BM, Türkiye’nin hak ihlalleri konusunda ciddi bir çaba içerisinde olmadığını belirterek, OHAL’in kaldırılmasına rağmen kararnamelerin daha sonra yapılan yasal değişikliklerle kalıcılaştırıldığına dikkat çekti.
İsviçre’nin Cenevre kentinde devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi 41’nci İnsan Hakları Oturumunda BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye konuştu.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Rüştü Demirkaya‘nın haberine göre Kaye, yaptığı konuşmada Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Kasım 2016 tarihinde Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrası hazırladığı raporu hatırlatan Kaye, ziyareti gerçekleştirdiği dönemde 100’ü aşkın basın-yayın kurumunun kapatıldığını, medyaya ciddi bir baskının olduğunu ve birçok basın kurumunun bu baskılardan kaynaklı var olan sansürün ötesinde oto sansür uyguladığını ifade etti. Konuya ilişkin o dönem hazırladığı raporda önerilerini de sunduklarını kaydeden Kaye, daha sonraki yıllarda da Türkiye’deki durumu takip etmeye devam ettiklerini ifade etti.
2017 ve 2018 yıllarında da Türkiye’de akademisyen, gazeteci, insan hakları savunucusu, yargıç, avukat ve kamu personeline yönelik baskı, tutuklama ve işten çıkarmaların devam ettiğini belirten Kaye, BM Yüksek Komiserliği tarafından Türkiye’nin doğusunda yürütülen askeri operasyonlar sonucunda yaşanan sivil ölümler, işkence, gazetecilerin kriminalize edilmesi ve toplumsal muhalefete yönelik baskıları ele aldığı raporu hatırlattı.
‘Türkiye çaba göstermiyor’
Ziyaret sonrası konuyla ilgili birçok kez devlet yetkilileriyle görüştüklerini ve ayrıca raporlarında da birçok öneriler sıraladığını dile getiren Kaye, “Üzülerek belirtiyorum ki şu ana kadar Türkiye yaşanan bu hak ihlallerinin ortadan kaldırılması noktasında ciddi hiçbir çaba içeresinde olmamıştır” dedi.
‘Gazeteciler mesleğini yapamaz hale geldi’
Hükümetin, Temmuz 2018’de Olağanüstü Hal’i (OHAL) kaldırdığını; ama bu süreçte uluslararası insan hakları standartlarına aykırı olmasına rağmen yürürlüğe giren kararnamelerin daha sonra yapılan yasal değişikliklerle kalıcılaştırıldığına dikkat çeken Kaye, özellikle de gazetecilere yönelik baskıların OHAL’den sonra da devam ettiğini söyledi. Kaye, hükümetin Terörle Mücadele Yasası Kapsamında gazetecilere yönelik yaptığı suçlamaların içeriğine bakıldığında çok genel ve meslekleriyle ilgili faaliyetleri olduğunu belirterek, bu suçlamalarla hiçbir gazetecinin kendi mesleğini yapamaz hale geleceğini söyledi. Kaye, Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının raporlarına göre; şu anda 68 ila 139 arasında gazetecinin tutuklu bulunduğunu ve şu ana kadar 190 medya kuruluşu ve yayın evinin de kapatıldığını sözlerine ekledi.
İsrail’e eleştiriler
Konuşmasında ayrıca İsrail, Japonya, Macaristan ziyaretine ilişkin raporunu da okuyan Kaye, özellikle Filistinlilere yönelik İsrail güvenlik birimlerinin saldırılarını sert bir dille eleştirdi. Filistin topraklarında çok sayıda kişinin, en temel düşünce ve ifade özgürlüğünü kullandığı için şiddete maruz kaldığını kaydeden Kaye, burada gazetecilere yönelik saldırılara da dikkat çekerek, keyfi tutuklama, gözaltı işlemlerinin olduğunu vurguladı.