Otuz üç kurşun olayında babası öldürülmüş. Öldürülmekle kalmamış,yas tutması dayasaklanmış. 63 yıl sonra aynı bölgede oğlu kaçakçı olduğu gerekçesiyle öldürülmüş. Bedile Ana’nın şimdi hangi yası tuttuğu bilinmiyor
Saray İlçesine bağlı Şerefxane köyünde yaşayan ve bugün 85 yaşında olan Bedile Demirbacak babasını 33 kurşun olayında kaybetmiş. Oğlu ise 2006 yılında ‘kaçakçı’ olduğu iddiasıyla yine aynı bölgede vurulmuş. 33 Kurşun Katliamı’nın tanığı olan ‘Bedile Ana’, yaşadıklarını ANF’ye anlattı
‘Affetmeyeceğim’
Kendisine evlendikten sonra verilmiş olan nüfus cüzdanında ismi Bedile olan ancak köylüler arasında ‘Dayike Bedê’ olarak bilinen Bedile Demirbacak, 1943 yılının Temmuz ayında Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın talimatıyla gerçekleşen 33 Kurşun Katliamı’nda babası Memi’yi kaybetmiş. Uzun yıllar baba acısı çeken ve bu olayı asla unutamayan Demirbacak’ın oğlu Cemil ise 2006 yılında sınır ticareti yaptığı gerekçesiyle öldürülmüş. 33 Kurşun Katliamı’ndan sonra köylerine baskın düzenleyen Hasan Yüzbaşı’nın ağlamayı yasakladığını ve başlarına asker dikerek yas tutmalarına izin vermediğini söyledi. Demirbacak, “Bize yasımızı tutmayı bile yasaklayan bu devleti ben affetmiyorum ve hakkımı helal etmiyorum. Bize çok büyük zulümler uygulandı” diye konuştu. Katliam sırasında 10 yaşında olan ve şu anda 4 çocuğuyla yaşayan Demirbacak, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bir gece gelip babamı ve köylüleri alıp götürdüler. Zaten önceleri köylerde büyük zulümler vardı. Başçavuş ve askerler sürekli köye baskınlar düzenliyor ve köyün erkeklerini dayaktan geçiriyorlardı.
‘Ölüm haberini aldık’
Demirbacak anlatımlarına şöyle devam etti: “Biz hapishanedekilere ekmek götürmek istediğimizi söyleyince bir asker bize ‘Onların hepsini öldürdüler’ diyerek kara haberi verdi. Êngiz Gölü civarında askerler çevremizi sardı. Sürekli olarak atlı birlikler geçiyordu ve marşlar okuyorlardı. Akşama kadar süren bu geçişlerden sonra askerler bize, ‘Hadi kalkın, köyünüze geri dönün’ dediler. Bizler cenazelerimizi almak istedik ama ‘yasak’ dediler. Bari cenazelerimizi son kez görelim dedik, ona da ‘yasak yasak’ diyerek izin vermediler. 70 yıldır cenazelerin bulunduğu alanı tel örgü ile çevirdiler ve oraya girmemize izin vermiyorlar.”
‘Yas tutmak yasak’
Demirbacak, feryat ve figanlarla köye döndüklerinde ise Yüzbaşı Hasan’ın, askerleriyle tüm köyü kuşattığını ve kimsenin evinden çıkmasına izin vermediğini söyledi. Yüzbaşının köyde yas tutulmasını, ağlamayı yasakladığını aktaran Demirbacak, “Kimsenin ağlamasına izin vermemek için her tarafa nöbetçi askerler koymuştu. Biri ağladığında askerler müdahale ediyordu. Haso yüzbaşı o kadar büyük bir zulüm yapıyordu ki çok iyi hatırlıyorum, bazıları köşede kıyıda ya da gece yarısı gizli gizli ağlıyordu. Daha sonra taziye için gelen akrabalarımıza bile izin verilmiyordu. Bu yüzden gece yarısı gizlice taziyeye gelen vardı” dedi.
Katledilen 33 köylünün masum olduğunu dile getiren Demirbacak, “Hepsi suçsuz, günahsız insanlardı. O insanlar kaçakçı falan bile değillerdi. Benim babam kendi halinde bir çiftçiydi. Öldürülenlerin içinde Veli Muhtar vardı çok iyi hatırlarım. Bu insanlar suçsuz, günahsız insanlardı. Bu insanları Mustafa Orgeneral öldürdü” diye konuştu.
63 yıl sonra oğlu öldürüldü
33 Kurşun Katliamı’nda babasını kaybeden Demirbacak, 63 yıl sonra 2006 yılında da oğlu Cemil Demirbacak’ı kaybetti. Cemil Demirbacak, 2006 yılında mazot kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla askerler tarafından öldürüldü. Oğlunun 30 yaşında göz göre göre katledildiğini kaydeden Demirbacak, “Benim oğlumu da 13 yıl önce öldürüldüler. Mazot kaçakçısı olduğu gerekçesiyle öldürdüler” diye belirtti. Devletin hem babasını hem oğlunu öldürdüğünü söyleyen Bedile Demirbacak, “Devlet bizlerden bu katliam için özür dilemeli’ diye konuştu.