Siyasi tutsakların PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle sürdürdüğü açlık grevi eylemi 114’üncü gününde devam ederken, ÖHD’li avukat Rezzan Gezer tutsakların talepleri için; ‘Bu talepler tüm insanlığı ilgilendiren taleplerdir’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun çözümü talepleriyle tutsakların başlattığı açlık grevi eylemi 114’üncü gününde. Abdullah Öcalan ile İmralı’da tutulan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’ın aileleri ve avukatlarıyla görüşmelerine 36 aydır izin verilmiyor. İmralı’daki tecridin sonlandırılarak, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması amacıyla 10 Ekim 2023 tarihinde dünya genelinde 74 merkezde yapılan eş zamanlı açıklamalarla ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm’ kampanyası başlatıldı. Kampanya kapsamında cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar da 27 Kasım 2023’te açlık grevi başlattı.
Daha önce talepleri konusunda adım atılmaması halinde dönüşümlü olarak başlattıkları açlık grevi eylemlerini 15 Şubat tarihinden itibaren yeni bir evreye taşıyacaklarını belirten tutsaklar, 31 Mart yerel seçimleri nedeniyle bu kararlarını erteledi. Siyasi tutsaklar adına Deniz Kaya tarafından 12 Şubat’ta yapılan açıklamada, “Önderliğimiz üzerindeki tecridin kaldırılması amacıyla 27 Kasım 2023 tarihinde başlattığımız ve 15 Şubat’ta yeni bir evreye taşıyacağımızı kamuoyuna ilan ettiğimiz dönüşümlü açlık grevi eylemimizi dışarıdaki hamleyi etkilememesi ve seçim çalışmalarını engellememesi için seçim sonrası sürece kadar uzattığımızı belirtmek istiyoruz” denildi.
Açıklamada yine “Seçim sonrasına kadar Önderliğimiz üzerindeki tecridin devam etmesi halinde eylemimizi bir üst aşamaya taşıyacağımızı ve sonuç alana dek sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz” denilerek taleplerinin karşılanması için tüm demokratik kurum ve çevrelere sorumluluk alma çağrısında bulunulmuştu.
‘Devam edecekler’
Mezopotamya Ajansı’na konuşan Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi avukat Rezzan Gezer, açlık grevinde olan tutsakların yaşadıkları hak ihlalleri ve talepleri için “Şu an mevcut grevde yoğun bir katılım var ve 15 günde bir her koğuş arasında dönüşümlü olarak devam ediyor. 15 Şubat’ta eylemin sonlanması beklenirken tutsaklar eylem süresini Nisan ayına kadar erteledi. Şimdi ise talepleri karşılanana kadar eyleme devam edeceklerini belirttiler” ifadelerini kullandı.
Cezaevi yönetimlerinin baskı ve hak ihlallerine başvurduğunu bunun psikolojik işkencelerle sürdürüldüğünü vurgulayan avukat Gezer, “Son süreçlerde tutsaklara fiziki baskından çok psikolojik baskı ile sonuç almak istiyorlar. Açlık grevi sonrası gardiyanlar tutsaklara B12 vitaminleri ve diğer ihtiyaçları verilirken kameranın görebileceği açıya getiriyorlar” diye konuştu.
‘Bir uyanış yaratmak istiyorlar’
Tutsakların eylemlerine dair kamuoyundan farkındalık beklediklerini de sözlerine ekleyen avukat Gezer, “Bugün cezaevlerinde yaşanan herhangi bir hak ihlaline en çok ses çıkaranlar tutsakların aileleri ve tutsaklarla ilgilenen kuruluşlar oluyor. Tutsakların açlık grevine başlamasının sebebi de aynı zamanda toplumun tamamında bir uyanış yaratmak ve tepki oluşturmak. Daha önceki açlık grevi eylemlerinde ve şu anki mevcut eylemde tutsaklar en hızlı çözüm bulabilecekleri alan olarak gördükleri için açlık grevine başlıyorlar” dedi.
‘Talepleri toplumu ilgilendiriyor’
Gezer, tutsakların taleplerine dikkati çekerek, “Tutsakların ana talepleri, başta Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkması ve aile avukat görüşü sağlanması, hasta tutsakların serbest bırakılması, siyasi tutsaklara infazda eşitlik, cezaevlerindeki hak ihlallerinin son bulmasıydı. Bu talepler aynı zamanda tüm insanlığı ilgilendiren talepler ve Türkiye’nin her bölgesini ilgilendiren sorunlardır” ifadelerini kullandı.
Cezaevlerindeki açlık grevi eylemlerinin devam etmesi halinde kritik sonuçlar doğuracağının altını çizen Gezer, ilgili kurum ve yetkililere “Tecridin sadece Abdullah Öcalan üzerinde olmadığını tüm kamuoyuna duyurmak lazım. Artık başta Sayın Abdullah Öcalan ve tutsakların üzerindeki baskının ve tecridin son bulması lazım. Bedel ödetme ve ödeme kavramını artık geçmemiz gerekmektedir. İçerideki tutsakların can ve sağlık durumları tehlike sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden tüm sivil toplum kuruluşlarının ve partileri tutsakların sesini duymaya çağırıyoruz” çağrısında bulundu.
HABER MERKEZİ