Hayatını kaybeden Türkiye edebiyatının önde gelen ismi şair ve yazar küçük İskender için Akatlar Kültür Merkezi’nde tören düzenlendi. Yapılan törenin ardından şair Zincirlikuyu Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlandı
55 yaşındaki şair-yazar küçük İskender çarşamba günü sabaha karşı yaşamını yitirdi. Şiir, roman, deneme, günlük gibi pek çok edebi türde eserleri bulunan küçük İskender adıyla tanınan Derman İskender Över’e, geçtiğimiz yıl ileri derecede kanser teşhisi konmuştu. İskender için dün Beşiktaş’da bulunan Akatlar Kültür Merkezi’nde tören düzenlendi. Törene şair küçük İskender’in annesi Nilsu Över ve kız kardeşi Elif Över, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Ercan Karakaş, Gülten Kaya, Can Bonomo, Orhan Alkaya, Pelin Batu, Ahmet Ümit gibi isimler dışında sevenleri, dostları, siyasetçiler ve okul arkadaşları katıldı. Şairin tabutunun üzerine Fenerbahçe ve Kabataş Lisesi atkıları koyuldu. küçük İskender’in cenazesi daha sonra cenaze namazının kılınacağı Ortaköy Büyük Mecidiye Camii’ne getirildi. küçük İskender’in yakınları ile Sarıyer Belediye Başkanı Genç, sanatçı Orhan Alkaya, Pelin Batu ve Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat birer konuşma yaptı törende.
‘İstediği şey yaşamaktı’
“Her ne kadar biliyorsak da, kendimizi hazırlamış da olsak öyle olmuyor işte. Bir daha yeni bir anımızın olmadığını bilmek kahredici. İskender yıldız antresi yapanlardandı” sözleriyle konuşmaya başlayan şair, yazar ve tiyatro sanatçısı Orhan Alkaya, sözlerine şöyle devam etti: “Huysuz, hiddetli, kırılgan, vicdanlı, son derece zeki, riyasız, zaman içinde iyice buna hayranlık duydum. Riyasız bir adamdı. Bir riya toplumunu aldı, silkeledi, yerden yere vurdu. Ben onda bir şey gördüm. Ses Tiyatrosu’nda onu izlerken, bir şey gördüm. Çıkarken Haydar dedi ki, ‘İskender’i izlerken Nazım’ı izler gibi oldum.’ Neydi bu biliyor musunuz? Jestti bu. Kuvvetle tahmin ediyorum ki daha açılmamış kitapları vardır onun. Daha yeni kitaplarını okuruz. Ama bir jest kaldı, riya toplumunun suratına vurulmuş koskoca bir jest kaldı. İlk tanıdığımda bir şey hissetmiştim ve dün buldum bu adı; yekpare. Yekpare İskender’i en iyi karşılayan kelime bence. Bir göze masin gibiydi. Zaman içinde bütünlenmedi sanki, bütünlenmiş geldi ve zaman içinde parçalarını dağıttı. O 1 yaşında bir çocuktu adeta, kadimdi adeta. Ve hayatını nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşadı. Akıllı mıydı derseniz biraz dururum. Kim tıp fakültesini son yılında bırakır? Sadece ve sadece yapmak istediği şey yazmaktı. Sadece istediği şey yaşamaktı, yaşamak da yazmaktı.”
‘Daha gideceğimiz konser vardı’
Konuşma yapan bir diğer isim ise Pelin Batu oldu. “İskender’le birbirimize karıcım-kocacım derdik. Aklımızca evlilik kurumuyla alay ediyorduk” diyen Batu sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Bir gün İskender’i babamla tanıştırdım. ‘Merak etmeyin ben kızınıza bir şey yapmam. Ben eş cinselim’ dedi. Güya babamı rahatlattı. Ondan sonra birlikte nice filmde oynadık, pek çok hayal kurduk. Pek çok şiir hayal ettik, ülkeler hayal ettik. Onunla hep oturduğumuzda hayal ediyorduk. Rock konserlerinde dans ederken de daha yazacağımız çok fazla şiir, gideceğimiz çok konser, oynayacağımız çok oyun vardı. Çok zor geliyor. Onu oradayken sinirlendirmek istemiyorum. Eminim bu konuşmalardan çok sıkılıyordur. Çok teşekkür ederim.”
Yapılan konuşmaların ardından küçük İskender’in cenazesi cenaze namazının kılınacağı Ortaköy Büyük Mecidiye Camii’ne getirildi, oradan da Zincirlikuyu Mezarlığı’na götürülerek sonsuzluğa uğurlandı.
KÜLTÜR SERVİSİ