Gazetecilerin fişlendiği SETA’nın raporuna tepkiler büyüyor. TGS Başkanı, “SETA suç işlemiştir” derken, gazeteci Mehveş Evin “Bu bir yeni operasyon havasıdır” dedi. Gazeteci Fatih Polat, raporun “andıç” olduğunu vurgularken, Hüseyin Kalkan, “Hesabı verilmeli” diye konuştu.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) uluslararası basın kuruluşlarında çalışan gazetecileri hedef alan raporuna tepkiler büyüyor. 202 sayfalık “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlıklı raporda, uluslararası basın kuruluşlarında çalışan gazetecilerin tek tek isimleri ve mesleki geçmişine dair bilgilere yer verildi. Gazetecilerin sosyal medyada paylaştıkları haberlerden örneklerin verildiği raporda, basın mensupları yaptıkları ve paylaştıkları haberlerde hükümet karşıtı taraflı yayın yapmakla suçlanıyor. Gazeteciler, SETA’nın “yeni medya andıcı” olarak nitelendirilen ve tepki çeken raporunu Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
Kalkan: Kabul edilemez
Yeni Yaşam Gazetesi editörü Hüseyin Kalkan, vakfın yaptığı araştırmanın fişleme ve jurnal ihbar mekanizmasının oluşturulması olduğunu söyledi. Vakfın araştırmayla bir alakasının olmadığını belirten Kalkan, bir gazetecinin hangi yayın organında çalışırsa çalışsın, gazetecilerin yaptıkları işlerden dolayı bir şekilde fişlenmesi kesinlikle kabul edilemeyecek durum olduğunu dile getirdi. “Kimsenin buna cesaret etmemesi lazım” diyen Kalkan, Türkiye’de özellikle 2011’den bu yana basına adım adım uygulanan baskı politikaları bazı kurumları ve kişileri cesaretlendirdiğine dikkat çekti.
Raporun “vahim” olduğunu ve gazetecilerin fişlendiğini-karalandığını söyleyen Kalkan, hesabının verilmesi gerektiğini kaydetti. Kalkan, SETA’nın raporunu “1998’de generaller tarafından gönderilen sahte belgeye göre bazı gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarının ‘Para karşılığı PKK’ye destek verdikleri’ iddia edilen andıca” benzetti.
Evin: Utanç verici
Gazeteci Mehveş Evin, SETA’nın bir düşünce kuruluşu olmadığını, faaliyetlerinin Cumhurbaşkanlığının politikalarını yayan ve savunan bir propaganda aracı olduğunu ifade etti. Türkiye’deki uluslararası medyaya dair yazdıklarının Saray için hazırlanan bir rapor niteliğinde olduğunu belirten Evin, “Şimdiye kadar iktidarın medyasında yayınlanan, gazetecileri hedef gösterme haberlerinden pek farkı yok. Ciddiyetsiz, taraflı ve en kötüsü, fişleme niteliğinde, utanç verici bir yayın. Sadece raporda adı geçen gazeteci ve kurumları değil, bağımsız basında çalışan tüm gazetecilere yönelik yeni bir operasyon havasındadır” ifadelerini kullandı.
Polat: İktidara yaslanmanın neticesi
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, SETA’nın raporun başlığından başlanarak amacının bilimsel bir çalışma olmadığını, bir fişleme faaliyeti olduğunu kaydetti. Polat, “Masum bir amacı olsa, ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ başlığı yerine, ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Bölümleri’ ya da ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Birimleri’ gibi bir başlık taşıması beklenirdi” dedi. 202 sayfalık metnin, gazetecileri fişleme esası üzerine kurulu bir andıç özelliği taşıdığını söyleyen Polat, şöyle devam etti: “İktidarın ‘yerli ve milli’ politika söyleminin kamu diplomasisi açısından sürekli düşmanlar ürettir. Dün meslektaşımız Deniz Yücel’e ‘ajan’ diyenler, bugün de uluslararası basın kurumlarında çalışan meslektaşlarımızı negatif bir algının nesnesi olarak, sosyal medya paylaşımları ve geçmişte çalıştıkları kurumlarla birlikte bir ‘GBT’ mantığıyla hedefe koyuyor. Ayrıca Türkiye’de iktidarın sıkça dava açığı gazeteler ve haber siteleri de raporda olumsuz biçimde kodlanıyor. Bununla da sınırlı değil, hedefe konan kurumlar da var. Örneğin Meclis’te grubu bulunan, yasal bir parti olan HDP’nin milletvekilleri güvenilmez haber kaynakları olarak kodlanıyor.”
Polat, metnin “yerli ve milli” resmi şablonla oluşturulmuş ve “açık kaynaklara başvurma” adı altında, gazetecilerin yargılandıkları iddianamelerde sıkça başvurulan bir yöntemle kotarıldığını vurgulayarak, yapılana ayıp demenin hafif olduğunu belirtti. Polat, “Suçun, sırtını iktidara dayayarak yapılan hali bu” diyerek, rapora imza atanların, aldıkları ballı maaşlarla gazetecileri hedef haline getirdiğini kaydetti. Polat, “Bir andıç olarak tarihe geçecek bu çalışma. İçinde yer alan sayısız maddi hataya da hiç girmiyorum. Örneğin ben bir genel yayın yönetmeni olarak işini bu kadar kötü, bu kadar kalitesiz yapan bir ekiple çalışamam” diye konuştu.
Durmuş: Seta suç işlemiştir
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, SETA’nın hazırladığı bu raporun Türkiye tarihinde unutulmayacak ve hep yüz kızartacak bir rapor olarak gündem olacağını ifade etti. Durmuş, “SETA’nın bu raporu kimlerin talimatıyla hazırladığı önümüzdeki günlerde kuşkusuz su yüzüne çıkacak. Uluslararası medya kuruluşlarında çalışan meslektaşlarımızın bu şekilde hedef hale getirilmesi bir suçtur. SETA bu raporuyla çok açık suç işlemiştir. Uluslararası medya kuruluşlarında çalışan meslektaşlarımızın başına bir şey gelirse sorumlusu SETA olacaktır” dedi.
Bulut: Raporu hazırlayanlar gazeteci değil
Gazeteci Arif Bulut ise, raporu hazırlayanların gazeteci olmadığını belirterek, “Bu kişilerden biri ekonomist, biri siyaset bilimci ve sosyolog, diğeri de sosyolog. Sözde raporu hazırlayan iki kişi ise halen yüksek lisans öğrencisi olarak öğrenim görüyor. Bu bir detaydır. Sözde raporun kimlerin talimatıyla yapıldığının detayıdır” bilgisini paylaştı.
Bulut, SETA’nın 202 sayfalık metninde ele aldığı Türkçe yayın yapan uluslararası basın kuruluşları olan BBC Türkçe, DW Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkçe, Independent Türkiye ve CRI Türk’ün sadece mevcut hükümetin yanlış politikaları sonucu mağdur edilen kesimlerin yanında yer alıp almadığı üzerinde durduğunu belirtti. Raporda tek “suçun” ise hükümetin yanlış politikaları sonucu mağdur edilen kesimlere medya kuruluşlarının söz hakkı vermesi olduğu tespitini yapan Bulut, “Hükümetin yanlış politikaları ve uygulamaları sonucu oluşan tarihi haksızlıklara yer veren medya kuruluşlarına karşı SETA’nın akıl hocalarının bir çırpınışı söz konusudur” dedi.
SETA’nın amacının hükümetin tarihe geçecek despotik tutumlarına karşı yurttaş gazeteciliği ilkesini benimseyen gazetecilerin bu tarihi başarılarını lekelemeye dönük çırpınışı olduğunu söyleyen Bulut, “SETA, bunu gazetecilerin çalıştığı kurumlar üzerinden yaparak söz konusu medya kuruluşlarını çalışanlarına karşı yaptırım uygulamaya yöneltmek, çalışanları sosyal medyada susturma girişimini hedeflemektir. Diğer taraftan kamuoyuna karşı tarafsızlığı ve güvenilirliği bulunan medya kuruluşlarına yönelik lekeleme kampanyasını yürütmeye çalışmaktır. Uluslararası basına hükümetin yanlış politikalarını servis etmeme çağrısı yapılmıştır” diye konuştu.