İHD, 1986 yılında kuruldu.
12 Eylül Askeri Darbesi’nin, yakıcı acılarını içlerinde hisseden, bir grup aydın ve tutuklu yakını çok önemli ve zor bir karar ile İHD’yi kurdular.
İHD zaman içinde, hepimiz için bir okul oldu. Bir soykırım coğrafyasında her şey zor ancak insan hakları mücadelesi daha zor. Sağcısı ve solcusu ile İttihatçı soykırımcı ideolojiden beslenen, resmi ideolojiyi içleştirmiş insanlar coğrafyasında gerçekten çok fazla sorun yaşıyoruz. Bir taraftan devlet politikaları ve uygulamaları ile mücadele ederken bir yandan da kendi içindeki “egemenine benzeyen” yaklaşımlar ile mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz.
Her alanda olduğu gibi İnsan hakları mücadelesinin kendi içinde de tartışılması gereken sorunları var. Ancak, şunu teslim etmek gerekir ki, İHD kurulduğundan bu yana kimsenin cesaret edemediği, çok konuda öncü oldu.
90’lı yılları unutmak mümkün mü?
Her gün yeni bir cinayet, her gün yeni bir kayıp, her gün yeni bir işkence olayı ile uyanmak.
Aldığınız tüm tehditlere rağmen, hemen yola çıkmak. Olay yerine varmak. Mağdurları dinlemek, rapor hazırlamak.
O kadar yalnız ve o kadar korunaksızdık ki o yıllarda. Hazırladığımız raporlar, küçücük bir gazete haberi olsun diye var gücümüzle çalışıyorduk.
Arkadaşlarımız katledildi, gözaltında kayıp edildi, tehditler aldık, cezaevlerine girdik.
Ancak, vazgeçmedik.
Vazgeçmedik, çünkü ölülerimiz vardı. Ve borçluyduk onlara.
Bu yıl 33. yılımızı hem sevinç hem de hüzün ile kutlayacağız.
İnsan Hakları Derneği, bir okul. Ve bizler bu okulun öğrencileriyiz. Öğretmenlerimizi unutmayacağız.
Emin Galip Sandalcı, Leman Fırtına, Vedat Aydın, Musa Anter, Metin Can, Hasan Kaya…
Hepsi, hepiniz…
Bu mücadele bitmeyecek.
İyi ki varsın İHD!