Dünyaca ünlü Antep mutfağınn vazgeçilmezi kurutmalıklar, 2 haftalık zorlu bir çalışmayla hazırlandıktan sonra sokaklardaki iskelelere dizilerek renkli görüntüler oluşturuyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün ( UNESCO), gastronomi dalında yaratıcı şehirler ağına dahil olan Antep mutfağında birçok yemekte kullanılan sebze kurutmalıklarının hazırlanışı yaz sıcaklarının kendisini hissettirmesiyle başladı.
Kentte boş araziler üzerine kurulan iskelelerde yaklaşık iki hafta asılı kalarak kuruyan içi oyulmuş biber, patlıcan, kabak ve acurlar kurutulduktan sonra çevre illere ve yurt dışına ihraç ediliyor. Kurutmalıkların Antep’e özgü bir kültür olduğunu belirten Gizem Karabaş, her yaz Anteplilerin vazgeçemedikleri bu kültür sayesinde hem geçimlerini sağladıklarını, hem de kültürü yaşatmaya çalıştıklarını dile getirdi.
‘Sebzelerin kuruluğunu ses ve sertlikten anlıyoruz’
Ailesiyle birlikte kurutmalık işiyle uğraştıklarını belirten Karabaş, küçük yaşından beri her yaz mevsiminde bu işte çalıştığını söyledi.
Sıcak havanın kendilerini kötü etkilediğini aktaran Karabaş, mahallelerdeki kadınlardan aldıkları biberleri iskelelere astıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Genelde sabah 07.00’de başlıyoruz işe. Akşam 18.00’de eve geri dönüyoruz. İşimizin zorluğu çok; ama ekmek parası için mecburen katlanıyoruz. Biz annemle iskelelere biber asıp onların kurumasını bekliyoruz, babam ve diğer kardeşlerim de çarşıdaki dükkanımızda kurutmalıkların satışıyla uğraşıyor. İşimizi seviyoruz. Çok emek veriyoruz, ancak karşılığını alabiliyoruz. Geçen yıla göre güneş bu sene az olduğu için biberler geç kuruyor. Geçen sene bir haftada kuruyan biber, bu sene 15 günde kuruyor. Sebzelerin kuruduğunu da ses ve sertliğinden anlayabiliyoruz.”
Kurutmalıklardan dolma da yapıldığını sözlerine ekleyen Karabaş, “Kurutmalıklar tamamıyla doğaldır. Elle yapılınca tabi daha lezzetli oluyor. Güneş sıcaklığının lezzeti, kurutmalıklarla adeta bütünleşiyor” dedi.
Kurutulan biber sayısına göre para kazanılıyor
Kurutmalık işinde çalışan işçilerden Meryem Öztürkmen de, işverenlerin kendilerine verdikleri kurutmalık sebzeleri mahalledeki kadınlara dağıttıklarını söyledi. Kadınların ücret karşılığında sebzeleri oyduktan sonra ipe sapladıklarını aktaran Öztürkmen, “Hazırlanan sebzeler bize getiriliyor. Biz de ipe saplanan kurutmalıkları iskelelere asıyoruz. Kurutmalıkların yanmaması için üzerleri örtülüyor. Hazır olan kurutmalıkları bir süre sonra iskeleden indirip paketliyoruz. İskeleye ne kadar biber bağlarsak o kadar para kazanıyoruz. İskeleden düşüp kötü olan biberleri de kurutup pul biber haline getiriliyor. İşimiz çok zor değil, ama uzun süre ayakta kalınca yoruluyoruz. Kendi aramızda yarışa giriyoruz. Belli sürede kim daha çok biber asabilirse yarışı o kazanıyor” ifadelerini kullandı.