ABD’nin bazı askeri bilgilerine ulaşan gazeteci Meghan Bodette, Türkiye’de 1980 darbesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlere yönelik saldırılarda yer alan üst düzey askeri yetkililerin Amerika’da eğitildiklerini ortaya çıkardı
Amerikalı gazeteci Meghan Bodette, ulaştığı bazı askeri bilgilerden yola çıkarak, Türkiye’de hak ihlallerine adı karışan genaral ve üst düzey askerlerin ABD’de yetiştirildiklerini ortaya çıkardı. Security Assistance Monitor’da tamamı yayımlanan bilgilere göre, 12 Eylül Darbesi’ni yapan 5 general ve üst düzey askerler ile 2019 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’nin Gidê Spî (Tel Abyad) ile Serekaniyê (Resulayn) operasyon emrini veren Savunma Bakanı Hulisi Akar’ın ABD’de özel eğitildiği kaydedildi. Uluslararası Askeri Eğitim ve Öğretim (IMET) adı verilen askeri programdan en fazla Türkiye’nin faydalandığı belgelere yansıdı.
Bodette’nin servis ettiği haberde, “Her ikisi de sistematik olarak ciddi insan hakları ihlallerine yol açan ülkenin 1980 askeri darbesine ve 2019’da kuzey Suriye’nin işgaline katılan Türk yetkililer, Uluslararası Askeri Eğitim ve Öğretim (IMET) güvenlik yardım programı aracılığıyla Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitildi. Bu belgelere göre, söz konusu program yabancı ülkelerin askerlerinin ABD’de profesyonel eğitim alması için para ödüyor” denildi.
Türkiye IMET fonlarından en çok faydalanan ülke
Security Assistance Monitor tarafından sağlanan verilere göre, Türkiye dünya çapında IMET fonlarından en çok faydalanan ülke konumunda. 2000’den 2021’e kadar ülkenin, dünyadaki herhangi bir ülke için en yüksek ikinci toplam olan IMET yardımında toplam 61 milyon 642 bin dolar aldığı bildirildi. Security Assistance Monitor verileri ayrıca, Türkiye’nin yararlandığı diğer güvenlik yardım programlarının değerine kıyasla, IMET yardımının ABD’nin Türkiye’ye yaptığı en büyük güvenlik yardım kaynaklarından biri olduğunu göstermektedir.
Tamamı insan hakları ihlaline karıştı
Amerika’da eğitim almış olanların tamamının insan haklarını çiğnediğine dikkati çekilen haberde, “Soruşturmalar daha önce IMET tarafından eğitilmiş memurların kendi ülkelerinde insan hakları ihlalleri yapmaya devam ettiğini ortaya çıkarmıştı. Türkiye şu ana kadar bu tür bir incelemeden kaçındı ancak kanıtlar aynı örüntünün orada tekrarlanmış olabileceğini gösteriyor” denildi.
12 Eylül’ün generalleri eğitildi
Haberin devamanıda, “1979 yılında dönemin ABD Türkiye Büyükelçisi Ronald Spiers tarafından gönderilen ve Türkiye’ye artan IMET yardımına dair dava açılmasını öngören bir diplomatik notta Amerika Birleşik Devletleri’nde IMET himayesinde eğitim almış birçok üst düzey Türk yetkilinin adını verdi ve bunu ‘ABD’nin eğitim ve askeri doktrininin yanında bir bütün olarak Amerikan toplumuna kapsamlı şekilde maruz kalmış bir personel çekirdeğini temsil eden kişiler’ olarak tanımladı.
Bu Amerikan yanlısı ‘çekirdeğin’ üyeleri arasında 1. Türkiye Ordusu Komutanı General Necdet Üruğ; 3. Ordu Komutanı Orgeneral Selahattin Demircioğlu; Orgeneral Bedrettin Demirel; Türk Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ve Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Nejat Tümer de bulunuyor.
Azınlıkları acımasızca çökerten baskıcı bir rejim
Bu kişiler eğitim aldıklarından bir yıldan az bir süre sonra Türk ordusu ülkenin seçilmiş sivil hükümetini devirip siyasi muhalifleri ve etnik azınlıkları acımasızca çökerten baskıcı bir askeri rejim kurmakla bilineceklerdi. Orgeneral Şahinkaya ve Amiral Tümer, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin liderleri ve ardından üç yıl süreyle KHK ile yönetilen Milli Güvenlik Kurulu üyeleri arasında yer aldı” ifadelerinde bulunuldu.
Her birine ayrı görev
Amerika’da yetiştirilip de Türkiye’de suç işledikleri yazılan haberin davamında şöyle denildi: “Darbe sonrası İstanbul’da sıkıyönetim komutanlığından General Üruğ sorumluydu. Üruğ 1983’te Genel Kurmay Başkanı oldu ve 1987’ye kadar bu pozisyonda kaldı. General Demirel, darbe sonrası Konya, Niğde, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir ve Yozgat illerinde sıkıyönetim komutanlığından sorumluydu. Orgeneral Demircioğlu ise, Erzincan, Gümüşhane, Giresun, Trabzon, Rize, Ordu, Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Samsun ve Sinop illerinde sıkıyönetim komutanlığından sorumluydu.
Soğuk Savaş sırasında ABD destekli ve ABD eğitimli ordular tarafından gerçekleştirilen diğer sağcı darbelerden daha az tartışılırken, Türkiye’nin 1980 darbesi benzer bir şiddet ve baskı modeline yol açtı. Ülkenin seçilmiş parlamentosu ve siyasi partileri feshedildi. Sendikalar ve sivil toplum örgütleri yasa dışı ilan edildi ve gazetelerin yayınlanması yasaklandı. Yarım milyondan fazla insan siyasi suçlamalarla tutuklandı. İşkence sistematikti ve yüzlerce kişinin hapishanede öldüğü biliniyordu.
Kütler hapis cezaasına çarptırılıyor
Türkiye nüfusunun yaklaşık %20’sini oluşturan ve esas olarak ülkenin güneydoğusunda yaşayan Kürtler, belki de en çok etkilenenler oldu. 1920’ler ve 1930’lar boyunca zaten zorunlu asimilasyona ve doğrudan etnik temizliğe maruz kalmışlardı. Ordu tarafından yazılan ve bugün hala yürürlükte olan 1982 anayasası, Anadolu’yu binlerce yıldır vatanı olarak gören diğer etnik grupların varlığını reddederek, Türkiye’nin her vatandaşının bir Türk olduğunu söylüyordu. Bugün hala Kürtler, sokakta anadillerini konuşmaları nedeniyle hapis cezasına çarptırılabiliyor, ya da yaralanıp öldürülebiliyor.”
Şahinkaya hakkında dava açıldı
12 Eylül darbecisi Şahinkaya ve diğer suçlulara ilişkin 2012’de açılan 12 Eylül Davası’na da vurgu yapılan haberde, şunlar ifade edildi: “General Şahinkaya 2012’de darbedeki rolü nedeniyle yargılandığında, İnsan Hakları İzleme Örgütü, ‘1980 darbesinin demokrasiyi rayından çıkardığını ve bugün Türkiye’de hâlâ hak ve özgürlüklere kısıtlamalar getirdiğini’ söyledi ve mahkemeye ‘Darbeyi takiben gerçekleşen korkunç insan hakları ihlalleri, toplu işkence, gözaltında ölümler gibi insanlığa karşı işlenmiş suç olarak tanımlanabilecek ihlalleri açısından adalet getirmesi’ çağrısını yaptı.
Grup ayrıca Türk savcılarına darbe döneminin illerinde bir devlet politikası olarak yapılan işkenceye karışmış olan geniş bir askeri personel, polis, kamu görevlileri ve doktorlar ağını içeren ‘en üst düzeyde işkence politikasını’ soruşturması çağrısında bulundu.”
Hulisi Akar da IMET’ten eğitim aldı
‘Türkiye’nin en istikrarsızlaştırıcı ve yıkıcı politikaları”nda yer alanların IMET programından geçitklerine vurgu yapan haberde, şunlar kaydedildi: “Kendi ülkelerinde ‘önemli konumlara’ sahip olan IMET kursiyerlerinin halka açık, kısmen düzenlenmiş bir listesinin şu anda görevde olan ve ABD tarafından insan hakları gerekçesiyle yaptırıma tabi tutulan Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı içerdiği görülüyor. İsimlerin redakte edilmiş olduğu yayınlanmış listede, unvanlar ve görevde bulundukları süreler ve görev ve ünvanları Akar’ın kariyeri ile örtüşüyor. Liste, Akar’ın Ocak ve Haziran 1987 arasında ABD’de IMET tarafından profesyonel eğitim gördüğünü gösteriyor.
Listede yer alan P171014 ders kodu, 1998 itibariyle “Birleşik/Müşterek Kurmay Subay Okulu” olarak bilinen ve şu anda DSCA’nın web sitesinde “Birleşik/Müşterek Savaş Muharebe Okulu” olarak anılan bir kursa karşılık gelmektedir. (Joint/Combined Staff Officer School)
Hala görevini yürütüyor
Akar, 2018’de Türkiye’nin Savunma Bakanı oldu ve bugün de hala bu görevi yürütüyor. Ekim 2019’da Türkiye, IŞİD’e karşı mücadeleye öncülük eden Kürt güçlerine yönelik küstah bir saldırıyla Suriye’nin kuzeyindeki Ras al Ain ve Tel Abyad kentlerini işgal ettiğinde, Akar, ABD tarafından ‘masumları tehlikeye atan eylemler’ ve ‘Bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve IŞİD’i yenmeye yönelik kampanyayı baltalamak’ nedeniyle yaptırım uygulanan birkaç Türk yetkiliden biriydi.”
Ciddi ihlaller ve savaş suçları işledi
Türkiye’nin söz konusu askeri faaliyetlerinde ciddi hak ihlallerinin yaşandığına işaret edilen haberin devamı şöyle: “Uluslararası Af Örgütü, 2019 işgali hakkında şunları söyledi: Türk askeri güçleri ve Türkiye destekli Suriyeli silahlı gruplardan oluşan bir koalisyon, Suriye’ye yapılan saldırı sırasında sivil yaşamı utanç verici bir şekilde hiçe sayarak, ciddi ihlaller ve savaş suçları işledi, bunların arasında yargısız infazlar ve ölümlere ve yaralanmalara yol açan yasa dışı saldırılar da yer aldı.
Birleşmiş Milletler, Ekim 2019’da işgal edilen bölge de dahil olmak üzere, Türkiye’nin işgal ettiği Kuzey Suriye bölgelerindeki ‘ağır’ insan hakları koşullarını da eleştirdi.
Kaynaklar güvenilir
Devletin en üst kademelerinde görev yapan ve ciddi anti-demokratik eylemlere ve sistematik insan hakları ihlallerine adı karışan Türk askeri subayları, burada da anlatılan güvenilir ABD kaynaklarının belirttiği gibi, Birleşik Devletler’de IMET aracılığıyla eğitilmişse, bu çok üst düzey bir soruşturmayı gerekli kılmaktadır.
Türkiye halkı, Kuzey ve Doğu Suriye halkı ve ABD halkı, Türkiye’ye yapılan IMET yardımının yarattığı etki hakkındaki gerçeği bilmeyi hak ediyor ve ABD’li politika yapıcılar da programın geleceğini buna göre belirlemeli. Latin Amerika’da sivilleri terörize eden diktatörler ve ölüm mangaları için eğitimin IMET yardımı ile ödendiği Amerika Okulu’na yönelik soruşturmalar bu soruşturma için bir kaynak olarak kullanılabilir.”
Kaynak: MA