DSG Genel Komutanı Mazlum Kobani, TSK’nin olası müdahalesi, güvenli bölge tartışmaları ve bölgedeki gelişmeler hakkında açıklamalarda bulundu.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birkaç gündür Kuzey ve Doğu Suriye’deki yönetime karşı Suruç ve Akçakale’ye askeri yığınak yapıyor. Türkiye söz konusu bölgeye harekat yapacakları yönündeki açıklamaları yeniden ısıtmaya başlarken, sınırın öte yakasında ise 19 Temmuz 2012’de kıvılcımı çakılan üçüncü yol stratejisi güçlendiriliyor. Bir süredir Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi alanlarında gözlemlerde bulunan BBC Türkçe’den Fehim Taştekin, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Kobani ile röportaj gerçekleştirdi.
Türkiye’nin olası müdahalesi halinde tüm güçlerini kuzeye çekeceklerini, IŞİD’le mücadelenin duracağını ve bunun yeniden toparlanmasına neden olabileceğini dile getiren Kobani, bunu istemeyen ABD’nin Türk muhataplarıyla görüşerek müdahaleyi önlemeye çalıştığını söyledi. Kobani bununla birlikte ABD’ye bel bağlamadan Türkiye ile baş başa kalacakları senaryoya hazırlandıklarını vurguladı.
‘Afrin gibi olmaz’
Türkiye’nin Afrin’den hareketle bir yanılgı içinde olduğunu dile getiren Kobani, şunları söyledi: “Fırat’ın doğusu ile Afrin birbirine benzemez. Yerden göğe kadar fark var. Uluslararası faktörler bir kenara Türk ordusu ile baş başa kalsak bile durum farklıdır. Aylarca hatta yıllarca süren bir savaş olacaktır. Burası geniş bir alan. Afrin’de stratejik bir karar aldık ve savaşı sadece Afrin’le sınırlı tutmak istedik. Fakat burada öyle olmayacak. Türk ordusu herhangi bir yere saldırırsa bu topyekun bir savaşa dönüşecek.”
Müdahale ihtimalini zayıf görmekle birlikte “kendileri açısından bir tehlikeye” işaret eden Kobani, “Türkiye önümüzdeki 2 hafta ciddi bir baskı yapacak, kışkırtacak. Fakat (müdahale gibi) bir hata yapacağını zannetmiyorum. Şu anda yığınak yapıyor, biz de yapıyoruz. Bu gerilim içinde birileri hata yaparsa bu kıvılcım ateşe dönüşebilir, böyle bir tehlike var. Onun için Amerikalılar provokasyonla kontrol dışı bir savaşın önünü almak için diplomatik çalışmalar yürütüyor” dedi.
Jeffrey arabulucu olmuş
Türkiye’nin 7 Aralık’taki müdahale tehdidi ABD’nin Suriye’den çekilme planını değiştirmesine yol açmış, sınır boyunca 30 kilometre derinliğinde bir tampon için pazarlık masası kurulmuş ve bu arada Mazlum Kobani ile MİT yetkilileri Amerikalılar aracılığıyla dolaylı görüşmeler yapmıştı. Mazlum Kobani görüşmenin perde arkasını şöyle anlattı: “Erdoğan Aralık’ta çıkıp 3 gün sonra operasyona başlayacaklarına dair ciddi bir açıklama yaptı. Biz savaş olacağını bekliyorduk. ‘Türkiye’ye karşı tehlike var, bu beka sorunudur’ diyor. Biz de ‘Erdoğan ne istiyor?’ diye sorduk. ‘Paylaşamayacağımız ne var?’ Görüşme konusunda inisiyatifi biz başlattık. Müttefiklerimizden ‘Ne istiyorlar?’ diye sormasını ben istedim. 7 yıldır savaştayız, ikinci bir büyük savaş istemiyoruz. Yani talep bizden geldi. Bunun üzerine dolaylı görüşmeler oldu. Arabuluculuğu ABD Özel Temsilcisi James Jeffrey üstlendi.”
Sürecin bu şekilde başladığını anlatan Mazlum Kobani, “Türkiye’ye saldırı olmadığını, varlıklarının tehlike olarak görüldüğünü” belirtirken, “Niye tehlike olsun ki?” diye itiraz ettiklerini vurguladı.
Güvenli bölge tartışması
‘Güvenli bölge’ konusunda kendi önerilerini ABD’ye sunduklarını anımsatan Kobani, sınırdan 5 kilometre geriye çekilebileceklerini, güvenliği yerel güçlere devredebileceklerini söyledi ve ekledi: “Menzili Türkiye’ye ulaşan silahları da çekebiliriz. Mesela 20 km menzilli silahlarımız var, onları da 20 km uzağa indiririz. Buna karşılık Türkiye de saldırmayacağına dair taahhütte bulunsun. Bu alanda uluslararası güçler de olsun. Uluslararası güç içinde Türkiye’nin olmasını kabul etmedik. Tarafsız bir güç olmalı, Türkiye taraftır. Afrin’e saldırmasaydı, siyasi sürece katılmamızı veto etmeseydi, düşmanlık yapmasaydı kabul edebilirdik.”
Öcalan’ın mektubu nasıl okundu?
23 Haziran seçimi arifesinde görüşme kanalı açılan Öcalan’ın yazdığı ve Suriye’yi de ilgilendiren mektup Kuzey ve Doğu Suriye’de epey konuşuldu. Kobani, mektubu nasıl okuduklarını şöyle aktardı: “Öcalan ‘Ben olumlu rol oynayabilirim’ diyor. Sadece Suriye’yi değil Türkiye’yi de kast ediyor. Biz buna katılıyoruz. Öcalan’ın öyle bir gücü var. (Müzakerelerin önü açılırsa) derhal çözülür. Bu meselenin çözülmesi için Türkiye’nin hassasiyetlerinin gözetilmesi, güç kullanılmamasını istiyor. Biz de bunları gözetiyoruz. Öcalan’ın mesajlarından Türkiye ile sorunların masada diyalogla, karşılıklı tavizler verilerek çözülmesi gerektiğini anlıyoruz.”
‘Şam’ın mantalitesi aynı’
Suriye rejimi ile diyalog kurmalarının ABD tarafından engellendiği yönündeki iddiaları kabul etmeyen Kobani, rejimin güçlü bir Kuzey Doğu Suriye yönetimi ile oturup anlaşmak istemediği değerlendirmesi yaptı. Kobani, Şam yönetimi için şunları söyledi: “Şam’ı iyi tanıyoruz. Şam çözüme hazır değil. Zihniyeti buna elvermiyor. Şam’ın anladığı uzlaşma devletin tekrar hakimiyetinin olduğu gibi kabul edilmesidir. Teslimiyet istiyorlar. Diğer bölgelerde ordu kazandı, diğer güçler hezimete uğradı, sonra oturup ‘devlet büyüktür’ diyerek uzlaştılar. Biz ne yenilmişiz ne de devletle savaşmışız. Bizim ulusal bir sorunumuz var. Onların mantalitesi değişmediği için bir tıkanma var.”
Mazlum Kobani, Rusya ve Suriye’nin İdlib’de ortak operasyon önerisinde bulunduğunu ancak bunu reddettiklerini söyledi. Kobani, “Bizim de şartlarımız var. Bizim meselemiz Afrin’dir. Lazkiye ve Hama’da da işimiz yok” diye ekledi.
DIŞ HABERLER