Seçim dizisinin finalini yenilenen İstanbul seçimi ile yaptık. Final seçim, değişim haberinin rüzgârını estirdi. Seçimdeki ortak davranış, başarıya imza attı. Heyecanlandık.
Bu hafta toprağı konuşacağız. Çünkü üzerinde yaşadığımız toprak önemli. Evimizi buraya yapar, barınırız. Eker, biçer karnımızı doyururuz. Güzelim toprağın altında da toprağı üretenler yaşar. Yani toprak, üstü ve altıyla yaşama ev sahipliği yapar. Canlıların çoğunluğu, yani sucul olmayan canlıların tamamı toprak sayesinde yaşar.
En çok da koruması gerekenler, toprağa zarar veren kararlar alıyor ve uyguluyor. Bu toprağı koruma mücadelesini güçleştiren bir şey. Geçmişten bu yana da böyle.
Milli Tarım Projesi açıklandığında, “Tarım toprakları korunacak, SİT alanı ilan edilecek”, denildi.
Bu güne kadar toprağın tahribatına izin ve ruhsat vererek neden olanların bu söylemi yine de kulağa hoş geldi. Pek çok kişi sevindi. Ancak fazla umutlanmayalım. Yeni değil “Büyük Ovaları Koruma” masalı! Aslında “temcit pilavı” gibi Milli Tarım Projesi ile yeniden önümüze kondu.
Bilindiği üzere, 2005 yılında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi kullanımı Kanunu çıkarıldı. Söz konusu kanunun 14. maddesi, “tarımsal potansiyeli yüksek büyük ovaların belirlenmesi ve korunması” başlığını taşımaktaydı.
Bu maddede, “tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı ve yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovalar için kurul veya kurulların görüşü alınır. Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) ile büyük ova koruma alanı olarak belirlenir”, hükmü yer almaktadır.
Söz konusu kanunun üzerinden 11 yıl geçti. Kanunun gereği yapılmadı. Bu süreçte toprağın tahribi artarak devam etti. Tarım ve toprak ile ilgili birçok duyarlı kesim kanunun uygulanmasını sürekli dile getirdi, fakat kanun, toprağı koruyamadı (!)
En nihayet 21 Ocak 2017 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 49 ilde 141 ova, büyük ova koruma alanı olarak ilan edildi. Daha sonra Resmi Gazete’nin 2 Haziran 2017 tarihli sayısında yayımlandı. Yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile 8 ilde daha 51 adet büyük ova, koruma alanı içine alınarak ilan edildi. Böylelikle toplamda 57 ilde 192 büyük ova koruma alanı olarak belirlendi.
Milli Tarım Projesi ve ovalar
Evet, büyük ova koruma alanlarının geçmişi anlattığım gibi. Geçmiş gelecek için umut vaat etmese de Milli Tarım Projesi’ne bakalım.
Milli Tarım Projesi ile ilgili yapılan açıklamalarda, 184 ovanın sit alanı ilan edileceği yönündeydi. Açıklamayla sanki bu proje kapsamında yeni yapılacak bir şeymiş gibi propaganda edildi. Öyle bir intiba yaratıldı.
Ancak gerçekler yukarıda anlattığım gibi başkaydı!
Ova sayısı sürekli artıyor
Sanki ülke yeni keşfediliyor. Korumaya alınacak ova sayısı her açıklamada artı(rılı)yordu.
Dönemin Tarım Bakanı Faruk Çelik, korunacak ova alanlarının ilanları hakkında açıklamalar yapıyordu mütemadiyen. Yaptığı açıklamaların birinde, “71 ovanın daha ilanı ile ilgili sürecin devam ettiğini, toplam sayının 212 olacağını” belirtti. Başlangıçta 184 olan sayı 212’ye çıktı.
Bunu niye anlattım?
* Ortada Proje namına söylenenler yeni değil bir;
* Proje açıklanana kadar kanun gereği yapılması gerekenler yapılmadı iki,
* Yeni yapılıyormuş gibi Milli Tarım Projesi ile propaganda edildi üç…
Kanunun gereği yapılsaydı ne olurdu?
Destursuz bu kadar termik santral, jeotermal, maden aramalar yapılmazdı, yapılamazdı! Kanun 2005 yılında açıklandı. Onun üzerinden 11 yıl geçti, sonra Milli Tarım Projesi açıklandı. Bu süre içerisinde toprak tahribi durmadı. Bakanlar Kurulu Kararları resmi Gazete’de arzı endam etti, toprağın tahribi yine hız kesmedi. Milli Tarım Projesi açıklandı, ama her tarafta termik santraller, jeotermal santraller, kaya gazı aramaları hala devam ediyor. Bu ne yaman çelişki değil mi?
Görüldüğü üzere laf çokluğu, proje bolluğu bizde. Sözün tersini, projenin aksini uygulama da bizde. Kanun çıkarıp, çıkardığımız kanuna uymamanın alası da bizde. Kısacası, sorun bizde, bizim yönetim anlayışımızda!
* Milli Tarım Projesi devam edecek.