Hristiyanların ve Arap Alevilerinin inanç merkezi olan Hatay’ın Aknehir beldesi sınırları içine 2 bin RES yapılacağı belirtildi. RES işgali gerçekleşirse bölgede yaşamanın mümkün olmayacağını vurgulayan Avukat Horus, durumun takipçisi olacaklarını kaydetti
Hatay’ın Aknehir beldesi sınırları içerisinde 479 metre yüksekliğindeki bir tepeye kurulmuş olan ST. Simon Manastırı, Rüzgar Enerji Santrallerinin (RES) tehdidi altında. Aknehir’deki tahribat konuşulurken 2 bin yeni RES’in yapılacağı belirtiliyor.
‘Takipçisi olacağız’
2 bin yeni RES projesi için düğmeye basıldığına dikkat çeken Avukat Mehmet Horus, bu projenin hayata geçmesi durumunda Samandağ’ın RES işgaline gireceğini ve insanların dahi yaşamlarını sürdürebileceği bir ortamın kalmayacağına işaret etti. Şirketin bu RES’lerin tamamı için izin alamayacağını bildiğini ve bu nedenle parça parça proje sunulduğuna değinen Horus, “Bu bölge birinci derece SİT alanı. Adana kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu başvurduk. Bizi haklı buldular. Ama bize verdikleri cevap şöyleydi: ‘RES’lerin kullanım süresi dolunca sökülür’. Verilen cevap ortada zaten” dedi. Hatay İdare Mahkemesi’nin bilirkişi raporuna ilişkin başvurularını reddettiğini ve Anayasa Mahkemesi’ne gideceklerini kaydeden Horus, yeni RES’lerin yapılmaması için takipçi olacaklarını söyledi.
‘Doğayı tehdit ediyor’
Manastırın Samandağ ile Defne ilçelerinin ortasında yer aldığını ve alanın birinci derece SİT alanı olmasına karşın RES’lerin istilasında olduğuna dikkat çeken Arkeolog Hasan Aşkar, manastırın Hıristiyanların hac merkezlerinden biri olup RES olan bölgenin ST. Simon Manastırı ve El-Arabi türbesinin dibine yapıldığını aktardı. Aşkar, “Bu denli büyük komplekslerin olduğu yerlerde yalnızca günümüze ulaşmış olan mimarı kalıntılarla sit alanları belirlenemez” dedi. Temiz enerji yalanıyla yaşam alanlarının katledildiğini ifade eden Aşkar, RES’lerin hem insan yaşamı hem canlıların hem de doğayı tahrit ettiğini söyledi.
‘Kuşlar ölüyor’
RES’lerin insan sağlığın üzerinde; uyku bozukluğu, baş ağrıları, kulak çınlaması,sersemlik hissi, baş dönmeleri, konsantrason ve hafıza bozuklukları gibi bir çok sorunlara yol açtığını anlatan Aşkar, “Birkaç derecelik sıcaklık değişimleri yaratarak doğallığı bozmaktadır. RES’ler rüzgar akımının önüne geçtiğinden ve dağıttığından özellikle arılara zarar vermektedir. Rüzgar ile gelen polenlerin gitmesi gereken alanların önüne geçerek bitkilerdeki tozlaşmayı zorlaştırmakla beraber bölgedeki endemik bitki türlerinin yok olma tehdidi ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bugün itibariyle kurulmuş olan RES’ler ve kurmayı düşündükleri RES’ler kuşların ana göç yolunun üzerinde bulunmaktadır.Yakın zamanda yapılmış olan araştırmalar RES’lerin kuş göç yoluna çok sayıda RES’ler bulunduğu bölgede rüzgarı kestiğinden ve farklı alanlara dağıttığından mekanik verdiği yönündedir. Çok sayıda kuş yaşamını yitiriyor” ifadelerini kullandı.
‘RES faaliyetleri durdurulsun’
RES’lerin tarımsal alanları da tehdit ettiğini dile getiren Aşkar, tribünlerin yarattığı hava akımının manyetik alan ve benzeri etkiler sonucu zeytinliklerin ile diğer tarım ürünlerinin verimlerinde düşüş yaşandığını anlattı. RES’lerin inanç kültürüne de zarar verdiğini de sözlerine ekleyen Aşkar, “Bu yanlışa dur deme zamanı gelmiştir. Telafisi olmayan kayıpların yaşanmaması için ilgili kurumların daha ciddi titizlikle hazırlanmış ÇED raporları doğrultusunda mevzuata uymayan RES ruhsatlarının iptalini ve RES faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
MA / Hamdullah Kesen