Öcalan üzerindeki tecridin sadece Türkiye’deki rejimin tasavvuru olmadığını, uluslararası bir konseptin iradesiyle gerçekleştiğini ifade eden HDK Eşsözcüsü Şenoğlu, ‘İmralı’nın kapısını halkların mücadelesi açtı, tekrar açabilir’ dedi
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde binlerce tutuklunun yaklaşık 200 gün süren açlık grevleri ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs’ta müvekkilleriyle görüştü. Bu görüşmenin ardından 22 Mayıs, 12 Haziran ve 18 Haziran’da müvekkilleriyle görüşen avukatların yaklaşık iki aydır yaptıkları başvurulara ne olumlu ne de olmuşuz cevap verilmiyor. 8 yıl aradan sonra Öcalan’la yapılan görüşme ile halkların barış ve demokrasi konusunda tekrar umutlandığını dile getiren Hakların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, Öcalan’ın eskiden olduğu gibi bu dört görüşmede de halklara çözüm sunduğu için yeniden tecridin ağırlaştırıldığını söyledi.
‘İktidarın barış iradesi yok’
Öcalan’ın “bu görüşmeler müzakere ya da bir sürecin başladığı anlamına gelmiyor” ve “Sürecin nereye ilerleyeceği 30-40 gün sonra belli olur” sözlerini hatırlatan Şenoğlu, “O döneme dair belirsizliği çok net bir şekilde açıklamıştı. Nitekim verilen süre de geçti. Ve görüldü ki o gün ki kaygı gerçeğe dönüştü. Sayın Öcalan’ın Türkiye’deki demokrasi ve Kürt sorunun demokratik çözümü yönündeki iradesi yine tek adam rejimi tarafından boşa düşürülmeye çalışılıyor. Çünkü iktidarın ne tecridi ortadan kaldıran bir iradesi var ne de barış koşullarının oluşturulması için bir çabası var” dedi.
‘Çözüm sunduğu için tecritte’
İmralı tecridi sadece Türkiye’deki rejimin bir tasavvuru değil, uluslararası bir konseptin iradesiyle gerçekleştiğine vurgu yapan Şenoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Rojava fikri bütün egemen devletler için bir tehdittir. Onun için Türkiye’deki rejim sadece kendi iradesi ile İmralı’yı tecrit etmiş değildir. Böyle bir şey yok. Öcalan’ın Ortadoğu için önerdiği çözüm gücü bir bakıma bütün emperyalist güçlere karşı verilmiş bir güçtür. Onun için Sayın Öcalan’ın özgür yaşam koşulları yaşamsal bir durum oluyor. 2015 yılında devletle 10 maddelik deklarasyon hazırlanmıştı. İş oraya gelmesine rağmen devlet tarafında o masa devrildi. Neden devrildi? Çünkü girilecek bir çözüm yolu bütün emperyalist devletlerin dengelerini değiştirecekti. Öcalan halklara bir çözüm sunduğu için tecrit altındadır. Onun için diyoruz; demokrasi ve barış isteyen güçlerin kendi rollerini oynaması lazım. Tecrit ancak demokrasi ittifakının barış, demokrasi ve özgürlük temelindeki mücadelesiyle kalkabilir. Öcalan’ın barış için kendi rolünü oynayıp oynamamasını da bu mücadele belirleyecektir.”
‘Üçüncü Yol’a yakın olanlar Öcalan’ın rolünü görmeli’
HDP Milletvekili Ömer Öcalan, Öcalan ile yapılan son görüşmeler ve devam eden tecridi değerlendirdi. Seçim sürecinde yapılan görüşmelerin samimiyetsiz olduğunu belirten HDP milletvekili, Öcalan’ın üzerindeki tecridin İstanbul seçimlerine indirgenmesini de kabul etmediklerini ifade etti. AKP-MHP bloğunun İmralı Adası’na gidişleri İstanbul seçimlerine propaganda malzemesi yaptığı tepkisinde bulunan HDP’li vekil, bunun ucuz bir yaklaşım olduğunu kaydetti. Vekil Öcalan, sonraki görüşme taleplerinin reddedilmesine ilişkin ise şöyle konuştu: “Sayın Öcalan’a böyle araçsal yaklaşım ne Kürt halkına kazandırır ne de Türk halkına. Devasa bir Kürt sorunu vardır ve yakıcı yönleri vardır. Günde onlarca insan yaşamını yitiriyor. Neredeyse düşük yoğunluklu bir savaştan orta ve yüksek yoğunluklu bir savaşa dönüşmüştür. Bir halk önderliği yapan ve halkta ciddi bir karşılık bulan, Kürt sorununda önemli bir misyona sahip bir lidere böyle yaklaşmak kabul edilebilir bir durum değil. Siyaseten de bunu kabul etmiyor ve doğru bulmuyoruz.”
‘Sözümüz Üçüncü Yol’
HDP’li vekil şunları ifade etti: “Dört parti bir çok konuda birbirlerine muhalif, bir birlerine karşı politikalar yürütüyorlar ama mesele Kürtler olunca, Kürtlerin kazanımları ve statüleri olunca bir araya geliyorlar. Bizim bahsettiğimiz, kendisini üçüncü alan, üçüncü yol, çizgi olarak tanımlayan ve bu çizgiye yakın duran, sosyal demokratlar, akademisyenler, feministler, aydınlardır. Sayın Öcalan’ı gündemlerine alıp bu sorunun baş müzakerecisi olarak kabul etmelidirler. Yakıcı sorun ilerleyen dönemlerde içinden çıkılamaz bir durum olacağını da biliyoruz. Bakınız Güney’e, Rojava’ya yapılan operasyonlar; bize Suruç tarafından da bilgiler gelmektedir, yoğun bir askeri sevkiyat durumu var. Bu çatışmalı durumun önüne geçmek için aslında kendisine aydınım diyenler, bu noktada Sayın Öcalan’ın rol ve misyonunu görmeli ve eylemsellik içine girmelidir.”
‘Muhatap sayın Öcalan’
“Kürt sorunun çözümü konusunda muhatap Öcalan’dır” diyen Şenoğlu, şöyle devam etti: “Kürt halkının özgür iradesiyle belirlediği şey budur. Bu gerçekliği görmemiz gerekir. Öcalan’ın kendi düşünce ve önerilerini topluma vermesi için özgür bir ortamda rolünü oynaması gerekir. Bu daha önce 2013-2015 yıllarında oldu. Ve toplumun büyük bir kesimi Öcalan’ın fikir ve önerilerine sempati ile yaklaştı. Öcalan düşünce ve önerilerini paylaşırken geçmiş yıllarda Türkiye’deki şovenist söylemler yok olmaya yakındı.”