İstanbullu kadınlar ekonomiden sanata, ulaşımdan güvenliğe kadar nasıl bir kentte yaşamak istediğini anlattı. Hepsinin ortak düşüncesi, bu taleplerinin ütopya olarak görülüp gerçekleşmeyecek olmasıydı
Kadınlar nasıl kentlerde yaşamak ister? “Gece sokağa çıktığımızda tedirgin olmadan, yeşil alanın bol olduğu, sanatımı özgürce icra edebildiğim, çocuğumla birlikte özgürce dolaşabildiğim, kitap okuyabildiğim alanın olabileceği şehirde yaşamak isterim.” Sıraladıklarımız çok basit görünse de ne yazık ki yaşadığımız kentlerde kadınlar için bunları görmek oldukça zor. Yaşamak istediğimiz kentler hayal ettiklerimiz, sıraladıklarımızın ötesinde.
Eşitlikçi kentler hayal mi?
Bağımsız feministlerden Haspiye Günaçtı, her gün kadına uyguladığı çeşitli şiddet biçimleriyle kendini yenileyen erkek egemen sistem var oldukça hiçbir eşitlikçi kent ve köyün oluşmayacağını söylüyor. Yer yer erkekliğin, kadınların isyanıyla aşındırıldığı veya pusuda bekletildiği kentlerin olabileceğini belirten Günaçtı, “Kadınlar için şu şehir daha iyidir, şu kent sana uyar, denilen şehirlere baktığımızda da rahat diye tarif edilen alanların aslında o kentin bir caddesi veya ufak bir mahallesinden ibaret olduğunu görürüz. Patriarkal baskının zayıfladığı kentler kadınlar için daha kolay kentler olabilir” dedi.
Korkmadan yaşamak
İstanbul’da doğup büyüyen Berivan Kılıçkıran (20), üniversite öğrencisi. Son 6 yıldır İstanbul’un Esenyurt ilçesinde yaşıyor. Üniversite öğrencisi olmasına rağmen geçimini sağlayabilmek için aynı zamanda çalışıyor. İstanbul’da gençler için oluşturulan komplekslerin bölgelere hatta ilçelere göre dahi değiştiğini söyleyen Kılıçkıran, “Bu kenti kendim için güvenli bulmuyorum. Herkese şüphe ile bakıyorum. Bu insana kendini kötü hissettiriyor. Korkarak geçiyorum yanlarından” diye konuştu.
Erkek kenti
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, yaşadığımız kentlerin çok uzun zamandan beridir “erkek kentler” olarak planlandığını dile getiriyor. Kadınlarla erkeklerin eşit haklar çerçevesinde yaşamasına uygun mekanlara sahip olunmadığına işaret eden Giritlioğlu, şunları belirtiyor: “Gerçek anlamda kadın ve erkeğin eşit bir şekilde yaşamasını sağlayacak mekânsal düzenlemeleri bulamıyoruz. Kadının işine gidip gelebilmesi, geç saatlerde çalışabilmesi açısından uygun ulaşım olanakları ve düzenlemeler yok. Pembe taksi, kadın metrobüsü gibi uygulamalara ise katılmıyoruz. Bunlar başka bir ayrımcılığı beraberinde getiriyor.”
Engelli kadınlar
“Kontrollü ve denetimli kamusal mekânların, yeşil alanların yeteri kadar olmaması kadınların dışarıda olmasına imkân vermiyor” diyerek sözlerini sürdüren Giritlioğlu, şöyle devam etti: “Bebek arabasıyla yürüyüş yolları, bisiklet yolları gibi kadının dışarıda bulunmasına olanak veren yolların çok daha fazla olması gerekiyor. Ya da engelli bir kadını düşündüğümüzde ve diğer engelli vatandaşlarımız gibi onlar da kent mekanı içinde kendilerine ne yazık ki bir yer bulamıyor.”
En büyük sorun özgürlük’
Sanatçı Tara Mamedova, Orta Asya’da Kırgızistan’ın Kok-Yangak Şehrinde Kürt bir ailenin kızı olarak dünyaya gelmiş. Burada 8 yıl kalan Mamedova, daha sonra ailesi ile birlikte Rusya’ya göç etse de, 5 yıldır İstanbul’da yaşıyor. Kendisi için İstanbul’da en büyük sorunun özgürlük olduğunu dile getiren Mamedova, şunları ifade ediyor: “Bir gün özgürce bu şehirde yaşamayı hayal ediyorum. Ne yazık ki yeşillik, yollar ve parklar içinde kalmadı. Çocuklarımızın oynayacağı, yürüyebileceğimiz, kitap okuyabileceğimiz, arkadaşlarımızla görüşeceğimiz alanlar kalmadı. Kürt bir sanatçıyım. Bir konser vermek istediğimde ‘hayır, Kürtsün, burada konser veremezsin’ dediklerinde o zaman benim için hayat çok zor olur.” Özgür bir şehir Hayalindeki şehri, “Bir kadın özgürce bir şehirde yaşayabiliyorsa, sokakta yürüyebiliyorsa, parklarda oturabiliyorsa, sanatını icra edebiliyorsa, tiyatroya, sinemaya, dans gösterilerine gidebiliyorsa, o şehir benim için yeterlidir” diyerek tarif eden Mamedova, “Kürt sanatçılar da Türk sanatçılar gibi her yerde şarkılarını söylesinler” diyor
Yarın: Kars’ta farklılığı renkliliğe dönüştüren kadınlar birlikte yaşamı savunuyor