Hiç kimsenin ‘umut hakkından’ muaf tutulamayacağını ifade eden yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın da bu hakkının engellenemeyeceğini söyledi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’tan 25 Mart 2021’den bu yana haber alınamıyor. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Abdullah Öcalan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karşı yapılan başvuruda verdiği ihlal kararına karşı herhangi bir adım atılmıyor. Türkiye, adım atmadığı gibi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) yapılan başvurulara verdiği yanıtta da İmralı’daki özel hukuku kabul ediyor. Türkiye, en son verdiği yanıtta Abdullah Öcalan’ın,”müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutukluya serbest kalma imkanının tanınması” anlamına gelen “umut hakkı”ndan muaf tutulduğu itiraf etti. Yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, Abdullah Öcalan’a dönük uygulamalar ve “umut hakkı”ndan muaf tutulmasını MA’dan Esra Solin Dal’a değerlendirdi.
Türkiye’de herkesin hukuk önünde eşit olmadığını ve Kürtlere karşı çifte standart uygulandığını belirten Çelik, “Kürt halkı ve Abdullah Öcalan söz konusu olduğunda bu çifte standart daha katmerleşiyor. İktidarın ve ona bağlı işleyen yargının kişiliğini anlatmaya kavramlar yetmiyor artık. Bugün Türkiye’deki hukuk normu işletilemiyor. AİHM, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için serbest bırakılsın kararı veriyor, fakat bu uygulanmıyor. Yine şimdiye kadar Abdullah Öcalan’la ilgili birçok talep iletildi ve hiçbiri şu ana kadar yerine getirilmedi” diye konuştu.
Kurallar uygulanmıyor
Türkiye’nin Öcalan’ı “umut hakkı”ndan muaf tutmasına değinen Çelik, “AİHM’in kararı bizi bağlamaz’ diyen bir cumhurbaşkanı ve saray rejimi var. Demokratik ve adil bir karar vermelerini beklemiyoruz fakat kendi imzaladıkları anlaşmaları dahi uygulamıyorlar. Cezaevinde müebbet alan herkesin bir gün dışarıya çıkma hakkı vardır. Bir umut hakkı vardır. Tüm dünyada uluslararası yasalar, yerel yasaların üstündedir diye bir kural vardır. Ama bu kuralların hiçbirini takmayan, uygulamayan bir iktidar ve sistemle yüz yüzeyiz” ifadelerini kullandı.
Bir çok etkisi olur
Çelik, Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı”ndan muaf tutulmasının birçok yere etkisi olacağına işaret ederek, “Bu tıpkı tecrit uygulaması gibi. Abdullah Öcalan önce İmralı’ya kapatıldı. Daha sonra F tipleri açıldı. Sonra bütün cezaevlerinde sırasıyla F, T, S, L tipleri diye devam etti ve tecrit her yere yayıldı. Abdullah Öcalan için ‘umut hakkı yok’ diyen bir zihniyet bunu tüm ağırlaştırılmış tutuklular içinde geçerli kılma olasılığı var. Bunun en yakın örneği şu anda cezaevinde çeşitli bahanelerle tutulan hasta tutuklulardır” diye kaydetti.
Muhalefete uyarı
“Her yerde hapisteyiz” diyen Çelik, “umut hakkı”nın hiç kimse tarafından engellenemeyeceğinin altını çizdi. Çelik, şunları söyledi: “Bu baskıların sadece Kürt bölgeleriyle sınırlı kalacağını, kendilerine dokunamayacağını sanıyorlar. Altılı Masa ve bir de Türk solu diyebileceğimiz kimi yapılar, Kürtlerin dışında bir demokrasi kuracaklarını sanıyorlar. Ama mümkün değil. Onun için bu ‘umut hakkı’ herkesin gündemine girmek zorunda, girmeyi sağlamak gerekiyor. Bunun için mücadele etmek gerekiyor. Toplumsal örgütleme alanları geliştirilebilir ve yeni bir kampanyayı yürütülebilir.”
İSTANBUL