Adil yargılanma ve adalet talebi ile girdiği ölüm orucunun 297. gününde yaşamını yitiren Mustafa Koçak’ın ablası Sevgül Koçak kardeşini anlattı. Abla Koçak, ‘Devlet ve yargı eliyle bir genç ölüme mahkum oldu’ dedi
28 yaşındaki Mustafa Koçak, İstanbul Adliyesi’nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın 31 Mart 2015’te makam odasında öldürülmesine ilişkin görülen davada yargılandı ve geçtiğimiz yılın 11 Temmuz’unda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Adil yargılanma ve adalet talebi için girdiği ölüm orucunun 297. gününde yaşamını yitiren Mustafa Koçak, Kırıklar 1 No’lu Cezaevi’nde tutuklu bulunuyordu.
Cezaevinde üniversite sınavına girdi
Sevgül Koçak, “neşeli ve güler yüzlü” dediği kardeşi Mustafa Koçak’ı Mezopotamya Ajansı’ndan Kadri Güney’e anlattı. Kardeşinin küçük yaşlardan beri babası ile birlikte esnaflık yaptığını söyleyen abla Koçak, en büyük tutukusunun ise kitap okumak olduğunu belirtti. Sevgül Koçak, kardeşinin cezaevinde üniversite sınavlarına hazırlandığı ve sosyoloji okumaya başladığını söyledi.
‘Mahkeme başladığında karar verilmişti’
Kardeşinin bir itirafçı ifadesi üzerine cezaevine girdiğini hatırlatan abla Koçak, 14 ay boyunca cezaevinde yargılanmayı beklediğini de hatırlatarak, “Mahkeme başladığında kararın çoktan verildiğini hep birlikte gördük” dedi.
Abla Koçak, “Mahkeme heyeti tarafından suçsuzluğumuzu kanıtlayacak tüm araçlar elimizden alındı. Mustafa yargının tarafsızlığını yitirdiğini görünce ‘adil yargılanma’ talebiyle açlık grevine girdi” ifadelerini kullandı.
30 kilo kalmış bedene işkence
Abla Koçak, kardeşinin davasını “bir prestij kurtarma davası” şeklinde nitelendirerek, yargılayanların da kardeşinin suçsuz olduğunu bildiklerini ancak suçu onun üstüne yıktıklarını kaydetti. Suçsuz bir insanın göz göre göre ölüme terk edildiğine dikkati çeken abla Koçak, “Yapılanlar yetmezmiş gibi iyileştirme bahanesiyle işkence ve taciz etmekten çekinmediler. Prestijleri 30 kilo kalmış bir bedene işkence edebilecek kadar önemliydi” diye konuştu.
‘Nefesimiz onunla kesiliyordu’
Abla Koçak, son telefon görüşmesinde kardeşinin “Nefes alamıyorum” sözünü hatırlatarak, “Bu söz, ölüm orucundaki birinin ailesi için artık sonun geldiğini işaret ediyordu. Onunla beraber nefesimiz kesiliyordu. Evladınız gözünüzün önünde suçsuzluğunu ispatlamak için ölüyor. Ama birileri ‘suçluları yakaladık’ demek için bir gencin hayatını sona erdirmekten çekinmiyor” şeklinde konuştu.
‘Toplum kendini adaletsizliğe mahküm etti’
Cenazenin İzmir’den İstanbul’a getirene kadar sık sık polisler tarafından taciz edildiklerini ve evlerine götürmelerine izin verilmediğini aktaran abla Koçak, polis ablukası altında defin işlemini gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, “Cenazeye saygısı olmayan, suçsuz olduğumuzu bile bile ölüme gönderen insanlara karşı öfkenizi ‘Ah’ ederek çıkarıyorsunuz” dedi.
“Mustafa adaletin simgesiydi” diyen abla Koçak, sözlerine şöyle devam etti: “Adil yargılansaydı ya da talepleri karşılansaydı bu ülkede bir daha hiç kimse adaletsizliğe uğramayacaktı. İftiracı yoluyla ağır cezalar almayacaktı. Toplum duyarsızlığıyla kendini adaletsizliğe mahkum etti. Artık adaletsizlik büyüyerek çığ gibi halkın üstüne düşecektir.”
Kardeşi ile gurur duyduklarını söyleyen abla Koçak sözlerini şöyle sonlandırdı: “Mustafa bu halka adaletsizliğe boyun eğmemeyi öğretti. Tarih Mustafa’nın haklılığını ortaya çıkaracaktır. Bizler de ailesi olarak onun haklı davasını devam ettireceğiz. Devlet ve yargı eliyle bir genç nasıl ölüme mahkum oldu tüm dünya duyacak” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ