Araban’ın beyaz altını sarımsak, yetiştiriciye de işçiye de zarar ettirdi. Yetiştirici, “Masrafları çıkardığımızda elimizde kocaman bir sıfır kalıyor” derken, işçi ise, günlük yevmiyesi olan “42 lirayla ne yapabilirsin ki?” diye sordu.
Antep’in Araban ilçesinde beyaz altın olarak nitelendirilen sarımsağın hasadı başladı. Yetiştirici büyük umutlar besleyerek ektiği sarımsağın hasadından umduğunu bulamazken, sarımsağı toplayan işçiler günlük 11 saatlik çalışmanın karşılığında aldıkları yevmiyenin az olmasından yakınıyor. Bir kilo sarımsağın maliyetinin 5 lira olduğunu belirten sarımsak üreticisi Aydın İlci, “Gerçekten çiftçilik çok zor. Mazot olmuş 6- 7 lira. Traktörü, sulaması, işçi parası, nakliyesi, bize hiç bir şey kalmıyor” dedi. Asıl mesleğinin inşaatta kalıp ustalığı olduğunu, ancak inşaat sektöründeki krizden kaynaklı sarımsak topladığını aktaran işçi Ahmet Karataş ise, “Bu günün şartlarında 42 lira ile ne yapabilirsin ki?” diye sordu.
Yaşamak zor, hayat pahalı….
Sarımsak işinde ne üreticinin ne de işçinin para kazanamadığını dile getiren üretici Aydın İlci, Türkiye’nin sarımsağın büyük çoğunluğunu ithal ettiğini, bu sebeple iç piyasadaki ürünlerin para etmediğini vurguladı. Pazarda ve hallerde sarımsağın satış fiyatının 5 liraya kadar düştüğünü söyleyen İlci, şöyle konuştu: “Yani ülkemizde çiftçilik şu anda ölü durumdadır. Yaşam zor, hayat pahalı. İşçilik ve çiftçilik para kazandırmıyor artık. Bir evden 3-4 kişi geliyor çalışmaya, geçimini sağlamaya çalışıyorlar. Biz şu anda Antep’ten buraya işçi getiriyoruz. Bazen buraya çadır kuruyoruz, çadırda kalıyorlar. Bazen de günlük 100 kilometre gidiş geliş yapıyoruz. Kazandığımız paradan masrafları çıkardığımızda elimizde kocaman bir sıfır kalıyor.”
Saati 4 liraya günde 11 saat işçilik…
Çok zor koşullarda çalıştıklarını anlatan işçi Ahmet Karataş ise, sabahtan akşama kadar güneşin altında çalışmanın kendilerini çok zorladığını belirtti. Saatlerce çalışmanın karşılığında aldıkları paranın kendilerine yetmediğini ifade eden Karataş, “Aldığımız para günlük yemeğimize dahi yetmiyor. Günde 11 saat çalışıyoruz. Saati ortalama 4 liraya geliyor. İşçinin değeri diye bir şey yok. Patron kendisini düşünüyor. İnşaatta çalışırken ayda yaklaşık 3 bin 500 lira kazanıyordum. Ama bugün aylık elime geçen para bin 260 liradır. Geçimimizi de sağlayamıyoruz. Bu para ile şuan ki pahalılıkta kimse geçim sağlayamaz. İnşaat işi bulursak gidip çalışacağız ama bulamazsak yine böyle devam edeceğiz. Çünkü mecburuz. Bize verilen paraya para diyemeyiz” diye konuştu.
‘Hayat pahalılığı almış başını gitmiş’
5 yaşındaki çocuğunu evde bırakıp çalışmaya geldiğini söyleyen işçi Emine Aslan, artan pahalılığın kendilerini çok kötü etkilediğini belirtti. Zengine bir şey olmadığını, olanın fakir fukaraya olduğunu söyleyen Aslan, “Sıcak havada çalışmak daha zor oluyor. Akşam 5’te eve gidiyoruz. Daha dinlenip uykumuzu alamadan tekrardan tarlaya geliyoruz. Sarımsak toplama bitince bu defa da pamuk tarlasında çapaya başlayacağım. Yaz boyunca durmak yok. Artık ne kadar çalışabilirsek çalışıp, kış için para biriktireceğiz. Bugün kazandığımız 42 lira ile bir kilo çay bile gelmiyor. Hayat pahalılığı almış başını gitmiş. Paranın bir kıymeti yok. Zaten gün boyu yediğimiz içtiğimiz derken 42 liradan geriye pek bir şey kalmıyor” ifadelerini kullandı.
‘Geçimimizi zorlukla sağlıyoruz’
Tansiyon, kolesterol ve kalp hastalığı olmasına rağmen gelip çalıştığını söyleyen işçi Ayşe Kaya, evin ve çocuklarının ihtiyacını karşılamak için mecburen çalıştığını anlattı. Sabah 06.00’da gelip akşam 17.00’ye kadar çalıştıklarını belirten Kaya, “3 çocuğum var. 3’üde okuyor. Bin bir zorlukla okutuyoruz. Sıcağın altında çalışmam hastalığım olmasından dolayı beni kötü etkiliyor ama mecburum. Eşim inşaatlarda çalışırdı. İnşaatlarda durduğu için o da evde boş oturuyor. Bize verilen para ile marketten birkaç parça eşya dahi gelmiyor. Domates’in, biberin fiyatı bellidir. Geçimimizi zorlukla sağlıyoruz” dedi.
Antep / MA