Kadın dengbêjlerin kilamlarında, zulme karşı direnen kadınların ve acıların hikayelerine yer verilir. Yüzyıllardır hala dillerde olan bu hikayeleri anlatan dengbê jTuncer, ‘Dengbêjliğin kökünde kadın var ama maalesef erkeklere mal ediliyor’ dedi
Dengbêjler, Kürt toplumunun ortak hafızası ve vicdanı olarak tanımlanır. Bir kültür mirasının erk haliyle geleceğe aktarılmasını yaran kadınlar, kendi acı ve kederlerini, aşklarını, özlemlerini bu mirasa ortak ediyor. Boyun eğmeyen, direnen ve çocuk yaşta evlendirilen kadınların hikayelerini Jın News’ten Zeynep Durgut’a anlatan Dengbêj Meryem Tuncer, kadınların acıları, hüzünleri ve direnişlerini yaşatanların kadın dengbêjler olduğunu söylüyor. Dengbêjliğin tarihinin, kadınların sesi ve kilamları ile yaratıldığını belirten Tuncer, “Dengbêjliğin kökünü oluşturan kadınlardır ama ne yazık ki şuanda bu kültür de erkeklere mal edilmiştir. Erkek erkeği vurmuş kadınlar bunun üzerine kilam söylemiş, gençler sevdalanmış kadınlar söylemiş, zulüm olmuş kadınlar söylemiş ve bugüne kadar getirmişler. Kürdistan’da binlerce kadın direnişçi, kahraman dengbêjlerin şarkılarına konu olmuş. Bizler bu kilamlarla bu kadınların hüzünlerini, acılarını ve direnişlerini canlı tutuyoruz” diyor.
Kilama Nurê
Kürt dengbêjlerin nerede bir haksızlık görmüşlerse bunu söyledikleri belirten Tuncer, kilamlara konu olan Nurê’nin hikayesini şu sözlerle anlatıyor: “Nurê’nin hikayesi Diyarbakır da gerçekleşmiş. Nurê ve Salih birbirine sevdalı amca çocuklarıydı. Bunlar daha sonra evleniyorlar. Salih çok güçlü ve değerli bir insandı. O yıllarda devletin baskıları en üst seviyedeydi. Bir gün o zamanın JİTEM’i Nure’nin köyünü basar ve köylülere zulüm edilir, sürgüne zorlanır. Salih zulmü kabul etmez ve bir gün Nurê’ye ‘biz bu zulme karşı ne yapmalıyız’ diye sorar. Nurê de der ki; ‘zulmü, ölümü kabul edenin ne vicdanı ne de imanı vardır.’ Salih kalkar ve gider, zulüm edenlerden 9 kişiyi öldürür. Salih, tutuklanır ve müebbet hapis cezasına çarpıtılır. Nurê Salih’i kurtarmak için çaba içine girer ve köy köy, şehir şehir gezer. Nurê şunu bilir ki Salih haksızlığı kabul etmediği için öldürdü. En son çareyi erkek kılığına girmekte bulur. Erkek kılığına girer ve Salih’i cezaevinden kurtarmak için yola koyulur. Nurê daha sonra ihbar edilir ve devlet tarafından tutuklanır. Hakim ve savcı Nurê’ye ‘sen bizi öldürmek ve Salih’i cezaevinden kurtarmak için gelmişsin’ der ve Nurê de şu cevabı verir; ‘pişman değilim gene olsa gene yaparım.’ Savcı ve hakimler bu cesarete hayran kalırlar ve Nurê ile Salih’i serbest bırakır. Daha sonra köye Nurê’nin savcı ve hakimlerle anlaştığı dedikodusu yayılır ve Nurê’ye iftira atılır. Salih iftiralara boyun eğer ve Nurê’yi bırakır. Bu kilamın kahramanı Nurê’dir. ”
Embera Suryan
Kadın dengbêjler her dinden, inançtan kadınların hikayelerini de dilden dile duyurmuşlardır. Embera Suryan kilamıda, Süryani bir kadının Müslüman bir erkeğe aşkı anlatılır. Dengbêj Tuncer, hikayeyi şu şekilde anlatıyor: “Embera Suryan kilamının öyküsü de Van’da gerçekleşmiş. Çok eskiden her bir inanç birlikte yaşardı. Ember, Süryani bikadındır ve Müslüman olan Xalit Bey’e aşık olur. Xalit Bey de Ember’e sevdalanır ve Ember’i istemek için ailesinden izin alır. Ama ailesi buna karşı çıkar ve der ki, ‘Ember’i seni istememiz için bir şartımız var, o da Ember’in Müslüman olması.’ Ember, bunu duyunca ‘ben Xalit’i seviyorum ama dinimi, inancımı asla değiştirmem’ der. Bunlara karşı direnir ve Xalit Bey ile kaçar. Ember’in ailesi ant içer ve ‘Ember Müslüman birine kaçmış biz affetmiyoruz, geri dönerse de öldürürüz’ der. Ember 7 yıl boyunca ailesini görmez. Bir gün yaylalardayken Xalit’in annesine ‘kervanlar gidiyor ben de onlarla ailemi ziyarete gideceğim’ der. Kervanla yola koyulur. Ember Çalyan yoluna yetişir ve orada kar fırtınası çıkar. Ember orada boğulur ve yaşamını yitirir. Daha sonra Xalit Bey ava çıkar bakar gökyüzüne kartallar, kuşlar efkarlı. Bu durumdan hoşlanmaz ve daha sonra yoluna devam eder. Biraz ilerledikten sonra bakıyor iki dağın arasına sıkışmış bir kadın. Sonra bakıyor ve Ember’in cenazesini görüyor. Xalit Bey orada ağıt yakar ve şöyle der, ‘Süryan Ember ölmüş kuşlar efkarlı ses çıkmaz Ember’den.’ Ember’in mezarını hala orada.”
Kilama Hristiyan Gulê
Dengbêj Meryem tarihten beridir kadınların ağalık sistemine karşı çok güçlü direnişler sergilediklerini belirten Tuncer, Hristiyan Gulê’nin hikayesinde şu şekilde özetliyor: “Gulê Hristiyan bir kadındı ve çok mu çok zeki ve güçlü bir kadındı. Boyun eğmez ve haksızlığa karşı direnirdi. Gulê Müslümanların olduğu bir köyde yaşıyordu. Köyün ağalarından olan Mustafa beg Gulê’ye seslenir ve der ki, ‘benim üç tane eşim var gel sen de dördüncüsü ol.’ Gulê ise ‘ben asla ama asla dinimi, inancımı değiştirmem ve asla da seninle evlenmem’ der. Gulê koyun sağmaya gider ve dönüşte gene ağa onu rahatsız eder ve Gulê ye ‘ben senin başını keser, dişlerinle asarım’ diye tehdit eder. Ağa Gulê’ye karşı zulmünü devam ettirir ve Gulê de Müslüman olmamak için sonuna kadar direnir. Gulê’nin hikayesi de özellikle kadın dengbêjler tarafından söylenir ve günümüze kadar adını getirir.”
VAN