‘Çözüm sürecini bitiren olay’ olarak tarihe geçen Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi olayının üzerinden 4 yıl geçti. Dava avukatı Hüseyin Akay, dosyanın ‘faili meçhule’ doğru ilerlediğini söyledi.
22 Temmuz 2015’i ajanslara düşen bir haber ülkenin karanlık geçen 4 yılının adeta habercisi gibiydi. O gün Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 2 polis kaldıkları evde öldürüldü. Olaydan kısa bir süre sonra HPG’den gelen açıklamayla olay üstlenildi ve Suruç’ta 33 gencin yaşamını yitirdiği katliama “misilleme eylemi” olduğu belirtildi. Ancak çok geçmeden HPG’den gelen ikinci açıklamayla olayın kendileri tarafından yapılmadığı kaydedildi.
Tutuklananlar olayla alakalarının olmadığı ortaya çıkmıştı
Olay sonrası ilçede 7 kişi gözaltına alındı, günlerce süren işkenceden sonra tutuklanarak cezaevine konuldu. Dosyaya “gizlilik” konularak, uzun süre avukatların erişimi engellendi. Dosya üzerinden “gizlilik” kararı kalktıktan sonra dava avukatları dosyanın çelişkilerle dolu olduğunu ve tutuklanan kişilerin olayla hiçbir alakası olmadığını ortaya çıkardı.
‘4 yılda davada bir arpa boyu yol alınmadı’
Uzun süren duruşmaların ardından Urfa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 4’üncü duruşmasında sanıklardan Lütfi Abir, Murat Abir ve Ömer Kılıç tahliye edildi. Tutuklu sanıklar Sedat Aydın, Hasan Aydın, Hüseyin Aydın ve Naci Yılmaz ise davanın 13’üncü celsesinde cinayet suçlamasından beraat ederken, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası” yaptıkları iddiasıyla 1 yıl 6’şar ay hapis cezası vererek, tahliye edildi. Mezopotamya Ajansı’ndan Erdoğan Alayumat’a konuşan dava avukatlarından Hüseyin Akay, olayın faillerinin ortaya çıkarılması için mahkemenin bir şey yapmadığını ve 4 yılda davada bir arpa boyu yol alınmadığını söyledi.
Soruşturma da şaibeli
Olayla ilgili başlatılan soruşturmanın da davanın da şaibeli olduğunu söyleyen Akay, özellikle ilk soruşturma savcısının “gizlilik” kararı kalktıktan sonra açılan davada faillerin bulunmaması için gayret sarf ettiğini belirtti. Dosyada en önemli delilin Burak Kuru adlı polis memurunun olay yerinde bulunan parmak izi olduğunu, bunun daha sonra raporlaştırıldığını, raporun büyük uğraşlar sonucu ancak dava dosyasına girebildiğini dile getiren Akay, rapora ilişkin olay yerinde parmak izi çıkan polislerin ifadelerinin alınması için yaptıkları tüm talepler mahkeme tarafından reddedildiğini ve taleplerinin hiçbirinin dikkate alınmadığını söyledi.
İhabarı yapan kişiler bulunamadı
İsimleri belirsiz iki kişinin ihbarıyla bazı kişilerin hedef alındığını sözlerine ekleyen Akay, “Hukuki olarak bu kişilerin sadece iki belirsiz ihbar telefonuyla cezalandırılması hayatın olağan akışına aykırıydı. Bunların en önemli ortak özelliği HDP’nin seçim çalışmasını yapan gençlerdi. Savcılık özel telefondan ihbar yapılmasına rağmen bu ihbarı yapan kişilerin kimler olduğuna ilişkin en ufak bir araştırmada bulunmadı. Bu ihbarların kaynağının bulunması gerekir. Bu kaynağın bulunması da çok basittir. Bu ihbarın gerçeklik payının olup olmadığı araştırılmalıydı. Fakat savcılık sadece bu isimsiz ihbarı değerlendirerek, bu soruşturmayı devam ettirmeyi tercih etti” diye konuştu.
‘Davada senaryo uydurulmuştu’
Soruşturma savcısının asıl fail olan polisi soruşturma aşmasına dahil etmeyerek, ciddi şaibelerin ortaya çıkmasına neden olduğunu dile getiren Akay, “Davada adeta senaryo uydurulmuştu. Bu senaryo kime hizmet etmesi için oluşturuldu bilemiyoruz. Yetkisi olmamasına rağmen başka bir sorgu hakimi tarafından birçok kişi tutuklandı. Bu tutuklamaları yapan da FETÖ suçlamasıyla açığa alındı ve tutuklandı. Otopsi savcısının yine FETÖ’den açığa alınması ve tutuklanması diğer şaibelerdi. Başlangıç itibariyle FETÖ iddiası reddedildi. Bu iddianın araştırılması gerekirdi. Fakat bu konularda hiçbir araştırma yapılmadı. Nihayetinde sanıkların bu suçlamada beraat edeceğini gerekli yerlere beyan ettik” dedi.
Dosyada Yargıtay sonucu bekleniyor
Akay, şöyle devam etti: “Geçen yıllarla beraber delillerin daha çok karatılması ve bu delillere ulaşmanın mümkün olmadığı bir durum söz konusu. Öldürülen polislerin ailelerine basın üzerinden çağrıda bulunduk, bu olayla ilgili duyarlılık yaratmasını istedik. Ancak aileler savcılığın soruşturmasına daha çok güvendiler. Mutlak gerçek peşinde olduğuna inandılar. Nihayetinde de bunun böyle olmadığını son anda fark ettiler. Ve aileler dosyayı karardan sonra avukatla takip etmeye başladılar. Şu anda itirazlarını yapmaktalar. Zaten ilk karar onandı. Beraat alanlar onandı. Şu anda dosya temyiz gerekçesiyle Yargıtay sonucu bekleniyor.”
‘Dosya faili meçhul olma yolunda ilerliyor’
Yargıtay’ın temyiz kararından sonra dosyanın faili meçhul kapsamında yeniden savcılık tarafından araştırılacağını dile getiren Akay, “Fakat bu araştırmalarda dosyanın faillerinin bulunmasına yönelik bir araştırma mı yapılacak yoksa sadece üstün körü bir araştırma mı yapılacak? Bunu da bilemiyoruz. Dosyanın failleri şüphelileri dışarıda elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Birçok polis memuru bu dosyada şüphelidir. Bunu delileriyle birlikte dosyaya soktuk. Buna rağmen onlarla ilgili bir işlem yapıldı diyemiyoruz. Yani dosya faili meçhul olma yolunda ilerliyor” şeklinde konuştu.
‘Zor bir noktaya getirildi’
Tutuklu yargılananların tümünün beraat etmesi olması gereken bir durum olduğunu dile getiren Akay, “Ama dosyanın örtbas edilmesi beraat kararı verilerek değil, bu kişileri mahkum ederek olabilirdi. Çünkü kamuoyuna bir gösterilecek ve toplum bu noktada tatmin olacaktı, ancak bunu yapamadılar, çünkü ortaya atılan tüm iddialar çürütüldü. Beraat kararları asıl faillerin bulunması için bir fırsattır. Geçen zaman zarfından delilerin gün geçtik ulaşılamayacak bir noktaya gelmesidir. Mesela telefon kayıtlarını bir zamandan sonra silinmesi ya da kamera kayıtlarının zaten silinmiş olması. Bu delilerin bir çoğunu aynı zamanda toplanmaması, kişilerin doğru beyanda bulunması, kişilerin savunmalarını yapılması ya da inkar etmesi yolu açılmış oluyor. Şu an yine faillere ulaşılması imkansız değil. Zor bir noktaya getirildi” diye konuştu.