Cezaevi’nde 20 yıla aşkın süredir tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı anlatan kardeşi Mehmet Öcalan, ilk görüşmelerinden bu yana ağabeyinin ‘demokratik çözüm ve onurlu barışa dair umudunu hep koruduğunu’ ve hala aynı çizgide olduğunu dile getirdi.
Erdoğan Alayumat/MA
PKK Lideri Abdullah Öcalan, uluslararası güçlerin müdahalesiyle Türkiye’ye teslim edildiği 15 Şubat 1999 yılından bu yana İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. Kişiye özel bir sistemle inşa ve dizayn edilen cezaevi, hukukun devre dışı bırakıldığı; çevresi ve üzeri kilometrelerce “yasak bölge” ilan edilen bir bölgede yer alıyor. İmralı Ada Cezaevi’ne konulan Öcalan’ın, Türkiye’de her tutuklu ve hükümlünün yasal hakları olan avukat ve aile görüşmeleri yıllarca engellendi. İletişim hakkı ve diğer sosyal aktivitelere katılmaktan alıkonulan Öcalan’a tecrit uygulanmaya başlandı.
Avukatlarından Faik Özgür Erol’un en başından itibaren “istisnai bir iktidar tekniği” ile yönetildiğini belirttiği İmralı’nın hukukla olan ilişkisi, hukukun askıya alındığı yer olmasından ibaret. Devlet ve iktidarın Kürt sorununa dönük yaklaşımları doğrultusunda dönemsel olarak esnetilen bu tecrit politikası, çözüm süreci döneminde dahi devlet ve siyasi heyetler adaya götürülürken avukatlarının Öcalan’la görüşmesine izin verilmemesiyle de kendisini gösteriyordu.
“Çözüm sürecine” son verilmesiyle adaya götürülen diğer 3 tutuklu gibi ailesiyle de görüştürülmemeye başlanan Öcalan merkezli tecrit politikası, açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin ülke içi ve dışında yarattığı basınç sonucu yeniden esnetilmek zorunda kalındı. İmralı’nın kapılarının yeniden aralanmasıyla yansıyan mesajlar ise, Öcalan’ın Kürt sorunu etrafında Türkiye’yi son birkaç yıldaki pratiklerle daha da uzaklaştığı demokrasi çizgisine çekme amacına yönelik oldu.
İmralı’ya konulduğu günden bu yana verdiği mesajlar ve yaklaşımıyla bu çizgide ısrar eden Öcalan’ın son 20 yılını, kendisiyle bu süreçte en fazla yan yana gelen kardeşi Mehmet Öcalan anlattı.
Mücadele İmralı kapılarını açtı
Mehmet Öcalan, İmralı’ya getirildiği günden bu yana PKK Lideri’ne dönük uygulamaya sokulan tecridin devletle görüştüğü dönemlerde esnetilse de, hiçbir zaman kaldırılmadığını söyleyerek sözlerine başladı. Bu politika dolayısıyla ağabeyiyle bir yılda sayısız kez görüştüğü gibi yıllarca görüşemedikleri zamanların da olduğunu söyleyen Mehmet Öcalan, Kürt siyasal mücadelesinin büyüyüp tecridi zorlayan bir pozisyona evirildiği dönemlerde İmralı kapılarının açıldığını kaydetti.
İlk görüşme 15 dakika
Uluslararası organizasyonla Türkiye’ye getirilmesinden ancak 1-1,5 ay sonra ağabeyiyle yapabildikleri ilk görüşmeyi ablası Havva Keser ve iki avukatla birlikte gerçekleştirdiklerini belirten Mehmet Öcalan, o ilk görüşmenin kendileri açısından buruk ve kaygılı olduğu kadar, heyecanlı geçtiğini dile getirdi.
O gün Öcalan’la sadece 15 dakika görüşebildiklerini paylaşan Mehmet Öcalan, görüşme koşullarının çok ağır olduğunu belirtti. Öcalan, görüşmeye giderken Gemlik’te insanlık dışı bir uygulamayla karşılaştıklarını, sonrasında ise bitmek bilmeyen üst aramalarından geçtikten sonra ayrı ayrı görüşme yerine alınıp, sadece 15 dakika görüşebildiklerini kaydetti.
‘Mücadele devam edecektir’
Mehmet Öcalan, o ilk görüşmeyi şu sözlerle anlattı: “Fiziki bir temas yasaktı. Sadece görebiliyorduk. Bize verilen süre çok kısıtlıydı. O yüzden hiçbir şey konuşamadık. Sadece biraz yorgun görünüyordu. Ancak hala mücadele doluydu. İlk olduğu için zor bir görüşme oldu. O kısa zamanda bana söylediği ilk şey; ‘Yaşam ve mücadele devam edecektir, devam ediyor’ oldu. Fiziki koşullarının çok iyi olduğunu söyleyemem, ki hala fiziki koşullarına iyi diyemeyiz. O dönem belki 1 ya da 20 gün sorgu sürecinden geçti ve bu süreç onu çok yordu.”
‘Daha derinlemesine düşünüyor’
Geride kalan 20 yılda PKK Lideri ile en çok görüşenlerden birinin kendisi olduğunu ifade eden Mehmet Öcalan, “20 yıllık sürece baktığımızda Başkan’ın mücadele rotası hiç değişmedi. 20 yıl öncesine göre bugün çok daha derinlemesine düşünüyor. Dünyayı yorumlama biçimi, olaylara yaklaşımı ve evrene bakışı çok daha derin. Öngörülerine çok daha derinlik kazandırdı. Mesela 2 yıl sonrasını çok daha rahat görebiliyor. Bunun en somut örneği ise, Şengal olayıdır. Daha IŞİD denilen bir örgütün adı bile yokken, Şengal konusunda ciddi uyarılarda bulundu. Bugün arşivlerden bakıldığında ne söyledikleri daha rahat görülür” diye konuştu.
‘Umudunu hiç kaybetmedi’
Geride kalan yıllar boyunca ağabeyinin Kürt sorununun çözümüne dair umudunu hiçbir zaman kaybetmediğini de belirten Öcalan, şunları ekledi: “İlk yaptığımız görüşmelerden birinde Başkan şunu demişti: ‘İmkan verilirse biz bu sorunu demokratik çerçevede onurlu bir barış temelinde çözebiliriz.’ Aradan 20 yıl geçti, hala bu çizgide ve çözüm umudunu hala koruyor.”
Ailesini ve köyünü sorardı
Mehmet Öcalan, yaptıkları görüşmelerde çoğunlukla güncel politik meselelerle ilgili konuştuklarını belirttiği ağabeyinin köyü, eşi, dostu, aileyi daha çok da ablaları Fatma Öcalan ile Havva Keser’i sorup, onlara dair kendisinden bilgiler aldığını ifade etti. Abdullah Öcalan’ın bir keresinde ablası Fatma’ya “Nasıl geçiniyorsunuz, neyiniz var, neyiniz yok?” diye sorduğunu aktaran Mehmet Öcalan, “Fatma da köyü, fıstık ağaçlarını, tarla ve bağ, bahçe işleri ile uğraştıklarını anlatmıştı. Bunun üzerine Başkan ‘Sizin her şeyiniz var, burada çok yakınmayın’ diye yanıtlamıştı onu. Ancak Başkan’ın aileyle ilgili, köydeki tanıdıklar, akrabalar ve yeğenleriyle ilgili bilgi sahibi olduğunu söyleyebilirim” diye belirtti.
‘Zihinsel anlamda çok güçlüyüm’
İmralı’da tutulduğu 20 yıl boyunca PKK Lideri için hiçbir zaman fiziki sağlık koşullarının ilk planda olmadığını sözlerine ekleyen Öcalan, her görüşe çok dinç şekilde ve gülerek gelen ağabeyine sorduğu ilk sorulardan birinin hep sağlığı ile ilgili olduğunu, onun ise “Benim için ilk sırada fiziki sağlık durumum yok. Ruhsal ve zihinsel anlamda çok güçlüyüm ve bu beni daha sağlıklı kılıyor” yanıtı verdiğini kaydetti.