Diyarbakır’da yaşayan şair ve yazarlardan, bu yıl 4’üncüsü gerçekleşen İzmir Uluslararası Edebiyat Festivali’ne eleştiri geldi. Şeyhmus Diken ile Lal Laleş tarafından kaleme alınan metinde, Kürtçe, Ermenice, Rumca yazanların festivale davet edilmediğine dikkat çekildi.
Açıklamada, “Bundan sonra yapılması tasarlanacak olan bu türden etkinliklerde tüm dillerin ve kültürlerin kucaklanmasını, ötekileştirilip yok sayılmamasını ilke edinmek tüm yerel yönetimlerin kararı olmalı” denildi.
Yerel yönetimlerin desteği ile gerçekleştirilen edebiyat etkinliklerinde, Türkçe dışındaki diğer dillerde yapılan edebiyata yer verilmemesini eleştiren Şeyhmus Diken ve Lal Laleş’in tartışmaya açtığı “İzmir 4. Uluslararası Edebiyat Festivali! Ya da ‘Biz nerde yanlış yaptık’” başlıklı metin şöyle:
Bu yıl dördüncüsü yapılan İzmir uluslararası edebiyat festivali başladı. Çokça yazar, şair, sanatçı davet edildi festivale. Festival programını basından görüp inceledik.
Salt İzmir merkezde değil Tire, Foça, Karaburun, Seferihisar ilçelerine de taşınıyor festival.
Kürtçe, Ermenice, Süryanice, Rumca yazan edebiyatçılar davet edilmedi
14-22 Haziran tarihleri arasında düzenleniyor olan izmir edebiyat Festival programı incelendiğinde bir yanlışlık hemen dikkati çekiyor. Dokuz gün süreyle üstelik İtalya, Macaristan ve Arap dünyasından uluslararası katılımın da söz konusu olduğu festival konukları arasında bir tek Kürtçe, Ermenice, Süryanice, Rumca edebiyat yapan edebiyatçının davet edilmemiş olması festivale gölge düşürmüştür.
Üstelik İzmir gibi demokratlığı ve özgürlükçülüğü ile ‘gurur duyan’ bir şehre ve festivaline yakışmadı. Kültürel çeşitliliği eksik, ülkenin edebi renklerini temsil etmekten yoksun ve en önemlisi Ege’de yaşayan farklı dillerderde kendini ifade eden insanların kültür sanat ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalan bir edebiyat festivali programı olmuş İzmir Uluslararası 4. Edebiyat Festivali.
Oysa bölgede geçmişte yapılan çok dilli çok kültürlü edebiyat festivallerinin ülkenin kültürel iklimini nasıl zenginleştirdiğini ilgili kültür sanat kamuoyu yakın tarihten çok iyi biliyor.
Ama Türkiye’nin diğer bölgelerindeki yerel yönetimlerin bu türden festivalleri yaparken barış ve kardeşlik ortamına katkı sunmada hayli geri durduklarını da biz çok iyi biliyoruz.
Bu baptan hareketle bundan sonra yapılması tasarlanacak olan bu türden etkinliklerde tüm dillerin ve kültürlerin kucaklanmasını, ötekileştirilip yok sayılmamasını ilke edinmek tüm yerel yönetimlerin kararı olmalı.
Öncelikle Festivalin onur konuğu olan hakkaniyetine, vicdanına ve edebiyat onuruna her daim güvendiğimiz Murathan Mungan’ın bu eksikliğe işaret ederek yapılan yanlışın altını gür sesiyle çizeceğine yürekten inanıyoruz.
Bu çerçevede Yazar örgütlerinin de; Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye PEN, Çevbir ve Kültür kurumlarınının adalet duygusunu yitirmemiş yönetimleri ve aktivistlerine bu konuda tutum almaları yönünde çağrıda bulunmanın entelektüel sorumluluğumuz gereği olduğu noktasında kararlıyız.”
HABER MERKEZİ