HDP, 14 Temmuz ölüm orucunun 37’nci yıldönümünde ‘Diyarbakır Cezaevi gerçeği ile yüzleşilmeli’ açıklaması yaptı
Hakların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’ndeki insanlık dışı uygulamalara karşı 14 Temmuz 1982’de başlatılan büyük ölüm orucunun 37’nci yıldönümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı.
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Sözcüsü Ayşe Acar Başaran tarafından yapılan açıklamada, “12 Eylül darbe rejimine karşı direniş tarihinin en meşru, en insani ve sonuçları itibariyle tarihsel etkileri olan eylemlerden biri gerçekleştirildi. 12 Eylül darbe rejiminin cezaevlerinden başlayarak bütün ülkeye yaygınlaştırdığı işkence, kötü muamele, vahşet düzeyine varan uygulamalara ve bunlar üzerinden dayatılan teslimiyete karşı Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek öncülüğünde gerçekleştirilen 14 Temmuz direnişi, darbeci zihniyete ve darbe rejimine vurulmuş ilk büyük darbedir” denildi.
‘Diyarbakır Cezaevi gerçeği’
14 Temmuz’un bugünkü demokratik siyaset çizgisini yaratırken, gelecek adına da umut olduğunun vurgulandığı açıklamada, Diyarbakır Cezaevi’nin 1980 darbe rejimi açısından toplumun tutsak alınarak teslimiyete zorlandığı bir merkez olarak tasarlandığı belirtildi. Türkiye toplumu, darbe mekaniğinden kurtulmak istiyorsa Kürt sorunuyla ve en başta da Diyarbakır Cezaevi gerçeği ile yüzleşmesi gerektiğinin kaydedildiği açıklamada, “12 Eylül generallerinin toplumu terbiye etmek, teslim almak için üs olarak belirlediği, laboratuvar haline getirdiği Diyarbakır Cezaevi gerçeği, sadece o mezalimi yaşamış insanların, Kürt toplumunun değil; bütün Türkiye’nin demokrasi isteyen, darbeye karşı çıktığını söyleyen herkesin sorunudur” ifadelerine yer verildi.
‘Ahlaki siyaset ve toplum adına mücadele’
“14 Temmuz direnişi, zulüm ve zorbalık ne kadar katmerli, saldırı ne kadar kapsamlı olursa direnişin de o kadar büyük ve tarihi sonuçlar yarattığı gerçeğini hatırlatmıştır” denilen açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Kürt toplumu ve cezaevinde o vahşete, işkencelere maruz kalanlar bedenlerini eriterek bu saldırıya direnişle cevap vermiş ve kendi hakikatini yaratmıştır. 14 Temmuz bu anlamıyla halk ve toplumu savunmak ve insanlık değerlerini korumak için adanmışlığın hakikatidir. Bedenini toplum ve hakikat uğruna eritirken, ‘mezar taşıma borçlu yazın’ diyenlerin var ettiği bir gerçekliktir ve demokratik siyaset yapanlara da yol göstermektedir. 14 Temmuz’u anlamlandıracak tek şey ahlaki siyaset ve toplum adına mücadeledir.
Nasıl ki 1982’de darbe rejimi kendisini cezaevleri üzerinden kalıcılaştırmaya çalışmış ve aynı netlikte yine direnişle karşılaşmışsa, bugün de her türlü faşizan ve baskıcı yöntem kendisini cezaevleri ve tutsaklık siyaseti ile kalıcılaştırmaya çalışmaktadır. Çünkü bu bir darbe mekaniği denklemidir ve kendi ezberleri üzerinden kendisini var etmektedir. Aynı darbeci mekanik aynı direniş çizgisini harekete geçirmektedir. Bugün de bu baskı rejimine karşı içeride ve dışarıda aynı direniş çizgisini kendisini var ederek bu durumu kanıtlamaktadır.
Hakikat komisyonları kurulmalı
Bu vesileyle bir kez daha herkesi Diyarbakır Cezaevi gerçeği ile yüzleşmeye çağırıyoruz. Türkiye’de topluma karşı işlenen bütün suçların açığa çıkmasını sağlayacak bir Hakikatler Komisyonu kurulmalıdır. Partimiz bu konuda üzerine düşen katkıyı sunmaya hazırdır. Çünkü Diyarbakır Cezaevi gerçeği ile yüzleşilmeden bu ülke de ne demokrasi, ne toplumsal barış ve ne de bir arada yaşayacağımız ortak bir geleceği kurmamız mümkündür.”
HABER MERKEZİ