Altın madenine karşı direnen tek köylü olan keçi çobanının yaşamını ve mücadelesini konu edinen ‘Yalnız Efe’nin yönetmeni Akdemir, ‘Bir kişi bile direniyorsa umut vardır. Bizimkisi bir merhabaydı’ dedi
İzmir’e bağlı Efemçukuru’ndaki altın madenine karşı direnen tek köylü olan keçi çobanı Ahmet Karaçam’ın yaşamını ve mücadelesini konu edinen “Yalnız Efe” belgeseli Documentarist 12. İstanbul Belgesel Günleri kapsamında Yeşilçam Sinemasında izleyiciyle buluştu. Belgeselin yönetmen koltuğunda ise aynı zamanda gazeteci olan Sevgi Halime Özçelik ve Özer Akdemir oturuyor. Yönetmen Akdemir belgeselin ortaya çıkış sürecini gazetemize anlattı.
Altın madenine karşı
Çok yoksul koşullar altında yaşamını sürdürmeye çalışan keçi çobanın uluslararası bir altın tekeli şirketine karşı tek başına direnişinin öyküsüne tanıklıktı bizimkisi diyor Akdemir. Ahmet Karaçam’ın mücadelesini bir direniş güzellemesi olarak tanımlayan Akdemir sözlerine şöyle devam etti, “İzmir’in içme suyu havzasında işletilen bir altın madeninden bahsediyoruz. Türkiye’nin üçüncü büyük kenti açısından son derece yaşamsal bir yerde. İçme sularını kirleten bir altın madenine karşı köyün direnen tek kişisi kaldı. O direnme süreci aslında köylülerin büyük çoğunluğu destekledi. Daha sonra bakanlar kurulu kararıyla acele kamulaştırma ile köylülerin arazilerini alınca, sadece bir kişi bağını satmadı. O da Ahmet Abi. Efemçukuru köyünün ‘Yalnız Efe’si o.”
2002’den beri devam ediyor
Efemçukuru köyünün mücadelesinin 2002’den beri devam eden bir süreç olduğunu vurgulayan Akdemir, “7 yıldır da altın madeni işletmesi açık ve çalışıyor. Köylülerin en başta direnişine tanık oldum. İzmir’in üzüm bağı ile en meşhur köyü. Ekonomisi üzüm üzerine. İlk başlarda bu üzüm bağlarını savunmalarına tanıklık ettik. Daha sonra işin içine AKP hükümetinin girmesiyle, arazilerini satmayan köylülerin 35 parseli acele kamulaştırma karırı ile ellerinden alındı. Sadece Ahmet Karaçam arazisini vermedi ve direndi” dedi. Akdemir, Ahmet Karaçam’ın yani ‘Yalnız Efe’nin oradaki hukuki sürecinin halen devam etmesini sağlayan kişi olduğunu da belirtiyor. Sağlık koruma bandı 200 metre olması gerekirken, kanunu değiştirerek 100 metreye çekerek ondan sonra altın madeni şirketinin madeni açabildiğini söyleyen Akdemir, “Devlet-hükümet kendi koyduğu yasayı bir keçi çobanı direndiği için değiştirmek zorunda kaldı. Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu o dönem, ‘içme suyu havzasında olduğu için ya bu madeni durduracağız, ya da İmzir’i başka bir yere taşıyacağız’ demişti. Ama maalesef o da en son köylüleri yalnız bıraktı, ihanet etti” diyor.
‘Bilinçli bir inat’
Efemçukuru köyünün hikayesinden de bahseden Akdemir, sözlerine şöyle devam ediyor, “Efelere yurtluk eden bir yerleşim yeri Kurtuluş Savaşı döneminde. Filmimize ismini veren ‘Yalnız Efe’ ismi de altın madenine karşı yalnız kalan keçi çobanı Ahmet Abi’nin, tek başına direnmesine ve yalnız kalmasına işaret ediyor. Ailesi kesinlikle bağları satmasını istiyor Ahmet Abi’den. Ama Ahmet abi ‘ben yaşadıkça, bu toprakları satmayacağım’ dedi. Bilinçli bir inat Ahmet Karaçam’ın ki, körü körüne değil. Ahmet Abi’nin kendi sözüdür, ‘beni musalla taşına yatırmadıkları sürece, o maden buraya giremez’ diyor.”
‘Direniş hikayeleri’
Akdemir son olarak sözlerini şöyle bittiriyor, “Ülkenin birçok yerinde ekoloji mücadelesi devam ediyor. Bunun devamı gelmese bile başka bir yerden direnlerin hikayeleri her zaman bizlere ulaşmaya devam edecektir. Onun için de direnmemekten vazgeçmemek gerekiyor. Bir kişi bile direniyorsa umut vardır. Bizimkisi bu direnişlere bir merhabaydı. Umarım mesaj yerini bulmuştur.”
KÜLTÜR SERVİSİ