‘Dünyaya bir daha
gelirsem, ne kadar tank,
tüfek ve silah varsa
hepsini eritip saz,
cümbüş ve zurna yapacağım’
‘Kürt ve Ermeni halkları arasında bir barış güvercini’ olarak anılan sanatçı Aram Tigran’ın aramızdan ayrılmasının üzerinden 10 yıl geçti. Gazeteci Estukyan, Tigran için, ‘Ermeniler ve Kürtler arasında kültürel ortaklık oluşturdu’ dedi
Ermenice, Rumca, Kürtçe dillerinde seslendirdiği şarkılarla halkların sevgisini kazanan Aram Tigran’ın hayatını kaybetmesinin üzerinden 10 yıl geçti. Kürt müziğine ömrünü veren Tigran, Sason’un Bianda köyünden Brüksel’e uzanan yaşamına sığdırdığı 14 Kürtçe albümle, halklar arasında müzikal bir köprü kurdu. Batman Sason’da yaşayan ailesinin 1915 Ermeni Soykırımı’ndan kurtularak, Kuzey Suriye’nin Kamişlo kentine yerleşmesi sonrası Aram Tigran dünyaya geldi. Ailesini kurtaran Kürtlere vefa borcunu Kürtçe müzik yaparak ödemeye çalıştığını ifade eden Tigran, kısa sürede Kürt halkının yüreğinde büyük bir yer etti.
Babasıyla müziğe başladı
Tigran’ın müziğe yönelmesine en büyük katkıyı babası sağlarken, küçük yaşlarda ud çalmaya başlar. Müzik alanındaki ilk derslerini babasından alan Tigran, Kamişlo’da lise eğitiminden sonra 3 yıl da yüksek eğitim gördü. İlk büyük konserini 1953’teki Newroz gecesinde veren Tigran, 1966 yılında ailesiyle birlikte Ermenistan’a göç eder. 1984 yılında Erivan Radyosu’nda çalışmaya başlayan Tigran, 1995 yılında Avrupa’ya giderek Atina’ya yerleşirir. 2009 Newroz kutlamaları için geldiği Diyarbakır’da rahatsızlanan Tigran’a, kaldırıldığı hastanede anjiyo yapılır. Daha sonra Yunanistan’da tedavisine devam ettirilen Tigran, 8 Ağustos 2009 tarihinde 75 yaşındayken yaşama veda etti. Belçika’nın başkenti Brüksel’de defnedilen Tigran’ın mezarına Diyarbakır’dan getirilen toprak serpilse de o hala sevdalısı olduğu Diyarbakır’ın ve halkların yüreğinde yaşıyor.
İki dili bir sanatçı
“Anadillerinden biri Ermenice diğeri ise Kürtçe’ydi” diyerek Tigran’ı tanımlayan gazetemiz yazarlarından Pakrat Estukyan, Tigran’ın babasından miras olarak aldığı müzik sevdasını bölgenin ezgileriyle tamamladığını dile getirdi. Tigran’la İstanbul’da tanıştığını anlatan Estukyan, Tigran’la Kürt aydınları vasıtasıyla tanıştığını belirterek, “Aram Tigran ve eşini, Boyacıköy Ermeni Kilisesi’nde ağırladık. İlk defa orada tanıştım kendisiyle. Aram Tigran Kürtçe ezgiler kadar Ermenice ezgiler de kaydetmiş bir sanatçıdır. Ama bunların Ermeni toplumunda bir karşılığı olmamışken, Kürt toplumunda idol bir sanatçıya dönüştü” dedi.
‘Dostluk köprüsü kurdu’
Tigran’ın Kürtler için önemli bir figür haline geldiğini vurgulayan Estukyan, “Türküleri dilden dile dolaştı. Bunun yanında Kürtlerin kendi ulus bilinçlerini inşa ederken 1915’le de yüzleşmelerinde büyük bir etken oldu. Burada esas önemli olan onun Ermeni kimliğidir. Her şey kimliği üzerinden şekilleniyor. O bağlamda halklar arasından bir dostluk köprüsü oldu. Sanatıyla bunu yaptığını söyleyemem çünkü Aram Tigran’ın sanatı Ermeniler tarafından hakkıyla fark edilmedi ve gerekli ilgiyi görmedi. Ama Aram Tigran’ın Ermeni kimliğini ısrarla muhafaza etmesi ve bununla Kürtçe kilamlar söylemesi onu Kürtler için çok değerli bir Ermeni haline getirdi. Bu da Ermeniler ve Kürtler arasında bir kültürel ortaklık oluşturuyor” diye belirtti.
‘Tigran üretkendi’
Tigran’ın çok üretken biri olduğunu sözlerine ekleyen Estukyan, aynı zamanda coğrafyanın dillerine duyarsız olmayan bir sanatçı olduğunu ifade etti. Estukyan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu bize olağanüstü gibi geliyor. Çünkü biz çoğu zaman kendi dillerimizi dahi bilmeyen bir nesil olduk bugün. Türkiye’de Ermenice bilmeyen Ermeni’ye çok rastlarsınız. Kürtçe bilmeyen Kürde çok rastlarsınız. Lazca bilmeyen Laz’a daha çok rastlarsınız. Ama bizden bir önceki nesil yaşadığı yerde o bölgede konuşan bütün dillere hakim insanlara rastlarsınız.”
Sadiye Eser-Naci Kaya/ İstanbul- MA