PKK Lideri Abdullah Öcalan, avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde topluma dayalı bir belediyeciliğin inşa edilmesi gerektiğinin altını çizerek, ‘Toplumun sorunlarını ancak böyle çözebilirler. Bunun için çok yoğun çaba olmalı ve yoğunca örgütlülük içinde olmalıdırlar’ uyarısında bulundu
2013 ile 2015 yılları arasında ‘çözüm’ adı altında yürütülen süreci 2015 yılında sonlandırarak, Kürt sorununda çözümsüzlük politikasıyla savaş konseptine dönen AKP iktidarı, kısa bir süre sonra Kürt siyasetini hedef aldı. 11 Eylül 2016’da çıkardığı kararname ile Kürtlerin oylarıyla seçilen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetimindeki belediyelere kayyım atadı. AKP iktidarı kayyım politikasına, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 31 Mart 2019 seçimlerinde kazandığı belediyelerin gasp edilmesiyle sürdürdü.
PKK Lideri Öcalan’ın perspektifleri
AKP’nin irade gaspına karşı halklar kendi demokrasisini inşa etmek için yeni bir yerel yönetim seçimlerine hazırlanıyor. Mezopotamya Ajansı’ndan Özgür Paksoy, İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit altında tutulan ve 25 Mart 2021 tarihinden bu yana kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı birçok görüşmede belediyelerin önemine, rol ve misyonuna dair değerlendirmelerini derledi.
‘Belediyecilik halka değer vermektir’
Belediyelerin demokrasi ve barış için iyi örnek olması gerektiğini belirten Abdullah Öcalan, 15 Temmuz 1999 tarihli görüşmede şu önerilerde bulundu: “Pırıl pırıl bir halk hizmeti yapmalılar. Kürt olayı zordur, çalışmayı gerektirir. Korkunç bir çalışma ortamınız var. Layık olmaya çalışın. Elinizdeki bu şansı değerlendirin. Eski tarzda olmaz. Yaşamla, siyasetle, eski tarzla ve üslupla olmaz.”
Abdullah Öcalan, belediyelerin demokrasi mücadelesinde önemine vurgu yaptığı 8 Kasım 1999 tarihli görüşmede, “Belediyecilik, yalnız sokakları süpürmek değildir. Halka değer versinler. Varsa yürekleri, bir eserle kendilerini kanıtlasınlar” dedi.
‘Belediyeler dayandıkları zemini inkar etmesinler’
Belediyelerin birer demokrasi okulu haline getirilmesi önerisinde bulunan Abdullah Öcalan, 15 Kasım 1999 tarihli görüşmede, “Kırk belediye, demokrasi okulu olabilirdi. Ben bir belediye başkanı olsam, hiçbir şey istemem, sadece rahat çalışma ortamı isterim. Diyarbakır’da on binlerce işsiz insan var. Üç somuna çalışır insanlar. Diyarbakır’ı pırıl pırıl yaparlar. Belediyeler dayandıkları zemini inkar etmesinler. Para da var ama projeleri, kadroları yok” eleştirisinde bulundu.
Özgür belediyecilik akımı
Özgür belediyecilik akımı başlatılması gerektiğini vurgulayan Abdullah Öcalan, 28 Ağustos 2002 tarihinde yapılan görüşmede şunları belirtti:
“Kent senatolarını oluşturmalısınız. Kentin tüm enerjisi orada birleşir, muazzam projeler gelişir. Çevreci, adil, eşitlikçi sonuna kadar özgürlükçü, özgür belediyeler hareketi gelişir. Belediyeler büyük bir harekettir, küçümsememek gerekir. Yerel demokrasi, tek çıkış yoludur. Sosyalizmin kendisidir bu. Sosyalizmi Moskova’da, Ankara’da aramayın. Belediyecilik bünyesinde çevre, adalet, iş bir bütün olarak sosyalizmi yaratın. Böyle yaparsanız tüm Diyarbakır’ı güllük gülistanlık yaparsınız. Turizm hareketine yönlendirebilirsiniz. Konut kampanyaları olabilir, yoksullara iş sağlanabilir. Öyle para mara yok deniyor, akıllı olan parayı da bulabilir. Plan, projeyi halkın öz gücüyle yapacaksın.”
‘İşinizi severek yapın’
PKK Lideri, bir senato olan Roma’nın koca bir imparatorluğa dönüşmesi örneğini vererek, “Belediyecilik, yeryüzünü kurtarma hareketidir. Avrupalılar çok çalıştıklarından değil, bizde çok çalışıyoruz. Bizdeki sorun zihin tembelliği. Belediyeler bu kadar işsiz insanları bir araya getirirse, dünya cennet olur. Hukuku tanıyın, halkımızla bağlantısını kurun. Bu işi severek yapın, zorlamayla olmaz. İşler güzel, doğru, severek yapılır. Bunları aşmanız gerekir, aşmazsanız aştırırlar” diye konuştu.
‘Kent senatoları oluşturulmalı’
Belediyelerde demokratik yönetim kültürünün oluşturulması gerektiğini ifade eden Abdullah Öcalan, 11 Eylül 2002 tarihli görüşmede ise şu vurguları yaptı:
“Çok güçlü belediye meclisi, hatta kent senatoları oluşturulmalı. İçerisinde işçisi, esnafı tüccarı, hatta ağası, aydını, herkes bulunabilir. İki-üç yüz kişiden oluşabilir bu senato. Her ay belediye başkanı bu senatoya raporunu sunar, bu niye Diyarbakır’da, Batman’da ve diğer yerlerde geliştirilmesin. Tek başına bütün sorunların altında kalkılamaz. İşlevsel olan yerel düzeyde ve üst düzeydeki örgütlülüktür. Konut, açlık, ekonomi gibi sorunlar belediyeyle çözülür. Meclise sınırlı sayıda milletvekili gönderilebilir. Ama önemli olan yerel yönetimlerdir. Ne yaslanarak ne ağlanarak vakit geçirilebilir.”
‘Bizde halkın demokratik otoritesi var’
Abdullah Öcalan, 13 Kasım 2002’de özgür belediyecilik anlayışının geliştirilmesi gerektiğini dile getirerek, “Özgür belediyecilik anlayışı öngördüğümüz demokrasi açısından belirleyicidir. Çünkü bizim demokrasimiz özgür belediyecilik üzerinde gelişecektir. Dil alanında, kültür alanında, sanat ve vakıf alanında çalışmalar yapılabilir. Bunun için yeterli kaynaklar var, halk da sonuna kadar var. Geriye halka önderlik edecek aydınlara iş kalıyor. Tüm bunlara aydınların öncülük etmesi gerekir. Demokratik bir yapı içerisinde bu bilimsel çalışmalar yapılabilir” önerisinde bulundu.
PKK Lideri, belediyelerde demokrasinin uygulanması gerektiğini belirterek, 26 Mayıs 2004 tarihli görüşmede şunları söyledi:
“Terör yok bizde, halkın demokratik otoritesi var. Anlayış, güzellik ve iyilikle sonuç almak benim tarzımdır. Sözle, halkın iradesiyle, anlayışla halletmeye çalışıyoruz. Zorlamak yok, demokratik toplum hareketine isteyen gelir katılır. Gönüllük esastır. Belediye başkanı kentin altını üstüne getirmeli. Cennet gibi yapmalı. Dört dörtlük belediyecilik gerekiyor. Okul yapar, vakıf yapar, kültür parkı yapar, özgür kadın parkı yapar. Yeni ormanlar geliştirir. Kültür sarayı, evler, fabrikalar yapar. İş imkanı yaratmalı. Bütün işsiz gençlerimize iş olanağı sağlamalı. İşsizlik diye problem bırakmayacaksın.”
‘Yapıcı şekilde sorunlar çözülür’
Belediyelerin toplumsal sorunların çözüm merkezi olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan, 14 Haziran 2006 tarihli görüşmede, “Belediyeler halkın malıdır. Yapıcı şekilde belediyeler de dâhil demokratik yapı içinde sorunların çözülmesi gerekir. Yılların demokratik kazanımlarını geriletmeye, yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Kırmadan dökmeden yapıcı şekilde sorunlar çözülmelidir” şeklinde konuştu.
Kent konseyleri kurulmalı
Her ilde, ilçede ve beldelerde Kent Konseyi kurulması önerisinde bulunan Abdullah Öcalan, 17 Haziran 2009’da şöyle konuştu:
“Büyük şehirlerde üç yüz kişilik, diğer şehirlerde iki yüz kişilik, ilçelerde ve beldelerde ise elli veya yüz kişilik Kent Konseyleri oluşturulabilir. Bu kent konseyleri derhal kurulmalıdır. Toplumun sorunları ve çözümü için bunların kurulması önemlidir. Belediyeler de bu Kent Konseyleriyle birlikte demokratik bir işleyişe ve çalışmaya kavuşturulabilir. Belediyeler doğru temelde ve halka dayanarak demokratik bir şekilde büyük bir hızla çalışmalarını yürütmelidirler. Öyle kapitalizme dayanarak, kredilerle, kredi peşinde koşmakla bu işi başaramazlar. Halka dayanarak, halk gücünü harekete geçirerek ancak başarılı olabilirler.”
‘Modelimiz topluma dayandığı için sürekli gelişir’
PKK Lideri, topluma dayalı bir belediyeciliğin inşa edilmesi gerektiğinin altını çizerek, 7 Nisan 2010 tarihli görüşmede, “Yerel komünler oluşturulmalıdır. Bu çalışmayı topluma dayanarak gerçekleştirmelidirler. ‘Devlet para vermedi, vermiyor’ şeklinde devletten para bekleyerek bir şey yapılmaz. Bu anlayıştan vazgeçilmesi gerekir. Bizim modelimiz topluma dayandığı için sürekli gelişir. Siz demokratik komünlerinizi kurduktan sonra buna ihtiyacınız da kalmaz. Her yerde güçlü bir örgütlenmeye gidildiği zaman, para gibi yan şeyler de gelir. Yerel komünler demokratik konfederasyon şeklinde de örgütlenebilirler. Toplumun sorunlarını ancak böyle çözebilirler. Bunun için çok yoğun çaba olmalı ve yoğunca örgütlülük içinde olmalıdırlar” dedi.
HABER MERKEZİ