Rize’de bazı STÖ’ler, çevrenin korunması için bildiri yayımladı. Bildiride,valiliğin çevre duyarlılığı övülürken, doğa düşmanı projelere verilen ‘ÇED Gerekli Değil’kararları unutuldu.
Rize’de faaliyet gösteren 18 sivil toplum kuruluşu temsilcisinin imzaladığı, Çevreyi koruyup kollamanın tüm kamu ve sivil toplum kuruluşları ile vatandaşların yasal görevi olduğuna işaret edilen bildiride, Anayasa’nın 56. maddesinde ve Uluslararası Çevre Koruma Sözleşmelerinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunun kesin hüküm olarak yer aldığı vurgulandı. Bildiride, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 3. maddesinde de çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevi olduğu kaydedildi.
Valilikle ortak doğa korunacak
Bildiride, kentin ekolojik, çevresel, tarihsel, sosyal, kültürel değerleriyle birlikte korunması ve gelecek kuşaklara, zamanlara taşınabilmesinin sadece Rize Valiliği ve diğer devlet kurumlarının değil, Rize’nin meslek odaları, emek örgütleri, demokratik sivil toplum kuruluşları ve sorumlu bireyler olarak her kuruluşun ve üyelerinin yaşamsal varlık sebebi olduğu ifade edilirken; HES’lere, taş ocaklarına ve diğer doğa düşmanı her şeye ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararları veren Valilikle doğanın korunamayacağı açık bir gerçekçe. Bildiriye imza atan STÖ’lerin bazıları ise dikkat çekici; Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği Rize Şubesi, Rize Ticaret Borsası, Rize Kent Konseyi, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Rize Şubesi, Rize Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası yer alırken, bir diğer dernek ise Rize Salarha Vadisi Yeni Şehir Kalkındırma ve Dayanışma Derneği.
Rize ekolojik yıkımın merkezi
Karadeniz Bölgesi’nde ekolojik yıkımın en çok yaşatıldığı kentlerin başında gelen Rize’de ortaya konan çevre duyarlılığı, geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Karadeniz çevre eylem planı sonrası gelmesi dikkat çekti. Kurum’un açıkladığı eylem planı bölgenin inşaatlarla işgal edileceğinin özetiydi. Rize’de 13 Hidroelektirk Santraline ek olarak inşası süren 6, üretim lisansı verilmiş 10 ve önlisans verilmiş olan 3, toplam 32 HES ile bölgede akan hemen her dere üzerine bir ya da birkaç HES inşa edildi ve edilmekte. Tüm bu süreçlere yönelik bugüne kadar sesini çıkarmayan ‘STK’ler Bakan Kurum’un ardından böyle açıklama yapmaları oldukça manidar.
Çay operasyonları
Dünya çay tekeli olan Unilever’in Lipton markası Türkiye’yi önemli en büyük pazarı olarak değerlendirdiği biliniyor. Firma, Kenya’da 147 bin hektar alanda çay üretimi yapıyor. Kenya’da ve Seylan’da çay üretiminin tamamını kontrol ederken, Kenya’da 20 çay bölgesi ve 8 fabrikası bulunuyor. Lipton reklamlarında ithal getirdikleri çaylarla Karadeniz çaylarını harman yaparak özel tatlar elde ettiğini açıklarken gelecek süreçte bölgede üretilen çaylar dar alanlara sıkıştırılıp katkı malzemesi haline getirilme hedefinde oldukları açıkça anlaşılabiliyor. Diğer yandan ÇAYKUR özelleştirilmek üzere Varlık Fonuna devredildi ve dış borç alımlarında şimdilik ipotek olarak kullanılıyor. Tüm bunlar yaşanırken bölgenin tek üretim ve geçim kaynağına yönelik hükümetin söylemlerinin dışına çıkıp bir tek laf etmeyen kurumların çevre duyarlılığı ise göz yaşartıryor.
Salarha Vadisi
Rize Salarha Vadisi Yeni Şehir Kalkındırma ve Dayanışma Derneği (SALVADER) bu yılın başında Salarha Vadisi için otoyol yapılması amacıyla devlet kurumlarına ziyaretlerde bulunmuştu. Diğer taraftan Salarha Vadisi’nde inşa edilmek istenen 2 adet Ambarlık HES’e karşı Yurttaş Kazım olarak tanınmış olan Kazım Delal’in ineğini satarak açtığı idari dava ve daha sonraki süreçte yeniden dava açmak zorunda kalınca emekli maaşını ipotek ederek açtığı davaları kazanmasına karşın HES’lerin inşası sürmekte. Tüm bu yaşananlar karşısında dilsiz kalan SALVADER’in şimdi ‘çevre duyarlılığı’ gösteriyor olması dikkat çekici.
EKOLOJİ SERVİSİ