Politik etki, mesela bir ülkenin ya da siyasal hareketin cüssesi ile doğru orantılı değildir. Kurumsal örgütlenmesi, tarihi ve sınırları ile de birebir örtüşmez. Ülkeler üzerinden anlatmak istersek, Moğolistan özellikle nüfusu ile karşılaştırdığınızda oldukça büyüktür ama politik arenada adını bile duymamışınızdır. Bangladeş dünyanın nüfus yoğunluğu en fazla olan ülkelerinden biridir. Kötü koşullarda çalışan tekstil işçileri ve iş cinayetleri dışında haber bile gelmez. Yoksulluğun ve zenginliğin nedeni nüfus ya da toprakların zenginliği olmadı gibi ‘Politik Etki’ de bunların sonucu değildir.
Bu sıfır etkinin nedenleri arasında tabii ki en başlarda, batının, kapitalist modernitenin hegemonyası vardır ama bunu parçalayacak düşünsel bir çıkışın etkisi, yani ‘Politik etki’ zaten bu hegemonyayı parçaladığında ortaya çıkar. -Bir hatırlatma. Daha önce söylediğimiz gibi ‘Politik Eylem’ de, zaten bir politik etki yaratırsa vardır, yoksa hatırlanmayan bir rüya gibidir, hiçbir şeydir yani.- Bunun aksine, var olduğu coğrafya dünyada bir sürü yerle karşılaştırdığınızda hiç de büyük olmayan, doğrudan içinde bulunulan yer, Meksika’nın sadece bir bölgesinde, çok da kalabalık olmayan bir nüfus içerisinde örgütlenen Zapatista hareketi ise tam böyle bir örnektir. Bu sadece gerilla mücadelesinin niteliğinin yani çığlığı andıran, keskin, çarpıcı ve darbeli etkisinden kaynaklı değildir.
Bunun üzerinden karşılaştırırsak, mesela FARC’ın yanında çok küçük bir askeri gücü olan Zapatistaların politik etkisi çok daha büyüktür. Hatta Zapatista hareketinin politik etkisi birçok ülkeden, bazı ülkelerin birliğinden ve kurumsal yapılarından daha fazladır. Bu yüzden ‘Politik Etki’, temel olarak, sanki bir hayal gücünün fantastik çarpıcı rüzgarı gibidir.
Önemli olan dokunduğunu sürükleyebilmesidir. Bahsettiğim, sırtını devlete dayamış iktidarların maddi gücü değil, tam aksine bu baskı mekanizmasına karşı bile harekete geçirebilecek büyüye sahip olmasıdır. Zapatistaların dünyanın bir ucundan seslenişleri dünyanın bütün sokaklarını kapladıysa, bu büyünün, dünyanın her yeri ile ortaklaşmanın ‘politik etki’sidir. İşte buradan yeniden, son iki haftanın yazılarına dönersek, ‘Cinsiyet Özgürlükçü Paradigma’, yani bir başka deyişle devrimin kadın hali bütün dünyayı saracak, ‘Halklar Diplomasisi’nin büyülü ‘Politik Etki’ gücüne sahiptir. Eğer bunu daha önce gerçekten dünyaya anlatabilseydik -politik hareketlere ya da devletlere değil, herkeseişte o zaman başımızın üstündeki hale, sahici bir büyüye sahip olacaktı. Devrimin ‘kadın hali’ni anlatmaya başlamak gerekmiyor mu hala? Ama herkese, herkese…