PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komplonun 25. yılına dair avukat Emran Emekçi konuştu. Emekçi, tecridin Tüm Türkiye halklarına kaybettirdiğini belirterek, ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük çözüm ile özdeştir’ ifadelerini kullandı
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komplo 25. yılına girdi. Tam 34 aydır kendisinden haber alınamayan Abdullah Öcalan’ın müdafilliğini yürüten Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Emran Emekçi, 25’inci yılında uluslararası komplunun hedeflerini ve Abdullah Öcalan’ın buna karşı geliştirdiği paradigmanın etkilerini değerlendirdi.
Kürt sorununda çözüm inancı
Devreye konulan komployla Abdullah Öcalan’ın Şam’dan çıkarılmaya zorlandığını hatırlatan Emekçi, PKK Liderinin devamında yönünü Avrupa’ya çevirmesinin en temel gerekçesinin, Kürt sorununun demokratik temelde çözümüne dönük taşıdığı inanç olduğunun altını çizdi. Emekçi, “O süreçte Türkiye ile 1 Eylül 1998 tarihinde tek taraflı ateşkes ilan edilmişti ve Sayın Öcalan da bu çözüm sürecine uluslararası diplomatik destek sağlamak amacıyla bu çıkışını gerçekleştirmişti. Yüzlere belki binlerce Kürt insanı sadece Öcalan’ı korumak adına bir savaşın içerisine girip hayatını kaybedebilirdi. Sayın Öcalan binlerce insanın ölmesindense, yaşama ve yaşatma siyasetini daha ilkesel gördü” dedi.
Uluslararası komplonun mahkumu
Abdullah Öcalan’ın yürütülen komploya ilişkin, “Ben Türkiye’nin değil, uluslararası komplonun mahkumuyum” şeklindeki tespitini hatırlatan Emekçi, komployla amaçlananın ise Türkiye’de var olan Kürt sorununun derinleştirilmesi olduğunu vurguladı. Emekçi, “Türkiye’ye karşı yaptığı İmralı savunmasında ‘Gel çözelim, bak komplo sadece biz Kürtlere değil, Türklere karşı da yapılmış. Türk-Kürt savaşında bizleri zayıf düşürüp taviz koparma amaçlı bir sistem söz konusu’ dedi. Yıllardır da anlatıyor Türkiye yetkililerine ama Türk hükümeti hala komploya hizmet konumunda, o düzeyi aşamadı. Bir irade ortaya çıkmadı” şeklinde konuştu.
Lozan’ı tekrar güncellediler
Kürt sorununun çözümünün Avrupa devletlerinin de işine yaramadığını belirten Emekçi, “Çünkü çözüldüğü zaman ellerinde kullanacağı bir koz, malzeme kalmıyor. Zaten Sayın Öcalan da değerlendirirken, ‘15 Şubat komplosu bir yas, bir kara gün değil de bir aydınlanma günü, bir ders çıkarma günüdür’ diyor. Gerçekten bu tamamen Kürt gerçekliği ile bağlantılı bir uluslararası komplodur. Lozan’ın taraflarına bakın, Kürtleri hukuk dışına atan Lozan sözleşmesine imza atanların hepsi bu komploda yer aldılar. Hepsi Sayın Öcalan şahsında Lozan’ı tekrar güncellediler” ifadelerini kullandı.
‘Çözüm girişimleri sabote edildi’
Abdullah Öcalan’ın, komplo ile amaçlanan Kürt-Türk savaşının derinleştirilmesine karşı 25 yıllık İmralı sürecinde demokratik çözüme dair sayısız girişimlerde bulunduğunu vurgulayan Emekçi, ancak uzatılan bu elin ısrarla havada bırakıldığına işaret etti. Emekçi, “Sayın Öcalan’ın 25 yıllık İmralı sürecinde çözüme dair birçok girişimi oldu. Türkiye her seferinde sabote etti. 1999-2003 arası, 2007 ateşkes dönemi, 2008-2009-2011 Oslo süreci, 2013-2015 süreçleri hepsi sabote edildi. O dönemleri biraz gözlemleyen, bu sabote eden güçlerin kimler olduğunu, neden sabote edildiğini, çözüm istenmediğini çözebilir, deneyimleyebilir. Sayın Öcalan, halklar örgütlenirse, milyonlar örgütlenirse, kendi partisini iktidara getirirse, bu siyasi irade boşluğu doldurulabilir perspektifiyle Üçüncü Yol’u geliştirdi. Siyasi bir irade yok, yoksa perspektif tamamdır, çözüm yolu tamamdır, irade ortaya çıkmıyor” dedi.
Tecrit Türkiye’ye kaybettirdi
Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik temelde çözümüne dönük girişimlerinin sabote edilmesinde Türkiye’nin yanı sıra küresel güçlerin rolü üzerinde duran Emekçi, PKK Lideri’nin “Komploda Türkiye’ye gardiyanlık rolü verildi” şeklindeki tespitini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmralı sürecine dikkat ederseniz, çözüm süreçlerinde Türkiye nefes alıyor, ekonomi kalkınıyor. Bu son 8 yılı göz önüne alırsak, Türkiye’nin taviz vermediği devlet kalmadı. 50 devlete taviz verdi. Mesela Japonya’da, Kürtçe kurs açılıyor, onu engellemek için gidip taviz veriyor. Bir yerde bir Kürt etkinliği varsa, onu yok etmek için taviz veriyor. Sayın Öcalan, defalarca ‘Bu kadar taviz vereceğinize, gelin burada benimle anlaşın’ çağrısı yaptı. O kadar makul ki ama buna bile gelinmiyor. Sonuçta görüyorsunuz, kaybeden kim? Türkiye kazanıyor mu? Tecrit, savaş politikası, güvenlikçi siyaset Türkiye’ye ne kazandırdı? Hiçbir şey kazandırmadı, tam tersine tüm dünya devletlerine taviz vere vere artık taviz verecek kaynağı bile kalmamış. Çünkü güvenlik devleti olarak kurgulanmış, öyle inşa edilmiş, onun dışına çıkamıyor. Çıkış, Üçüncü Yol, yeni bir yol, yeni bir siyaset, yeni bir parti, yeni bir perspektifin iktidara gelmesiyle mümkündür.”
‘Çözüm Sayın Abdullah Öcalan’da’
Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununa dönük, “Tipik bir İsrail-Filistin savaşı yaratılmak isteniyor” tespitini de hatırlatan Emekçi, gelinen aşamada Kürt sorununun da noktaya taşınmak istendiğini söyledi. Mevcut tabloda İsrail ve Filistin arasındaki savaşın hala devam ettiğine dikkat çeken Emekçi, “İsrail-Filistin sorununun çözümü çok kolaydır, Kürt sorununun çözümü de çok kolaydır. Bu çelişkileri canlı tutarak, iktidarlar kendini motive ediyor. Ortadoğu’da kapitalist sistem kendi ulus devletlerini kurarken, amacı çözüm değil, kaostan besleniyor. ‘Böl-yönet-çatıştır’ üzerine kurgulanmış bir sistemdi cetvelle çizilen ulus devlet haritaları. İsrail-Filistin sorunun çözümü de Kürt sorununun çözümü de bölge halklarının, Ermeniler, Asuriler ve diğer azınlıkların, mezheplerin, dinlerin, hepsinin çözümü de Sayın Öcalan’ın savunmalarında var. Sayın Öcalan, ‘Demokratik bir Ortadoğu’da Yahudi’ye de Filistinliye de Kürde de herkese de yer var. Yeter ki demokratik zihniyet hakim olsun, yeter ki o bakış açısı ile sorunlara yaklaşılsın. Ateş, ateş ile söndürülmez. İki ulus devletçi bir mantık barışmaz. Ya o onu yok edecek ya diğeri onu yok edecek. Ateş suyla söndürülür. Su demokrasidir, demokrasi kültürüdür’ çözümünü sunuyor” diye aktardı.
Üçüncü Yol’un büyümesi gerekiyor
“Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” şiarıyla 10 Ekim 2023’de küresel düzeyde başlatılan kampanyanın önemine değinen Emekçi, “Öcalan bu konuda hazırdır, eksik olan bir hükümetin, siyasi iradenin ortaya çıkmasıdır. Öcalan’la sorunu çözecek bir iradenin açığa çıkarılmasıdır. Bu da özgürlüktür. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ile çözüm özdeştir. İşte bu kampanyalar bu iradeyi ortaya çıkarmak içindir” diye belirtti.
İbrahim Irmak – İstanbul / MA