Bugün olacak olanın olmuş olduğu gün… 25 Haziran Pazartesi… Umarım, dün akşamki halay, horon, kasap havası, roman havası, tango, rock vb yorgunluğundan sonra okuyorsunuzdur bu yazıyı… Ya da… Neyse, sözün özü bu yazıyı kaleme almaya çabaladığım saatlerde, bugün henüz yaşanmadı, dündeyim yani… Saat 5.00… Sokağa bakıyorum biraz komik… Sırtlarında sanki tatile gider gibi sıkış tıkış dolu çantalarla taşıt bekleyen sandık görevlileri… Bizim evden biliyorum, neler yok ki çantanın içinde… Sular, börek, çörek, telefon şarj aletleri, elektrikli prizler için çok prizli uzatmalar, seçim ders kitapları, vb… Ama bir tanesi var ki beni çok güldürdü; ille de fener…
Trafolara girmesi muhtemel kedicikler için… Saat 6.00 civarı… Bizim büfe açılmış… Çaylar tostlar hazır, erken gelecek müşahitler, görevliler, seçmenler ve benim gibi bir türlü uyuyamayıp eve barka sığamayanlar için… Yerimi almışım, çayımı yudumluyorum; bir yandan da yazıyı karalıyorum… Bu kez bilgisayar ekranı yok karşımda aval aval bakacak, kurşun kalem, silgi, kalemtıraş ve not defterim yanımda… Tıpkı eski günlerden kalkıp gelmiş dostlar gibi… Saat 6.15…
Bir hareket var sokağın başında… 10,-15 genç insan büyük bir ciddiyetle toplanmış, evraklarını çantalarını kontrol edip müşahit olarak hak ve sorumlularının ne olduğunu, nasıl davranmaları gerektiğini, grup sorumlusundan son biz kez daha dinliyorlar…
Gerekli telefonlar alıp veriliyor… Çay ikram etmek istiyoruz, geç kaldıklarını söyleyerek teşekkür edip okula doğru uzaklaşıyorlar… Saat 7.15… Seçmenler yola dökülmeye başladı… Yaşını başını almışlar en önce gelenler… Bu telaş ve acelenin nedeni ömürlerinin son deminde ülkeyi doğru kişilere emanet etme isteği olsa gerek… Belki de bugüne dek yapılamayanın yarattığı sorumluluk… Kim bilir… Ben öyle hissediyorum örneğin… Saat 08.00 başladık… Sakinleştirilmeye çalışılan bir heyecan var herkeste… Hava serince… Sanki yağmur yağsam mı yağmasam mı diye düşünüyor… Güneş, arada sırada bulutların arasından göz kırpıyor. Bana mı öyle geliyor, bilemiyorum ama havada bir umut kokusu asılı gibi…
Herkes birbirine gülümsüyor… Bu sefer tamam der gibi… Dayanışma, empati, barış ve özgürlük isteği elle tutulur halde sanki… Bu güzelim umut yüklü, duygudaş, dayanışmacı, kardeşlik ve barış halini Gezi Direnişi’nden tanıyorum… Ama bu kez çok duygularında çok temkinli herkes… Umarım sonuçlar beklediğimiz gibi olmuştur ve umudun coşkusu şu anda ülkenin dört bir yanını sarmıştır. Aslında asıl konuşmamız gereken seçim sonuçları nasıl gerçekleşmiş olursa olsun hepimizin sorumluluğun hiç değişmemiş olacağı… Bu baskın seçimi kazanıysak ya da ikinci tura kaldıysak biraz nefes alacağız bu açık… Ama mücadele alanlarımız ve konularımız değişmeyecek.
Kuşkusuz daha da çok sorumluluk üstleneceğiz, ülkenin tüm sathına yayılmış, küresel sermaye emrindeki AKP’nin mafyatik, savaşçı, gerici politikaları ile hemhal olan kokuşmuş ataerkil kapitalist sistemin yarattığı somut ve soyut hasarı düzeltebilmemin yollarını bulmak için… Üstelik sorun sadece bizim ülkemize özgü değil… Özellikle ekonomiyi, ona dair her gelişmeyi ve teoriyi, sosyal ve kültürel olandan, sınıftan, mekândan, tarihten, doğadan kopartan ve onları sadece sermaye birikim sürecinin enstrümanları olarak gören 21. yüzyıl kapitalizminin selası okundu bile ancak bu devasa cenazeyi kaldıracak toplumsal güç ve irade ortalıkta yok henüz… O gücün ve iradenin ortaya çıkabilmesi için de yarışmacı, parçalayıcı, bireyi değil bireyciliği esas alan, benmerkezci, hiyerarşik, ataerkil, neo liberal ideolojinin esir aldığı bütün beyin, vicdanları, kendimizden başlayarak özgür kılmak gerekiyor…
Yani çok yapacak işimiz var… Alınacak çok yol var… Atılacak çok yükümüz var… Tokalaşılacak çok el var… Yaratıcılığımızı teslim almış önyargılarımız var kurtulacağımız… Kendimizden başkasına da güvenmeyi öğrenmek için uğrayabileceğimiz daha nice hayal kırıklıkları var… Var da var… Ama olsun… Eşitlikçi, özgür, emeğe, doğaya, tarihe, kültürlere saygılı, birlikte üreten ve paylaşan,hep birlikte şarkılarımızı söylediğimiz barış sevgi dolu bir dünyaya ve ülkeye olan inancımız ve inadımız da var… Bizler o dünyayı yaratmaya talibiz ve üzerimize düşeni yapmaya hazırız… Ve başladık… Bugün veya yarın bizler kazanacağız… Çünkü biliyoruz ki bu seçimleri kazansak da kaybetsek de daha işin başındayız… Bu daha başlangıç… Mücadeleye devam…