Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’ne ilişkin konuşan İSİG İzmir Meclisi Girişimi’nden Mustafa Güven, 2019 yılının ilk 5 ayında 26 çocuğun yaşamını yitirdiğine dikkat çekti
Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olarak belirlenen 12 Haziran’da Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde iç açıcı bir durum yok. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin iki gün önce yayınladığı rapora göre, 2019 yılının ilk beş ayında en az 26 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Raporda Türkiye nüfusunun yüzde 28’ini oluşturan çocukların, 2018’de işgücüne katılım oranı yüzde 21’e yükseldiği bildirildi. “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” ilan edilen 2018’de çocuk işçi sayısı 7 bin arttığını ve Türkiye’de, en çok çocuk iş cinayetinin yaşandığını vurgulayan raporda, 2019 yılının ilk beş ayında 26 çocuk işçinin yaşamını yitirdiği bilgisi paylaşıldı. İSİG İzmir Meclisi Girişimi’nden Mustafa Güven, raporu ve gelinen aşamaları değerlendirdi. Çocuk işçiliğinin arttığına dikkat çeken Güven, ekonomik kriz sürdüğü müddetçe çocuk işçi ölümlerin yaşanacağını söyledi.
Çocuk hep öteki!
Güven, bu yılın raporunda yer alan 26 çocuğun, 4’ünün kız çocuğu olduğuna dikkat çekti. Bahar mevsimiyle başlayan mevsimlik işlerde çalışan çocuk işçi ölümlerinin yoğun olarak yaşandığını hatırlatan Güven, tarım sektöründeki çocukların hepsinin kayıt dışı çalıştırıldığını vurguladı. Güven, kız çocuklarının tarımda ve ev işlerinde çalıştırıldığını ve buralarda çocuklara yönelik şiddet, tacize, istismarın sıklıkla yaşandığına dikkat çekti. Türkiye’de bulunan yaklaşık 5 milyon mültecinin nüfusunun yarısı çocuk olduğunu ifade eden Güven, Suriyeli çocukların, kötü koşullarda ve düşük ücretlerle çalıştırıldığını ve ayrımcılığa uğradığını anımsattı. Suriyeli çocuk işçilerin, yoğun olarak tekstil sektörü olmak üzere hizmet, sanayi, tarım, mevsimlik tarım işçiliği, inşaat işçiliği, çobanlık, garsonluk, tezgâhtarlık gibi alanlarda çoğunlukla da kaçak olarak çalıştırıldığı dile getiren Güven, “Örneğin deri kundura sektörüne üretim yapan atölyelerde 5 ila 18 yaş arasında bir çocuk işçiliği söz konusu. Bu iş yerlerinde kullanılan yoğun kimyasal maddeler nedeniyle koruyucu önlemlerin bile alınmadığı bir çalışma ortamında yaşıyorlar. Ayrıca bu atölyelerde çalışan çocuk işçiler çok sık şiddete uğruyor” diye belirtti. Çırak ve stajyer çocukların yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya mecbur bırakıldığını sözlerine ekleyen Güven, şöyle devam etti: “Meslek eğitimi adı altında Milli Eğitim Bakanlığı ile sermayenin ortaklaşması şunu gösteriyor; kayıt dışı çalıştırma biçimine yasal bir kılıf bulmasıdır. Sermaye kalifiye işçiyi, kıdemi olan işçiyi attığı zaman MEB ile yapılan protokollerle okullardan çocuk alarak çalıştırıyor.” Çocuk işçilik aynı zamanda kayıt dışı olması nedeniyle örgütsüz bir alanın da ifadesi olduğuna işaret eden Güven, sözlerini şöyle tamamladı: “Devletin 2018’de ‘Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’ ilan ederek ve kamu spotlarını aşmayan bir kampanyayla dostlar alış verişte görsün eylemliliğiyle bu önlenemez. Sendikaların bu alana duyarsız olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Demokrasi ve sınıf mücadelesinin en önemli gündemlerinden biri çocuk işçiliği olmalı” dedi.
İZMİR