Kalpler güp güp, eller terli, nefesler tutulmuş, 24 Haziran akşamını bekliyoruz. Pazara kadar kendimizi nereye atacağımızı bilemiyoruz. Kafayı bir işe verip dikkati toplayamıyoruz. Buzdolabına gidip aşersek de olmuyor. Selahattin Demirtaş acaba ne yiyebiliyordur? Adamcağız erimedi mi rehin tutulduğu 12 metrekarelik hücrede. Çıksın hele, tepsi tepsi baklavalar, böreklerle şımartılsın diye düşünmek de nesi?
Başak Demirtaş hislere tercüman: “Selo başkaaaan! Benim tvit arada kaynamasın:) malum halkımızın ilgisi yoğun, benimki de can, ölecem heyecandan.”
İşte bu ruh hali kazandıracak olan.
HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş incelikli, zeki, sade hitabını tvitlerine olduğu gibi yansıtyor. Cezaevinden başkanlık kampanyası yürüten siyasetçi, bir ilk. Sonuç ne olursa olsun, şimdiden tarihe geçti.
Hukuk dışı OHAL’de, her türlü baskı, adaletsizlik, eşitsizlik altında erken seçime giden muhalefet liderlerinin tümü, beklentilerin üzerinde performans çıkardı. Düşmanlaştırma ustasının tuzağına düşmediler. Ve hayır, güçlerini Reis’in alışılagelmiş enerji ve inancından uzaklaşmış olmasına borçlu değiller.
Vicdana, mantığa seslendiler. Çünkü halk aç. Değişime, umuda, farklı ve daha olumlu şeyler söyleyebilen siyaset diline aç…
***
Son virajda Muharrem İnce, büyük ilgi ve coşkuya mazhar oluyor. En ilgisiz olanı bile diriltecek görüntüler geliyor alanlardan. Hiçbir lafı karşılıksız bırakmıyor ama seviyeyi koruyor. Karşısında, terörist merörist diyen birileri varken. (Herhalde bu diriliş hali en çok CHP’ye iyi gelecek…)
Meral Akşener, Üsküdar Belediyesi elektrikleri kesince telefon ışıklarıyla aydınlatılan kürsüden devam ediyor. Akşener’in en eğlenceli vaatlerinden biri, TRT’yi satacağım demesi. Neden bizim vergilerimizle, halkın haber alma hakkını ayaklar altına alan bir kurumu besleyelim? Her gelen iktidarın borazanı olacaksa, satılsın!
Animasyon filmde sevimli bir dede-süpermen olarak canlandırılan Temel Karamollaoğlu, ekşi sözlük’ün sorularını cevaplıyor… Saadet Partisi Ordu milletvekili adayı Muammer Bilgiç, denize takım elbiseyle girip ekonomiyi tiye alıyor ve sonunda suya batıyor!
Mizah, soğukkanlılık ve tevazu… Muhalefetin 24 Haziran stratejisi bu.
Saray ve çevresinde yemlenen zevat acaba ne hissediyordur bunları gördükçe?
Kasıldıkça kasılıyorlar. Alenen tehdit, hakaret savurma ve seçmeni bile hedef gösterdiklerine göre, korku bacayı fena sardı. Bir kez tökezlediklerinde her şeyin başaşağı gideceğini biliyorlar.
Belki yine kazanacaklar. Kazanamasalar bile ellerindeki her imkanı, her yöntemi, referandumdaki gibi zorlayacaklar, kullanacaklar.
Ama er ya da geç, zorbalık devri bitecek.
Yeter ki oy kullanın, oylarınıza sahip çıkın, sandıkları takip edin. Sabrınızı ve soğukkanlılığınızı koruyun ve asla kışkırtmalara, tacizlere kapılmayın. Sonuçlar erken ve taraflı ilan edilerek moraller bozulmaya çalışılacak, hazırlıklı olun.
Şimdiye kadar neler örüldü başımıza, nasıl bir ülkeye dönüştük… Pes ettik mi? Etmediysek, daha güzel günleri göreceğimize duyduğumuz inançla bugüne geldik.
Öyleyse hep birlikte, mutlaka kazanacağız!