Acı aynı acı; ha 3100 yıl önce, ha 100 yıl, ha Ege’ye kıyı Truva, ha Serhat’ta Zaruşad. Dağ gibi duruyor yürekte, dile kolay, evlat acısı. İlyada destanının kahramanı Aşil, Truva kralının oğlu Hektor’u öldürür ve cenazesini arabasının arkasına bağlayıp götürür. Hektor’un babası, Aşil’e gider ve cenazeyi ister. Aşil Hektor’u kendi elleri ile yıkayıp babasına teslim eder. Kars Zaruşad’da, 100 yıl önce yaşanan acı, bana Yunanlı şair Homeros’un yazdığı İlyada destanındaki bu sahneyi hatırlattı. Savaş hali insanların ruhunu örse alır, döver ve şekil verir. Değer yargıları zamanla aşınır, intikam hırsı, merhamet ve ölüye hürmette, insani ölçü kaçar. Herkes kendi acısının kıyısına çekilip, kendi yasını tutsa da, anaların acısı ortaktır: ‘gözyaşları aynı renktedir.’
Beraber savaşanların gözleri, savaş bitip de yokluk ve yoksullukla baş başa kalınca, birbirini yer. I. Dünya Savaşı sonrası çetecilik çoğalır. Kars yöresinde en acımasız ve doymak bilmeyen de Şêro Beg’in çetesidir. Köy basmakta, talan kaldırmakta, adam öldürmekte sınır tanımazlar. Bazı köyler, baskınlarda onlarla çatışmayı göze almaz, malının yanında, canını vermekten kaçınır. Boyları, posları ve talanlardan edindikleri iyi cins binek atları, Şêro’nun adamlarının nişanesidir.
Merdinik tarafına talana giderler. Sürüleriymiş gibi, sürüleri önlerine katıp geri dönerler. Yolun bitimine yakın artık tehlike de atlatıldığından Şêro sürüyü oğlu Medo ve birkaç adamına bırakıp önceden Zaruşad’a döner. Bıyıkları daha yeni terlemiş Medo babasına özenmektedir. Onun takdirini almak için babası ve adamları gittikten sonra yanında kalan birkaç adamla yol üstündeki Cılavuz’da karşılarına çıkan bir sürüyü de talanlarına katmak için yeltenirler. Ama hesapları tutmaz ve Medo canından olur. Cenazesi at sırtında köye getirilir. Şêro Beg deliye döner, hırsını önce adamlarından çıkarır. Cenazeyi kaldırdıktan sonra intikam yeminleri eder. O ailenin tüm erkeklerini talan kaldırır gibi getirip Zaraşud’da tüm herkesin gözünün önünde öldüreceklerdir. Çok geçmez, bir gece yarısı Cılavuz’daki köyü basarlar, saatlerce çatıştıktan sonra on iki adamla tan vaktinde Zaraşud’a geri dönerler.
Medo’nun acısı tazedir. On iki insanı parçalamak için sabırsızdırlar, zaten yol boyunca dövülmekten sıfatları insanlıktan çıkmıştır. Medo’nun annesi, Şêro Beg’in ortanca eşi Lerzan hanımın yüreği yapılana razı gelmez. Başındaki şalı acının orta yerine atar, ‘durun’ der, ‘Yapmayın, bu acı en çok beni yakıyor, canımdan can verdim ama bu kadar insanı nasıl öldürürsünüz? Bunun vebali ağırdır. En yaşlısını bırakın gitsin ve Medo’mun katilini getirsin’ der. Lerzan hanımın dediği kabul edilir, on iki kişiden en yaşlısı Cılavuz’a geri gönderilir. Akşama kadar katili getirirse, kalan on bir insan da serbest bırakılacaktır.
Yaşlı adam akşama doğru beraberinde elleri kınalı, ruhu çekilmiş, yürüyen bir ölü olan Merdan ile Zaraşud’a geri döner. Hemen oracıkta, Merdan’ı öldürürler. İntikam duygusu ile vücuduna şarjörler boşaltırlar. On bir kişiden biri dedesidir. Kendisinin yaşlı ve tanıklığına, torununun gençliğine ve hunharca öldürülmesine kahreder. Cenazesini istemesine rağmen vermezler.
Dede sağ dönenlere şahitliklerini ve Merdan’ın akibetini hiç kimseyle paylaşmamalarını tembihler. Aslında akıbet bilinmektedir ama ortalıkta cenaze yoktur. Merdan’ın bir aylık eşi, taze gelin Nurê günlerce hep aynı rüyayı görmektedir; kanlar içindeki Merdan ‘gelin beni alın acı çekiyorum’ der. Nurê dayanamaz, uğursuz rüyasını kaynanası Bêzar’a anlatır. Merdan’dan sonra, çocuktan kesilmiştir Bêzara Fıle. Savaş sırasında ailesini kaybetmiştir, güzeldir de. Büyütüldüğü kapıda evin büyük oğlu ile evlendirilir. Merdan kimsesiz Bêzar’ın yalnız oğlu değildir hem baba, hem kardeşidir de. Merdan olmasa bu dünyanın dert yüküne nasıl katlanır tek başına? Sabrın adıdır Merdan.
Tan atmadan öküzleri arabaya koşar ve ikindiye doğru Şêro Beg’in kapısına varır. Yalvarır, evladının cenazesini ister. Herkes ‘dilsiz şeytan’dır. Tüm gözler kan ve kin ile bakmaktadır, biri hariç, Lerzan Hanım. Bêzar’ın önüne verip köyün dışında düze atılan cenazenin başına götürür. Üstüne atılan birkaç kürek toprağı eşeleyip cenazeyi parçalamıştır hayvanlar. Açık, kınalı ellerinden tutup kucaklar oğlunu, suçsuzdur, günahsızdır çünkü o gün silahsızdır oğlu. Ama yoksulluğundan diyettir oğlu. ‘Sebep olanlar belalarını bulsunlar. Yiğit olan düşmanının cenazesine bunu yapmaz, kurda kuşa yem etmez, öldürdüğünü örter’ der. İki ana birlikte cenazeyi arabaya incitmeden koyarlar. Lerzan hanım da ağlamaktadır.
*Zaruşad: Arpaçay ilçesinin eski ismi
*Merdinik: Göle ilçesinin eski ismi
*Cılavuz: Susuz ilçesinin eski ismi