Gülcan Dereli/İstanbul
Hasankeyf, Kazdağları, Munzur, Salda ve Alakır gibi yaşam alanları, maden ocakları ve barajlar için yok ediliyor. Yine bölge kentleri başta olmak üzere Ege, Marmara ve Toroslar’da da yangınlarla doğal yaşam alanları yok ediliyor. Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nden Ali Ergül, ‘Mücadeleler ortaklaşmalı’ dedi
Doğal yaşam alanları bir bir sermayeye açılırken doğal yaşam savunucuları, ekoloji hareketleri ve aktivistler yaşam alanlarını savunmak için mücadele yürütüyor. Batman Hasankeyf’te 12 bin yıllık tarih, Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalacak. Yine Kazdağları ve Çanakkale’nin alternatifsiz, tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın su toplama havzası üzerinde, tamamı ormanlık geniş arazide yürütülen altın madeni projesi kapsamında 195 bin ağaç başta olmak üzere birçok bitki çeşidi yok edildi ve edilmeye devam ediyor. Aynı zamanda bölge kentlerinde askeri operasyonlar sırasında binlerce dönümlük ekili araziler kül oluyor. Yaşam savunucuları, tüm bu yaşanan tahribatların önüne geçmek için mücadeleyi ortaklaştırma çağrısı yaptı.
‘Ayrı düşünülemez’
Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nden Ali Ergül, Hasankeyf ve Dicle Vadisi mücadelesinin 32 yıldır devam ettiğine dikkat çekti. Hasankeyf ve Dicle Vadisi için çok ciddi bir mücadele yürütüldüğünü söyleyen Ergül, “Kazdağları su nöbetinin başladığı gün kitlesel bir katılım oldu. Bu katılım aslında Hasankeyf mücadelesi için de bir umuttur. Hasankeyf ve Kazdağları’nı birbirinden ayrı düşünmek büyük bir yanılgı olur” dedi.
Gücü Hasankeyf’ten alıyor
Ekolojik yıkıma karşı yürütülen her mücadelenin umutlarını diri tuttuğunu söyleyen Ergül, mücadelenin ortaklaşmasının önemine vurgu yaparken, “Bugün Kazdağları’nda büyük bir katılım varsa orası gücünü ve pratiğini Hasankeyf mücadelesinden alıyor. Bizim dışımızda birçok oluşum Kazdağları’nda Hasankeyf pankartı açtılar. Yapılan açıklamalarda Hasankeyf vurgusu yapıldı. Sosyal medyada da buna benzer bir durum var. Kazdağları’ndaki yıkımla ilgili ilk haberler çıktığında herkes Hasankeyf’i ekliyordu postlarına. Bu kıymetlidir. Doğalında gelişen Hasankeyf ve Kazdağları ortaklaşması ortaya çıktı. Bu durum her geçen gün büyüyor” diye konuştu.
Munzur, Salda, Alakır…
Ortaklaşmanın ekoloji mücadelesinin doğasında olduğunu söyleyen Ergül, “Hasankeyf ve vadisini sular altında bırakmak isteyen akıl ile Kazdağları’nı madenlerle yok etmek isteyen akıl aynı. Karadeniz’i HES’lerle yok etmek isteyen akıl da aynı. Yine Alakır’ı, Munzur’u, Salda Gölü’nü aynı akıl yok etmek istiyor. Biz şuna inanıyoruz; nerede bir ekolojik ve kültürel miras yıkımı varsa bu Hasankeyf ve Dicle Vadisi’ne yöneliktir” ifadelerini kullandı.
‘Suç işleniyor’
Hem Kürt coğrafyası hem de bütün Türkiye’nin ekolojik yıkım alanlarına çevrildiğini dile getiren Ergül, “Her gün bir kent suçu işleniyor, her gün ekolojik bir alan yıkım tehlikesi altında. Maden ocakları, HES’ler, barajlar, turistik alanlar için doğa yok ediliyor. Yakmaya, yıkmaya, yok etmeye yönelik devlet politikaları için yaşam alanlarının bir karşılığı yok. Her şeyi ekonomik çıkar üzerinden kuruyorlar. Bu gerçeği görüp hareket etmek gerekiyor” dedi. Kazdağları’nda ortaya çıkan kitlesel tepkinin yıllar süren bir mücadelenin sonucu olduğunu belirten Ergül, “Biliyorsunuz her yıl Ege ve Marmara’da ve bazen de Toroslar’da yangınlar oluyor. Oralarda da çok fazla ilgi olmuyor. Bu konuda çalışmalar yürütebilir” diye kaydetti.
Tahribat uydudan görüntülendi
Yeni uydu görüntüleri Hasankeyf’teki yangın sonrası tahribatın büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, 21 Temmuz’da Hasankeyf’in tarihi kale ve Darphane kısmında çıkan yangına ilişkin 3 Ağustos’ta çekilmiş uydu görüntülerini paylaştı. Hasankeyf Kaymakamlığının tavrının yangının çıkma nedeni ve yarattığı tahribatla ilgili şüpheleri artırdığına dikkat çeken Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, Batman Valiliği ve İçişleri Bakanlığı nezdinde taleplerin daha güçlü dile getirilmesi gerektiği ve bütün kurum ve kuruluşlara alanda bağımsız bir inceleme yapılması için gerekli girişimlerin yapılması çağrısında bulunuldu.
Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu: Seyirci kalmayacağız
Kazdağları’nda altın madeni için yapılan doğa katliamına tepkiler gün geçtikçe büyürken, bir destek de Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu’ndan geldi. Platform, kadınları ve sivil toplum örgütlerini projeye karşı başlatılan Su ve Vicdan Nöbeti’ne katılmaya, Kazdağları için ses çıkarmaya çağırdı.
Köylünün emeği kül oldu
Mardin’in Midyat ile Nusaybin ilçeleri arasında bulunan Bagok Dağı bölgesinde 2 Ağustos tarihinde yaşanan çatışmanın ardından meydana gelen yangın çevredeki yurttaşların ve Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne ait itfaiye ekiplerinin müdahalesi sonucu günler sonra söndürüldü. Süryanilere ait Elbeğendi (Kafro), Üçköy (Arkah), Dibek (Badibe) ve Güzelsu (Hebab) köylerinde etkili olan yangın büyük bir maddi hasara neden oldu. Tarım arazileri, üzüm bağları, bademlikler ve meyve ağaçları küle döndü. Süryanilerin ibadetlerini yerine getirdiği 12’si aktif olmak üzere 14 manastır etkilendi. Aynı zamanda söz konusu alandaki yangın kontrol altına alınmasının ardından bölgeye yakın bir noktada bulunan Midyat ve Şırnak’ın İdil yolu üzerindeki dağlık alanda yangın başladı. Yangına herhangi bir müdahalenin olmadığı bilgisine ulaşıldı.
Söndürme çalışması engellendi
Yangının çıktığı bölgeye giderek, yurttaşlar ile görüşen ve alanda inceleme yapan HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik, Süryani Dernekler Federasyonu (SÜDEF) Başkanı Evgil Türker ve Avrupa Süryaniler Birliği (ESU) üyesi David Vergili, özellikle Süryani köylerinde çıkan yangınlara ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Mehmet Şah Oruç’a değerlendirdi.
SÜDEF Başkanı Evgil Türker, 2 Ağustos’ta Mor Yakup Manastırı’nın bulunduğu bölgeye yakın bir yerde çıkan çatışmanın ardından yangının meydana gelen yangının kısa bir süre içerisinde manastıra yetiştiğini aktardı. Askerlerin bölgedeki çatışmayı gerekçe göstererek geniş bir alana yayılan yangını söndürmek için bölgeye gelen yurttaşları engellediğini aktaran Türker, yaşanan mağduriyetin giderilmesi çağrısında bulundu.
ESU üyesi David Vergili ise yangınların yetkililer tarafından değil köylüler tarafından söndürüldüğüne dikkat çekerken, “Burası dağlık alan olduğu için insanlar da fazla etkili olmadı. Ama helikopterler devreye girmiş olmuş olsaydı hasar bu kadar büyük olmayacaktı” değerlendirmesinde bulundu.
İhmal ortada
Açık bir ihmal söz konusu olduğunu belirten HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik de, “Bu bölgede yangın çıkma olasılığı var. Yetkililerin öncesinden burada önlem alması gerekirdi. Eğer burada tedbirler alınmıyorsa burada ihmalkarlık vardır” diye konuştu. Yangından kaynaklı yaşanan zarara dikkat çeken Çelik, “Yurttaşların bu yılki emeği yok oldu. Yurttaşların zararlarının da tanzim edilmesi gerekir. İnsanların mağdur olmaması için çalışma yürüteceğiz” dedi.