Riha’daki Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri ve Mersin Cezaevi İzleme Koordinasyonu, cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerine dair gerçekleştirdikleri açıklamalarda, Adalet Bakanlığı’na biran önce harekete geçme çağrısında bulundu
Cezaevlerinde “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” talebiyle 24’üncü gününde sürdürülen açlık grevi eylemlerine dair dayanışma mesajları gelmeye devam ediyor.
Dayanışma açıklaması yapan oluşumlardan biri de Riha (Urfa) Emek ve Demokrasi Platformu. Kentteki bir iş merkezi önünde yapılan açıklamada, hazırlanan ortak basın metni altında imzası bulunan kurum, dernek, sendika ve platformların temsilcileri yer aldı. Basın metnini Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şube Eşbaşkanı İbrahim Halil Öyke okudu.
ÖHD Şube Eşbaşkanı Öyke, demokratik, anayasal hakkını kullanarak açlık grevine başlayan mahpusların sağlık ve hapishane koşullarını yakından takip ettiklerini dile getirerek, Urfa 1 ve 2 Nolu T Tipi cezaevlerinde açlık grevinde olan tutsaklar ile yapılan görüşmelere değindi.
Öyke, “Açlık grevinde olan mahpuslar ile yapılan görüşmelerde, idare tarafından açlık grevi için gerekli olan vitamin takviyeleri ve açlık grevi protokolüne uygun beslenme ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığı, haklarında disiplin soruşturmalarının başlatılarak 1 ay etkinliklerden yasaklama şeklinde ceza verildiği, yetkililerin bu uygulamaları, kişileri yıldırmak ve eylemlerine son vermeleri için baskı yapmak amacıyla gerçekleştirdikleri gözlenmiştir” diye konuştu.
‘Adalet Bakanlığı taleplerle ilgili diyaloga geçmeli’
Tutsakların onurları, yaşam hakkı ve sağlık hakları başta olmak üzere tüm haklarının devletin sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Öyke, tutsakların özgürlüğünü talep ettikleri PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin iç hukuk normları ile uluslararası hukuk normlarına aykırı olduğunu ifade etti
Kürt sorununun demokratik çözümü, toplumsal ayrışma üreten her soruna eşit-ortak yaşam temelinde yaklaşılması, ekonomik refah ve toplumsal adaleti hedefleyen bütünlüklü bir toplumsal barış projesinin hayata geçirilmesinin elzem olduğunun altını çizen Öyke, taleplerini ise şöyle sıraladı:
Açlık grevinde bulunan mahpusların düzenli sağlık kontrollerinin yapılması ve TTB tarafından görevlendirilecek hekimlerin hapishanelerde muayene yapmalarının sağlanması.
Açlık grevine girmek suretiyle gösteri yapmak da dâhil olmak üzere mahpusların ifade özgürlüğüne saygı gösterilmeli.
Açlık grevinde bulunanların talepleri ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı’nın diyaloga geçmesi ve bu taleplerin konuşulması amacı ile başta milletvekilleri olmak üzere hak, hukuk ve sağlık örgütleri temsilcileri ile görüşmeler yapılması, bağımsız heyetlerin hapishanelerde inceleme ve ziyaret yapmalarına izin verilmeli.
‘Biran önce gerekli adımlar atılmalı’
Bir diğer dayanışma açıklaması da Mersin’de yapıldı. Açıklamayı, İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği’nin (Çukurova TUAY-DER) de içinde yer aldığı Mersin Cezaevi İzleme Koordinasyonu, gerçekleştirdi.
İHD Mersin Şube Sekreteri Bekir Sıtkı Keçeci’nin yaptığı açıklamada, İmralı’da yürütülen tecrit politikasının Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğu belirtildi.
İktidarın gelinen süreçte, tutukluların taleplerini yerine getirmek için herhangi bir adım atmadığını söyleyen Keçeci, “Bizler; meslek ve hak temelli sivil toplum örgütleri olarak açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz” dedi.
Açlık grevlerinin kalıcı beyin hasarları ve ölümlerle sonuçlanmaması için tutukluların tıbbi ihtiyaçlarının giderilmesi gerektiğini belirten Keçeci, “Asgari düzeyde alınması gereken bu maddelerin kısıtlanması durumunda, geçmiş yıllardaki açlık grevlerinde olduğu gibi, mahpusların beyin fonksiyonlarında kalıcı hasarlara ve hatta ölümlere sebep olacaktır” diye konuştu.
Keçeci de tutsakların sağlık ve yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak üzücü sonuçlardan siyasal iktidarın sorumlu olacağına işaret ederek, “Bu nedenle Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların bir an önce hareket geçmesi gerekmektedir” dedi.
HABER MERKEZİ