Öcalan’ın mesajlarını değerlendiren DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, ‘Öcalan yeni acılar yaşanmasın diye, duyduğu sorumluluğun gereği barışı ve çözümü gündemine getiriyor’ dedi
Öcalan’ın 7 maddede oluşan deklarasyonunu değerlendiren Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, Öcalan’ın Türkiye’deki Kürt sorunun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için uzun yıllardır emek harcadığını dile getirdi. AKP’nin Kürt sorunun çözümünde köklü bir projesinin olmadığını ifade eden Arslan, “AKP, dönemsel milliyetçi, şovenist çevrelerin desteğini almak için Kürt karşıtlığı üzerinden politikalar geliştiriliyor. Ve bunun başında da Sayın Öcalan’a tecrit uygulamasıyla bir süreç başlatılıyor” dedi.
‘Barışta ısrar ve statü’
2015 yılından bu yana Öcalan üzerinde gerçekleştirilen mutlak tecride dikkat çeken Arslan, bu süre zarfından Kürtlere soykırım projelerinin dayatıldığını vurguladı. Devletin Kürtleri tehdit olarak algıladığını dile getiren Arslan, “Buna rağmen Sayın Öcalan’ın ilk fırsatta ifade ettiği tek şey Türkiye’deki toplumsal sorunlarının ancak demokratikleşmeyle, uzlaşıyla ve onurlu bir barışla çözülebileceğini ifade ediyor” dedi. Kürt sorunun çözemeyen iktidarların aşındığını dile getiren Arslan, “Bugün AKP için de olan husus budur. AKP’nin Türkiye’de iktidara geldiği 2002 seçim süreci Türkiye’nin önüne koyduğu demokratikleşme, hak ve özgürlükler temelindeki projeler AKP’yi iktidar yaptı. Ama geldiğimiz aşamada Türkiye’de Cumhuriyet tarihinde en katı ret ve inkar politikası yürüten güce dönüştürdü AKP’yi. Şimdi Kürt sorunu HDP, DBP sorunu değildir. Sadece PKK’nin de sorunu değildir. Bu örgütler bu güçler olmasa da Kürt sorunu bu topraklarda var. Başka güçler, başka örgütler olur, başka partiler kurulur bu mücadeleyi sürdürür. Çünkü Kürtlerin bu topraklarda toplumsal bir sorunu var. Bir statü, kültür sorunu var” dedi. Türkiye’de Kürt sorununun öncelikli çözümü Anayasal bir çözüm olması gerektiğini sözlerine ekleyen Arslan, şunları ifade etti: “Biz devlete ve mevcut hükümete gelin sizinle gizli kapılar arkasında uzlaşalım demiyoruz. Türkiye halklarının temsiliyetlerinin sağlandığı bir parlamentonun çatışı altında Kürt sorununun anayasal çözümünü sağlayalım. Bunun yol ve yöntemini beraber arayalım. Aksi taktirde tüm tutumlar, tüm ret ve inkar politikaları her geçen gün Türkiye’nin yükünü daha çok ağırlaştıracak ve Türkiye’yi bu sistemsel kriz içerisinde boğacaktır.”
‘Operasyonlar sorgulanmalıdır’
Arslan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nde bir ayı aşkındır sürdürdüğü operasyonu da değerlendirdi. Xakurke operasyonunun Türkiye’nin iç siyasetinden bağımsız olmadığına sözlerine ekleyen Arslan, şunları ekledi: “İktidar mevcut tecrit politikasında geri adım atmak zorunda kalıyor. Ama öbür taraftan Xakurke’ye askeri operasyon başlatma söz konusu oluyor. Bu AKP’nin aslında Kürt sorununa dair perspektifinin olmayışından kaynaklı böyle çok çelişkili hamlelere girişebiliyor. Eğer tecrit politikasında bir yanlış varsa ve bu yanlıştan vazgeçiliyorsa Xakurke operasyonu ne oluyor ve neyi ifade ediyor? Bunu sorgulamak gerektiğini düşünüyorum.” Kürtlerin bu operasyona tepki göstermesi gerektiğini belirten Arslan, Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin verdiği desteğin de Kürtlerin kazanımlarını olumsuz etkileyeceğini hatırlattı
Mehmet Şah Oruç/Diyarbakır-MA