Hasankeyf, durdurulmazsa 12 bin yıllık tarihi ile beraber sulara gömülecek.Yurttaşlar tepkili.Esnaf Hamdiye Öztekin, ‘Evim, incir, üzüm, nar ağaçlarım vardı. Ben gittikten sonra ağaçlarıma ne olacak?’ dedi
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında Dicle Nehri üzerinde yapımına 2006’da başlanan ve hala devam eden Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) Projesi sebebiyle sular altında kalacak olan 12 bin yıllık Hasankeyf’te, taşınmazlar listesinde bulunan bazı tarihi yapılar yeni yerleşim alanına taşınıyor. Bu yöntem tarihi yok etmenin örtüsü olarak görülürken, 12 bin yıllık insanlık tarihi, eğer durdurulamazsa sular altında kalacak. Hasankeyf’teki yurttaşların nakli için yapılan yeni yerleşkede de sorunlar bitmiyor. Evler bitmemiş, yollar yapılmamış. Hasankeyf’te esnaflık yapan Hamdiye Öztekin, “Bu projenin ana sebebi kültürleri yok etmek. İnsanlar isterse kurtarabilir” diyor.
Taşınan tarih tarih değil!
Tarihi eserlerden ilk taşınan yapı Zeynel Bey Kümbeti oldu. Anadolu’nun tek örneği olan Kümbet, 2017 yılında Almanya’dan getirilen bir araçla 7 saat içerisinde taşındı ancak külliye ve medrese kalıtları taşınmadı. Simülasyonu yapılarak külliye ve medrese kalıntılarının üzeri tamamen kapatıldı. Kümbet, tek parça halinde taşınabilirken minarelerin taşları tek tek sökülüp numaralandırılıp taşındı. Eserler bir şekilde konuşlandırıldı ancak eski hali ve atmosferinin var olduğu söylenilemez. Örneğin, Koç Camisi’nin minaresi dikildi ancak eskisini andırmıyor.
69 eserden sadece 7’si
69 tescilli yapıdan yalnızca 7 tanesi taşındı. Bu yapıların hepsi de taşınmaz yapılar arasındaydı. Zeynel Bey Türbesi’nin taşınmasının ardından İmam Abdullah Türbe ve Zaviyesi, El-Rızk Camii Minaresi, Selahattin Eyyubi Camii ve minaresi, Artuklu Hamamı ve tarihi kaleye çıkan Roma Kapısı yerinden edildi. İmam Abdullah Türbesi taşınacak eserler arasında değildi ancak bölgeden tepkiler gelince taşınmak zorunda kalındı. Taşınacak 7 eser arasında olan El-Rızk Camisi’nin mihrapları ve giriş kapısı kaldı. Suyun içerisinde yer alan köprü ayakları taşınamayacak oldukları için restorasyona maruz kaldı. Şimdi ise acınacak halde.
Alternatif dinlenmedi
Hangi eserlerin taşınacağı ise konumuna göre belirlendi. Baraj yapımı sonrası su altında kalacak eserlerin yerinden edildiği söylense de kalan 62 eserin bir kısmı da sular altında kalacak. Projenin bitiş tarihi için şubat ayı öngörülüyor. Hasankeyf’i kurtarmak adına su yatağının 10-15 kilometre kaydırılması ya da çok barajlı sistemle baraj yapılması gibi alternatifler sunulsa da hiçbiri değerlendirilmedi.
‘Bir tarihi yok ediyorlar’
Hasankeyf çarşısının iki kadın esnafından biri olan Hamdiye Öztekin, burada doğup büyüdüğünü belirterek, Hasankeyf’in kendisi için çok farklı bir anlamı olduğunu söyledi. Öztekin, “Bu yaşıma kadar hep burada yaşadım. Karşı tarafa yeni bir Hasankeyf yapmışlar ama daha bitmemiş. ‘Her şeyinizi toplayın oraya geçin’ diyorlar. Dükkanlarımızı da evimizi de taşımamızı istiyorlar. Ben çok üzülüyorum. Yeni yapılan yere gitmek istemiyorum. Evimden ayrılmak istemiyorum. Benim evim çok güzeldi, bahçeliydi. İncir, üzüm, nar ağaçlarım vardı. Kendi ellerimle diktim, büyüttüm. Ben gittikten sonra ağaçlarıma ne olacak? Bizi gönderdikleri yerde bir ağaç bile yok. Kupkuru bir yer. Bu projenin ana sebebi kültürleri yok etmek. Bir tarihi yok ediyorlar. Bu getirilen minare yerinde çok güzeldi mesela, buraya getirdiler bozdular. Bu çarşı yok olacak” ifadelerini kullandı
‘Hiçbir şey için geç değil’
4 yıldır Hasankeyf çarşısında çalıştığın ve gözleme sattığını kaydeden Öztekin, “Geçici süreliğine kapatılan mağaralar 7-8 senedir kapalı. Hasankeyf’te birçok bölge, kale kenarı, mağaralar kapatıldıktan sonra esnaf ciddi zarar gördü. Sabah erkenden gelip açıyoruz ama iş yok. Sabahtan beri bir gözleme satmamışım. Baraj yapımı yüzünden insanlar gelmeyi bıraktı. Dünyanın dört bir tarafından insanlar buraya tarih için geliyordu. Oraya kim neden gelsin? Ben de olsam gitmezdim. Ancak hiçbir şey için geç değil isterlerse kurtarılabilinir” dedi.
Rengin Azizoğlu / Batman-Jinnews