Van Valiliği 983 gündür sürdürdüğü eylem ve etkinlik yasağını savunarak Van Barosu’nun ‘yürütmeyi durdurma’ talebiyle açtığı davayı ‘tekçi’ ve ‘sadist’ olarak eleştirdi
Van Valiliği, 15 Temmuz askeri kalkışmanın ardından ilan edilen Olağanüstü Hal’i (OHAL) gerekçe göstererek 21 Kasım 2016 tarihinden buyana düzenli olarak kentteki tüm eylem ve etkinlikleri yasaklıyor. 15 günde bir veya ayda bir ilan edilen yasaklar 983 gündür sürüyor. Temel hak ve özgürlükler ile toplantı ve örgütlenme önündeki engelin kaldırılması talebiyle İdare Mahkemeye 6’sı Van Barosu, biri ise bireysel olmak üzere 7 kez yürütmeyi durdurma davası açıldı. Söz konusu iptal davalarına savunma gönderen Valilik, başvurucuları “tekçi” ve “sadist” olmakla itham etti.
Valilik tepkilere maruz kalmış
Valiliğin Van İdare Mahkemesi’ne sunduğu savunmada 771 etkinliğe izin verildiği ileri sürülerek, yasaklanan eylem ve etkinliklere değinilmedi. Valilik tarafından sunulan skandal savunmada, “Baronun dava konusu dilekçede, ‘Devletler, bireylerin, barışçı metotlarla, şiddet başvurmaksızın toplanma hakkın kullanabilmelerini sağlamakla, bu amaca yönelik gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler’ ibaresinde belirttiği şekilde merkezi idarenin taşradaki temsilcisi olan Van Valiliği olarak ilimizde yapılan tüm eylem/etkinliklerde gerekli emniyet tedbirleri üst seviyede alınmış olup bu konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarından veya başkaca diğer gerçek ve tüzel kişilerden tedbirlerin fazla olması sebebiyle yer yer kötü niyet beslemeyen sözlü tepkilere de maruz kalınmıştır” denildi.
Baro’nun yaklaşımı tekçi ve sadist
Van Barosu’nun iptal başvuruları “tekçi” ve “sadist” bir yaklaşım olarak nitelenen Valilik savunmasında, “Davacı Van Barosu’nun davaya konu dilekçesinde belirttiği ‘Barışçı metotlarla yapılabilecek bir toplantı, şiddete dayanan karşı girişimlere sebep olması olasılığı toplanma hakkını ortadan kaldırmaz. Yasalara uygun olarak toplanma hakkını kullanan gruplar devleti diğer kişi veya grupların şiddete dayalı müdahalelerine karşı korumakla görevlidirler. Demokratik bir rejimde, karşı gösteride bulunma hakkı, gösteri özgürlüğünü paralize edecek, ortadan kaldıracak bir biçimde kullanılamaz’ şeklindeki beyanları ile ilgili de devletlerin koruma görevi hususunda gerekli açıklama yukarıda yapılmış olup karşıt görüşlü gruplarla ilgili davacı tarafından beyan edilen hususlar oldukça eksik kalmakta ve toplum sağlığını ve huzurunu göz ardı eden, tekçi ve bir noktada sadist bir yaklaşımdır. İlimiz uç siyasi grupların ve düşünce anlamında iki ayrı kutup noktasında olan insanların yoğun olarak yaşadığı bir bölge olup toplumsal olaylar mantığı ile olaylara yaklaşıldığı takdirde konuyla ilgili Van Valiliği olarak yapılan eylem/etkinliklerde her ne kadar tedbirler üst seviyede alınsa da meydana gelebilecek herhangi bir olumsuz durumda, karşı görüşlü grupların birbirlerine vereceği zarar, işlenmesi olası suçlar özetle toplumun uğrayacağı zarar göz ardı edilemez niteliktedir” ifadelerine yer verdi.
Diyarbakır ve İzmir’de yaşananları gerekçe yaptı
Valilik savunmasında, 6-8 Ekim 2014 Kobani olaylarında Diyarbakır’da hayatını kaybeden Yasin Börü ve 2015 yılında Ege Üniversitesinde Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürülmesi olaylarını da gerekçe olarak sundu. Valilik savunmasında ileri sürülen gerekçeler şöyle sıralandı: “İlimizde geçmiş yılların yanı sıra çok yakın tarihlerde meydana gelen toplamsal olaylarda onlarca sivil ve kamu görevlisi vatandaş yaralanmıştır. Davacı Van Barosu’nun dava dilekçesinde kullandığı ‘telafisi imkânsız zararlar’ ibaresinden kastettiği her ne kadar bu olaylar olmasa da gerçek anlamda telafisi imkansız zarar oluşması durumu, Yasin Börü ve Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun yukarıda izah edildiği üzere karşıt gruplar arasında meydana gelen olaylar neticesi hayatlarını kaybetmeleridir. Toplumsal olaylarda idarece gerekli her türlü tedbirler alınmış olsa bile önüne geçilemeyecek sonuçların doğabileceği ve bu sonuçların gerçek anlamda telafisi imkansız sonuçlar olduğu verilen örneklerde görülmektedir.”
Yasak ‘Bir kişinin ihbarı’ üzerine alınmış
Yerel seçimlerde alınan yasak kararını ise ismi bilinmeyen bir kişi tarafından 155’e “yapılan ihbar” üzerine aldıklarını savunan Valilik, “Yine bu kapsamda Güvenlik Daire Başkanlığının 25.03.2019 tarih ve 11837526-48285-(12470) -701 sayılı Gizli ibareli yazısı ile Suriye/Resul-Ayn bölgesi (37 SEA 95403-79021) yakınlarında 23 Mart 2019 tarihinde saat:06.30 sıralarında MLKP terör örgütüne bağlı olarak faaliyet yürüten aralarında Baran (K) isimli örgüt mensubunun da bulunduğu (4) örgüt mensubuna yönelik EYP’li saldırı gerçekleştiği, araç içerisinde bulunan (4) örgüt mensubundan (2)’sinin öldüğü, konu ile ilgili yapılan çalışmalarda, örgüt güdümündeki www.etha5.com isimli internet sitesinde, örgütün-sözde-MK üyesi Baran (K) Bayram Namaz isimli örgüt mensubunun öldüğü şeklinde haberlerin yer aldığı, Bu kapsamda, 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri öncesi örgüt tabanında kaybolan moral/motivasyonu yeniden sağlama ve örgüt mensubu/mensupları için -sözde-misilleme amacıyla (bomba süs verilmiş) pankart asma, yazılama tarzı eylemlerin yanında, kamu kurumlarına/kuruluşlarına, devlet büyüklerine, Ak Parti ve MHP yöneticilerine/binalarına, güvenlik güçlerine/araçlarına/binalarına, silahlı/molotoflu/bombalı eylemlere tevessül edileceği şeklinde istihbarı bilgiler elde edildiği’ bildirilmiştir. Emniyet Müdürlüğümüze 155 Polis İmdat Hattı üzerinden kimliğini bildirmek istemeyen kişi sesli bir şahıs tarafından kamyonlara bomba yüklendiği ve Van’da her yerin patlatılacağı şeklinde ihbar yapılmıştır” diye belirtildi.
KHK ile belediyelere el konulması yasak gerekçesi
Yerel seçimler sonrası yapılan yasaklamayı da HDP’nin kazandığı ancak KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbatalarına el konulan Tuşba, Edremit ve Çaldıran’da yaşanabilecek olaylar nedeniyle aldıklarını savunan Valilik, savunmasında şunları öne sürdü: “Siyasi partinin üyeleri, adayları ve sayısal anlamda ilimizde yüksek bir orana sahip olan sempatizanlar arasında ciddi şekilde tepkiye neden olmuş ve iki siyasi partiye destek veren vatandaşlar arasında hiç şüphesiz ciddi çatışmalar olabileceği sonucu çıkarılmıştır. Ayrıca konuyla ilgili sosyal medya platformları ve başkaca basın yayın kuruluşlar üzerinden toplanma çağrıları yapılmış, söz konusu belediyelerin önünde eylemler yapılacağı konusunda paylaşımlar yapılmıştır. 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimi sonrası yaşanan bu süreç toplumda infial yaratmış ve olası bir eylemde karşıt görüşlü grupların bir araya geleceği ve toplumun güvenliğine, huzuruna ve sağlığına tevessül edecek sonuçlar doğuracağı hiç şüphesiz öngörülmekte ve göz ardı edilemeyecek bir duruma gelmiştir. Bunun yanında söz konusu sürecin PKK/KCK Terör örgütü ve müzahir çevrelerce provoke edilmeye çalışılarak vatandaşlarımızın sokak ve yaygın şiddet hareketlerine kanalize edilmeye çalışıldığı bu kapsamda çeşitli kanallar üzerinden de toplanma çağrılar yapıldığı, çağrılar neticesi örgüt ve müzahir çevrelerce toplanmaların yaygın şiddet hareketleri ile sokak eylemlerine dönüştürme çabalarının olduğu da ayrıca bilinmekte olup, söz konusu çabanın bertaraf edilmesi amacıyla ve vatandaşlarımız arasında böyle hassas bir dönemde ifade özgürlüğü adı altında yapılacak bir etkinliğin bir toplumsal olaya dönüşmesinin önüne geçilmesi ve toplum huzurunun tesisi için Valiliğimizce yasak kararı alınmış.”
İdare mahkemesinden ret kararı
Alınan kararlar nedeniyle hayatın doğal akışında, temel hak ve özgürlüklerin kullanımı bağlamında herhangi bir olumsuzluğun meydana gelmediğini savunan Valilik, “Davacı Van Barosu’nun yürütmeyi durdurması için mahkemenize yapmış olduğu yürütmeyi durdurma kararında kamu yarar olmadığı, bu yasaklamada somut anlamda mağdur taraf olmadığı, dava konusu kararda kamu huzuru gözetildiği, kararın icrasında telafisi mümkün olmayan sonuç doğurmayacağı açıkça görüldüğünden; yürütmeyi durdurma talebi ile diğer taleplerin kökten reddine ve kamu yararı görülerek alınan kararın belirlenen tarihe kadar devam edilmesine, ayrıca yargılama ve diğer masrafların davacıya yüklenmesine karar verilmesini” istedi.
Yapılan tüm başvuruları reddeden İdare Mahkeme, kararların gerekçesini ise açıklanmadı.
MA / Cemil Uğur