En fazla üyesi olan üç sendika (Memur-Sen, KESK ve Kamu-Sen) ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında 2020-2021 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri Perşembe günü başlayacak. Milyonlarca kamu emekçisini etkileyecek görüşme öncesi sendikalar TİS’e dair taleplerini açıkladı. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi kadınlar da TİS’te yer almasını istedikleri taleplerini kamuoyuna duyurdu. KESK MYK kadın üyelerinin genel merkezde gerçekleştirdikleri basın toplantısında açıklamayı KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy yaptı.
‘Bizleri yok sayanlara karşı’
TİS görüşmelerinin kadın emekçiler açısından da önemli olduğuna vurgu yapan Atasoy, Memur Sen’in gündem ve önceliklerinin emekçilerinki ile aynı olmadığının altını çizdi. Memur Sen’in tekçi ve cinsiyetçi yaklaşımıyla emekçilerin gerçek sorunlarına masada çözüm üretebileceğini beklemediklerini ifade eden Atasoy, “Demokrasi kültüründen, haktan hukuktan, adaletten, emekçiden uzaklaşanlara, kadınların söz hakkından ve varlığından korkanlara sesleniyoruz: ‘Kadınların yeri evidir’ anlayışıyla bizi kamusal alanlardan koparmaya çalıştığınız politikalarınıza karşı emeğimize, bedenimize ve kimliğimize sahip çıkmaya devam ediyoruz! Tüm kamu emekçisi kadınları da bizimle yan yana durmaya, toplu sözleşme görüşmelerinde bizleri yok sayanlara karşı, grevli gerçek toplu sözleşme hakkını birlikte savunmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi. Kadınların taleplerinin hükümet tarafından görmezden gelindiğini ve masada kadın taleplerinin ayrıca tartışılması gerektiğinin altını çizen Atasoy, TİS’de yer almasını istedikleri talepleri sıraladı.
- Grevli, gerçek bir toplu sözleşme yasası yapılmalı, kadınların görüşmelerde temsiliyeti sağlanmalıdır. TİS görüşmelerinde taleplerimiz ayrı bir başlıkta ve gündemle ele alınmalı, mutabakat metninde de aynı şekilde tek başlık altında toplanmalıdır.
- ILO standartları ve kamu emekçisi kadınların fiziksel ve sosyal koşulları dikkate alınarak, çalışan hamile kadına doğum öncesi 8 hafta, doğum sonrası 24 hafta olmak üzere en az 32 hafta ücretli doğum izni verilmelidir. Doğum sonrası ücretli-ücretsiz izin, süt izni kullananlar sosyal ve özlük hak kaybı yaşamamalıdır.
- Kadınlara ve LGBTİ+’lara uygulanan ayrımcılık, şiddet, taciz, mobbing son bulmalı, cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir çalışma yaşamı ve ortamı sağlanmalıdır.
- En fazla kadın emekçilerin olumsuz etkilendiği esnek ve güvencesiz istihdam biçimleri son bulmalıdır.
- 20 hizmet yılını dolduran kadın emekçilere talepleri halinde emeklilik hakkı tanınmalıdır. Kadınlara çifte mesaisi, doğum vs göz önünde bulundurularak yıpranma payı ve erken emeklilik hakkı sosyal güvenlik sistemine dâhil edilmelidir.
- Cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığının ortadan kalkması için okul öncesinden itibaren tüm kademelerde ‘Toplumsal cinsiyet’ eğitimi zorunlu olmalıdır.
- İş yerlerinde ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Ayrımcılık ve Mobbing’ başlıkları hizmet içi eğitim konuları haline getirilerek tüm kamu çalışanlarının yılda en az bir kez bu eğitimleri alması sağlanmalıdır.
- Nüfusu 50 bini geçen belediyelerde şiddete ve istismara uğrayan kadın ve çocuklar için uluslararası standartlara uygun sığınma evleri açılmalı, bu hizmetlerden trans kadınların da yararlanması sağlanmalıdır.
- Kadınların iş yerlerinde maruz kaldığı cinsiyete dayalı her türlü şiddet, ayrımcılık, taciz ve mobbingi önleyici mekanizmalar oluşturulmalıdır. Kadın beyanı soruşturma başlatılması için yeterli olmalıdır.
- Boşanan, boşanma aşamasında olan, mobbinge, şiddete, tacize ve istismara uğrayan kadın emekçilerin tayin talebi herhangi bir belge ibrazı istenmeksizin kabul edilmelidir.
- 8 Mart’ta tüm kamu çalışanı kadınların ücretli izinli sayılması için yasal düzenleme yapılmalıdır.
EKONOMİ SERVİSİ