‘tecrit yok’ yanıtının çelişkiler barındırdığını belirterek, Adalet Bakanlığı’na yeni başvuru hazırlığında olduklarını belirtti
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’tan 38 aydır haber alınamıyor. İmralı’daki “mutlak” iletişimsizlik haline karşı hukuk örgütleri, barolar ve insan hakları savunucuları Adalet Bakanlığı’na birçok kez başvuru yaptı. Ancak bu başvurulara olumlu ya da olumsuz yanıt verilmezken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekillerinin 7 Aralık 2023 tarihinde Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na (İHİK) yaptığı başvuruya Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nden “tecrit yok” yanıtı verildi.
İmralı’ya gitmek için 22 Ocak 2023’te Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunan bin 330 avukat arasında yer alan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Eşbaşkanı İshak Demirel, bakanlığın yanıtı ve girişimlerine dair Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) İbrahim Irmak’a konuştu.
Başvurular yanıtsız
İmralı tecridine dair 35 barodan bin 330 avukat olarak 22 Ocak 2023 tarihinde yaptıkları başvuruyu hatırlatan Demirel, başvuruya dair Adalet Bakanlığı’ndan olumlu ya da olumsuz hala bir yanıt alamadıklarını dile getirdi
Bakanlığın, DEM Partili milletvekillerinin başvurusuna verdiği “tecrit yok, haklarından faydalanıyorlar” yanıtına değinen Demirel, söz konusu yanıtın çelişkili ve gerçeğe aykırı olduğuna dikkat çekti. Demirel, milletvekillerinin başvurusunun 1999 ve özel olarak 2011’den sonra başlayan sürece ilişkin olmasına rağmen bakanlığın 2023 yılıyla sınırlı bir yanıt verdiğini söyledi.
Çelişkili yanıtlar
“Tecrit yok yanıtının” hukuki kısmına girmeden dahi çelişkiler barındırdığını belirten Demirel, “Yazının ilk sayfalarında kanuna atfen hükümlülerin hakları hatırlatılmış olmasına rağmen verilen disiplin cezaları nedeniyle bu hakların sınırlandırıldığı, görüşlerin yapılmadığı belirtiliyor. Yazıda özellikle dikkat çeken husus; 2023 yılı içinde avukat görüşünü yasaklayan bir disiplin cezası bulunmadığı söyleniyor. Ancak Asrın Hukuk Bürosu’ndan da edindiğimiz bilgilere göre, 2023 yılı içerisinde hatta 2024 ve öncesinde 2022 yılında avukat görüşü için defalarca başvuru yapıldığı ancak bu başvurulara ne dönüş olduğu ne de Sayın Öcalan ve diğer hükümlülerle bir görüşme yapılmadığını biliyoruz.”
‘Disiplin cezalarının nedenlerine yer verilmemiş’
Yanıtta yer alan disiplin cezalarına da değinen Demirel, “Bakanlık ilgili yazıda aile görüşü ve telefon görüşüne ilişkin 3 tane disiplin cezası ve bu disiplin cezaları nedeniyle haklarından faydalandırılmadıklarını belirtmiş ama bu disiplin cezaları ne avukatlarına tebliğ ediliyor ne de bir itiraz hakkı sunuluyor. Yanı sıra sakladıkları bir disiplin cezası daha var; 2023 yılının sonlarında verilen. Bunu cevap yazılarında belirtmemişler. Yine bu cevap kamuoyuna yansıdıktan kısa bir süre sonra Asrın Hukuk Bürosu avukatları, yeni bir disiplin cezasının daha olduğunu belirtti. Bu disiplin cezaları ise işin kılıfına uydurma meselesi. Çünkü diğer cezaevlerinde de gördüğümüz bu disiplin cezaları tamamen matbu şekilde verilen disiplin cezalarıdır. İdare ve Gözlem Kurullarının verdiği disiplin cezalarından bahsediliyor. Ama bu kurulun ne şekilde karar verdiğini ve nasıl bir yapıdan oluştuğunu biliyoruz. Mahkumların az kitap okuduğu, su ve elektrikten tasarruf etmediği, kütüphaneden kitap almadığı gibi uydurma gerekçelerle hiçbir şekilde hukuki bir dayanağı olmayan disiplin cezaları veriliyor. Adalet Bakanlığı’nın yanıtının ardından yeni bir disiplin cezasının olduğunun belirtilmesi de tecridin devam ettiğini gösteriyor” diye belirtti.
Uluslararası kurumlara başvurular
Hem ÖHD’nin hem de Asrın Hukuk Bürosu’nun tecride ve diğer hukuksuzluklara ilişkin uluslararası kurumlara somut raporlar sunduklarını söyleyen Demirel, “ÖHD Genel Merkezi 2 haftada bir yayımladığı bülten ile tecridin hem hukuki hem de sosyo-politik durumunu gözler önüne seriyor. Yine Asrın Hukuk Bürosu tarafından tecridin sonlandırılması noktasında AİHM, BM ve CPT’ye gerekli mekanizmalarının işletilmesi ve Türkiye’ye çağrı yapılması için başvurularda bulunuyor. Ancak son yıllarda uluslararası kurumlardan ne yazık ki beklenen mekanizma işletilmiyor. Bu biraz da Türkiye’nin dış politikası ve siyasi ilişkilenmelerinden de kaynaklanıyor. Örneğin; CPT ve Adalet Bakanlığı’na eş zamanlı bir başvurumuz olmasına rağmen CPT bunu Adalet Bakanlığı gibi değerlendirmeye bile almayıp açıklama yapmakla yetindi. Oraya bir ziyaret yapıp yapmadığı, eğer yapılmışsa kimlerle yapıldığı, içeriği ve bu konuda neler yazıldığına dair bir rapor yayımlamıyor. Adalet Bakanlığı da hem buradan güç alıyor hem de etkili bir yol geliştirilmediği sürece bu tavrını sürdürmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Yeni başvuru yapılacak
ÖHD olarak Adalet Bakanlığı’na İmralı’ya dair yeni başvuru yapma hazırlıklarının olduğunu paylaşan Demirel, “Hem görüş sağlanması hem de kendi avukatlarıyla görüştürülebilmesi için yeni bir başvuru yapmayı planlıyoruz. Yine Adalet Bakanlığı nezdinde Türkiye ve Kurdistan’da ki diğer barolarla birlikte girişimlerimiz sürüyor. Bu durum ÖHD ile sınırlı kalmamalıdır. Tüm demokratik hukuk kurumları ve kamuoyunun bu konuda duyarlılık içerisinde olmasını bekliyoruz. Çünkü bu tecrit sadece bizi etkileyen bir durum değil.”
HABER MERKEZİ