Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ‘umut hakkı’na ilişkin kararının yetersiz olduğunu belirten Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk, kararın 1 yıl sonraya bırakılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi
Mahsum Sağlam
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit devam ederken 43 aydır aile ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. 10 Ekim 2023 tarihinde Kürtler ve dostları tarafından Dünya’nın 74 merkezinde başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununda demokratik çözüm” kampanyası kapsamında eylem ve etkinlikler devam ediyor.
Türkiye’yi 13-22 Şubat tarihlerinde ziyaret ettiğini açıklayan İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) İmralı’yı ziyaret etmedi. CPT Başkanı Alan Mitchell, İmralı’ya ilişkin raporu açıklamama nedenini Türkiye’ye bağlarken, “işkence ve kötü muameleye” ilişkin harekete geçmesi gerekenin ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) olduğunu belirtti.
AİHM, 18 Mart 2014 tarihinde Abdullah Öcalan’ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmesini (umut hakkı) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı buldu. AİHM, Türkiye’den düzenleme yapmasını istedi. AİHM, daha sonra tutsaklar Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için de benzer kararlar verdi. Ancak Türkiye, aradan geçen 10 yıla rağmen “ihlal” kararına dair herhangi bir adım atmadı.
Asrın Hukuk Bürosu, AİHM kararının yerine getirilmesi talebiyle Bakanlar Komitesi’ne 9 Ağustos 2022’de bir başvuru yaptı. Türkiye, başvuru üzerine verdiği yanıtta, “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlülerin şartlı salıverilmesinin mümkün olduğunu ancak istisnai olarak bazı suçlar bu olasılıktan muaf tutulmuştur” diye kaydetti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AB BK), 17-19 Eylül arasında yaptığı toplantıda, AİHM’in ihlal kararlarını 3 yılın ardından bir kez daha gündemine aldı. Komite 20 Eylül’de yaptığı açıklamada umut hakkına dair Türkiye’ye bazı uyarılar yapsa da kesin bir dil kullanmaktan kaçarak durumun aciliyetini görmezden geldi, kararın uygulanması için uzun bir süre tanıdı.
AİHM’in yaptığı toplantıda alınan karara dair Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk sürece ve karara ilişkin gazetemize konuştu.
‘Derhal müdahale edilmeli’
Bakanlar komitesinin kararı gündemine geç almasını eleştiren Öztürk, “Umut hakkı 2014 AİHM kararında ifade edilmişti. Ve burada koşullu salıverilme hakkı sunmayan ve bir kimsenin ölünceye kadar hapiste kalmasını içeren ağırlaştırılmış müebbet hapsinin işkence yasağına aykırı olduğunu hükmetmişti. Bu sebeple Türkiye’ye diğer ülkelerde olduğu gibi salıverilme imkânı yaratacak yasal mekanizmaların kurulması gerektiğini ortaya koymuştu. Devamında CPT de ağırlaştırılmış infaz rejiminin işkenceye aykırı olduğunu neredeyse her raporunda ifade etti. 2014 yılında verilen bu kararın uygulanmasını sağlayacak organ Bakanlar Komitesi’dir. Ancak maalesef Bakanlar Komitesi tam 7 yıl sonra bu konuyu gündemine aldı. Bu işkenceye aykırı olduğu belirtilen bir düzenleme açısından çok geç bir tarih. Çünkü işkence tolere edilemez ve derhal müdahale edilmesi gereken acil bir durumdur” ifadelerini kullandı.
‘Komite etkili rol almıyor’
“Bakanlar Komitesi bu durumu gündemine almasına rağmen Türkiye tarafından tek bir adım atılmaması Bakanlar Komitesi’nin bu konuda etkili bir rol almadığını ortaya koyuyor,” diyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugünkü kararında da görüyoruz ki Türkiye tek bir adım atmamış. Daha önce bakanlar komitesi tarafından sunulması istenen ve ağırlaştırılmış müebbet alanların yer aldığı (sayı) liste dahi sunulmamış. Yasal bir düzenlemeye geçmediği zaten hepimizin malumu. Türkiye’nin acil eyleme geçmesi gereken bir konuda yerinde saydığı ve işkence yasağına aykırı bu durumu ısrarla sürdürdüğü bir kez daha tespit edilmiş oldu. Bu kararda Bakanlar Komitesi’nin, somut adım atılmaması durumunda bu duruma ilişkin sekreterya tarafından oluşturulacak ara kararın 1 yıl sonra gündeme alınarak değerlendirileceği belirtilmiş.”
‘1 yıl sonraya bırakılması kabul edilmez’
“Bakanlar Komitesi’nin bu adımını olumlu ama yetersiz görmekle birlikte ara kararın değerlendirilmesi hususunun 1 yıl sonraya bırakılmasını kabul edilmez buluyoruz” diyen Öztürk, “Tam 10 yıldır herhangi bir adım atmayan Türkiye açısından çok daha etkili bir adımın hiç vakit kaybetmeden atılması gerekmekteydi. Umut hakkı ertelenebilir bir hak değildir. İşkence yasağı sonradan değerlendirmeye alınacak bir durum değildir. Tüm prosedürlerin en hızlı ve etkili biçimde sürdürülmesi gerektiği kanaatindeyim” dedi.