Ekolojik-Demokratik belediye, başlarının üstünde asılı -belki ters ama yine de hazır- ya da başka bir deyişle, ‘şiddet ihtiyacı halinde kırılacak’ kayyum kutusu beklerken, hızla ve hemen, cüretli Ekolojik-Demokratik uygulamalar ile kendi etrafına ‘meşruiyet’ ağı örmelidir. Yasalara uygun hareket etmenin yeterli olmadığı burjuva mutlakiyetlerinde başınızın etrafını saran bir haleniz yokken yaşayabilme şansınız yoktur.
O zaman herkese, bütün çocuklara bisiklet dağıtmak nasıl bir fikir sizce?
Bundan 15 yıl kadar önce ve 10 yıl ve 5 filan yıl kadar önce, tekrar tekrar önerdiğim bu ‘ütopik’ fikri yine ileri sürüyor diyebilirsiniz ama zaten bu yüzden, bir kez, bir kez daha ileri sürüyorum çünkü etrafımızı saran distopya her geçen gün daha saçma hale gelirken, aynı zamanda daha görünür bir durumda. Yani bir yandan onu kırmak zorlaşırken, öte yandan her yeri kapladığından, neresine vursak kalbi.
Bu yüzden öncelikle her çocuğun rüyası bisikletin, her şey bir yana bu çocukların rüyasını yaşama geçirmenin varoluşunun temeli olması gereken Ekolojik-Demokratik belediyelerin esas amacı olması gerekmez mi? Çocukların rüyalarını gerçekleştiren bir belediyeye kayyum atanabilmesi ne kadar mümkündür?
Kentin erkek karakterinin en önemli taraflarından biri olan kadının ulaşımda dışlanmasının, otomobil şoförleri erkeklere -ki New York’ta bile sürücülerin yüzde 70’inden fazlası erkektir- ve onların komplekslerine terk edilmesinin önüne geçilebilmesinin tek çaresi, kadınların bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanabilmesidir. Bu nedenle ‘bisiklet’ bir çocuk eğlencesi değil, radikal tekellere ihtiyaç duyulmadan herkesin özgürce hareket edebilmesidir aynı zamanda. (Yine daha önce ayrıntılarıyla değindiğimiz bir konuydu.)
Bunun için bisiklet yollarına ihtiyaç var; onları yaptık zaten kimse kullanmıyor diyebilirsiniz ama bu zaten tek tarafı eksik olduğundan kadük bir belediye müteahhit uygulamasından başka bir şey değildir.
Bu yüzden eski yazılardaki bir paragrafla bisiklete dönelim; gelecek hafta devam etmek üzere…
‘Öncelikle bu bisiklet yollarını müteahhitlerin taşeron işçileri değil, işçilerin kendi kooperatif yapsın. Ayrıca eğer bizde bisiklete kim biner, onları kırarlar zaten ve böyle kültür yok henüz deniyorsa, o zaman farklı olarak mesela orta birinci sınıftan başlayarak gençlere tabii ki parasız bisiklet dağıtmalı diyorum. Bu bisiklet yollarını kenar süsü olmaktan çıkarır, birkaç yıl içinde bisikleti ulaşımda ekolojik bir alternatif haline sokar ve tabii ki bu bisikletleri de işsiz işçiler kooperatifleri ve hatta eski politik tutsaklar kooperatifleri üretir.’
Ekolojik bir ulaşım, üretim ve işçi kooperatifleri savunan, halka, gençlere sadece kelimelerden oluşan değil, ihtiyacını karşılamayı gerçekleştirecek bir belediye arıyorum. Ayrıntılarını, hesaplamalarını iletebilirim ve örgütlenmesinde olurum…
Var mısınız?