Gülcan Dereli/İstanbul
Milli Eğitim Bakanı (MEB) Ziya Selçuk’un açıkladığı ‘2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’ne yönelik eleştireler devam ediyor. Yeni sistemde, zorunlu derslerin sayısı azaltılarak seçmeli derslerin sayısı artırıldı. Derslerde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi zorunlu olurken, Matematik seçmeli ders oldu ve anadilde eğitime yer verilmedi. Eğitime yapılan yatırım ise OECD ortalamasının altında kaldı. AKP iktidarı boyunca yani yaklaşık 17 yıldır her gelen yeni bakan kendi sistemi kurma girişiminde bulundu. Ancak sorunun çözümü için çalışma yürüten kurum ve kuruluşların önerisini alınmadı. Yeni eğitim sistemini Eğitim Sen Genel Mali Sekreteri Ahmet Karagöz ile konuştuk.
Milliği Eğitim Bakanı yeni bir eğitim sistemi açıkladı. Bu sistem değişikliğinin anlamı nedir? Eğitim Sen değişikliği nasıl karşılıyor ve yorumluyor?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, AKP iktidar olduğu 2002 yılından itibaren Talim Terbiye Kurulunda bürokrat olarak görev verilmiştir. Sermayenin ve siyasal iktidarın temsilcisi olarak görev alan bakan, bu süre zarında;
1-Eğitim piyasaya açılarak paralı hale getirilmesini hızlandırmıştır.
2-Bilimsel, laik, akademik eğitimde hızla uzaklaşarak seçmeli paket din dersleri ve zorunlu din dersleriyle eğitimin gericileşmesinin önünü açmıştır.
3-Cemaat ve tarikatlarla yapılan protokollerle kamusal eğitim veren devlet okullarında öğrencilerimize şeriat eğitimi verilmesini sağlamıştır.
Yeni eğitim sistemi ile yapılan çalışmaları kapsamında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri dışındaki seçimli dini derslerin yeni müfredatına egemen olan terminolojinin de zaten ümmet toplumu projesi doğrultusunda hazırlandığı ve siyasal İslam’a, cemaat ve tarikatlara insan kaynağı yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.
Ders saatlerinde yapılan kısaltmalar, tatillerin değiştirilmesi, lise de sadece din dersi ile Türk Dili’nin zorunlu olması ne anlama geliyor?
Bilimsel, laik, akademik eğitim talep eden velilerimiz, öğrencilerimiz; kamusal eğitim veren devlet okullarında bu yönden bir eğitim alma şansları neredeyse kalmamıştır. Sanat, felsefe, spor ve kültür içerikli ders sayıları yok denilecek kadar azaltılmıştır. Yine matematik, fen (fizik, kimya, biyoloji) haftalık ders saatleri azaltılarak zorunlu din dersleri haftalık ders saatleri ise artırılmıştır. Dolayısıyla bilimden, laik ve seküler yaşamdan yana tutum alan velilerimiz zorunlu olarak çocuklarını bilimsel, laik ve akademik eğitim veren özel okullara göndermektedirler. Bakan Selçuk “13 haftalık yaz tatilinin iki haftasının Kasım 2019 ve Nisan 2020’de yapılacak birer haftalık ara tatil olarak düzenleneceğini belirtmiştir. İlk ara tatil 18-22 Kasım 2019’da 5 iş günü, yarıyıl tatili 20-31 Ocak 2020’de 10 iş günü; 6-10 Nisan 2020’de ikinci ara tatil süresi 5 iş günü olarak düzenlendiğini kamuoyu ile paylaşmıştır. Tatillerin değiştirilmesini olumlu bulmakla birlikte eğitimin temel sorunlarını çözme iradesinde yoksun bir faaliyet olarak görüyoruz. Ülkemiz farklı etnik kimliğe, inanca ve dillere sahip halkların yaşadığı bir ülkedir. Egemen olan dil ve egemen olan Sünni inancı ile tekçilik ve asimilasyon gerçekleştirilmek istenmektedir.
Din dersinin zorunlu olması başta Aleviler olmak üzere birçok kesim tarafından tepkiyle karşılanıyor. Bu asimilasyonu bir parçası olarak yorumlanabilir mi?
Siyasal İktidar, eğitim ve öğretimdeki bu uygulamayla birlikte, eğitimde; bilimi, eğitim ve öğretimin uygulayıcısı olan öğretmenlere inisiyatif bırakmak istememektedir. Değerler eğitimi adı altında zorunlu din dersleriyle; rıza gösteren, sabreden, şükretmesini bilen, biat ve itaat eden bir nesil için farklı inançları yok sayan hakim inanç ideoloji ile tek tipleştirmeyi ve doğallığında da asimilasyonu gerçekleştirmiş olacaklardır. Zorunlu din dersleriyle Alevilerin çocuklarına Sünni ideoloji dayatılmaktadır. Bu tekçi ve asimilasyon politikalarına karşı alevi örgütleri tutum almalı, Alevi çocuklarının Alevi inancına yani alevi öğretisine uygun bir eğitim almasını sağlamalıdır.
Matematiğin seçmeli ders olması ne anlama geliyor?
Matematik dersinin seçmeli ders haline getirilmesi ülkemizin bilim ve dünya ile ilişkisini kesme anlamına gelir. Matematiksiz eğitim değildir. Sanayi, tarım, hayvancılık, tekstil ve benzeri alanlarda üretim olmaz ve ülkemiz emperyalist, kapitalist ülkelerin sadece pazarı haline gelir. Dolayısıyla var olan yokluk ve yoksulluğun artasına neden olacaktır. Matematik dersi, eğitimin her kademesinde verilmesi gereken zorunlu bir derstir. Pozitif bilimin vazgeçilmezidir.
Yeni sistem ile öğretmenlerin mağdur olacağı belirtiliyor. Hatta kadrolu öğretmen sayısı düşürülerek sözleşmeli öğretmen sayısını artırmak istediğini eleştirileri yapılıyor. Bu doğru mu?
Siyasal iktidar, öğretmenler için güvencesizliği esas alarak, öğretmenlere verilen talimatları ve sadece kodlanan bilgileri harfiyen öğrencilere aktaran teknik aktarıcı uygulamasını hayata geçirmek istemektedir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ataması yapılan bütün öğretmenler önce KPPS sınavına, ardından mülakata, sonrasında güvenlik soruşturmasına ve en son sözleşmeli öğretmen olarak atamaları yapılmaktadır. Liyakatten ve ahlaktan yoksun bu sözleşmeli atamayı durduracak tek güç Eğitim Sen’de örgütlenmekten geçtiğini ifade etmek isterim.
Yapboz sistemine dönen eğitim sistemi, öğretmeleri, öğrencileri ve velileri kaygılandırıyor. Kaygılanmakta haklılar mı? Eğitim sisteminin durumu nedir?
En değerli varlığımız çocuklarımızdır. Çocuklarımız aldıkları eğitimle sosyalleşir, aldıkları eğitimle güven duygusu, insan, doğa ve hayvan sevgisi gelişir. Çocuklar aldıkları eğitimle nitelikli ve üreten insan olma şansı yakalayabilir. Ancak siyasal iktidar, düşünen, üreten insan değil, siyasal ve ideolojik ihtiyaçlarını karşılayacak bir eğitim modelinde ısrarcı davranmaktadır. Velilerimiz, öğrencilerimiz Siyasal iktidarın bilimi, pedagojiyi ve akademik eğitimi esas almayan, her yıl en az bir defa değişen bu eğitim modelinden rahatsız ve tedirginler. Milli Eğitim Bakanın görevi; öğrenci ve velilerin stresini, korkularını gidermeli, kamusal, parasız, bilimsel, laik, ulaşılabilir, cins eşitlikçi ve anadilinde eğitimi esas alan uygulamaları hayata geçirmek olmalıdır. Laik, sosyal hukuk devletinin gereğini yerine getirmek olmalıdır. Son olarak 12 Eylül askeri cuntasının bir kararı olarak uygulanan din dersinin zorunlu tutulması uygulamasından vazgeçilmelidir.
Anadil eğitimi vazgeçilmez
Milyonlarca Kürt anadilde eğitim talebinde bulunuyor. MEB’in bu talebe dair hiç bir adım atmamasını Eğitim Sen nasıl yorumluyor?
Anadilinden eğitim hakkı, temel bir insan hakkıdır. Anadilden eğitim bilime inananlar için bilimsel bir hak, tanrının varlığına inanlar için ilahi bir hak, pedagoji bilimine inanalar için ise pedagojik bir haktır. Ülkemizde başta Kürt çocukları olmak üzere, ülkemiz halklarının çocukları, anadilinden eğitim hakkı devlet eliyle gasp edilmesi çocuklarımızın pedagojik gelişimi açısında kabul edilir bir durum değildir. Eğitim sen kurulduğu günden buyana kamusal, parasız, bilimsel, laik, ulaşılabilir, cins eşitlikçi ve anadilinden eğitimi savunur. Eğitim örgütü olarak anadilinde eğitim asla vazgeçmeyeceğimiz temel ilkelerimizden bir tanesidir
Tek okul da kapatılmıştı
Bölge kentlerinde anadilde eğitim veren okular 2016 yılında ve sonrasında, “Milli Eğitim yönetmelik ve mevzuata aykırı eğitim verildiğini” iddiasıyla valilik tarafından kapatıldı. Ferzad Kemangar İlkokulu mühürlendi. 2013 yılında eğitime açılan Ferzad Kemangar İlkokulu’n da okul öncesi 2 sınıfta 50, birinci sınıfta 60, ikinci sınıfta 65, üçüncü sınıfta ise 63 öğrenci eğitim görüyordu. Okulda 18 öğretmen de görev yapıyordu.
Anadilde eğitim gibi temel sorunları vizyona dahil bile etmeyen Selçuk, “Okul yöneticilerimizin yetki ve sorumluluklarını kısmen artırıyoruz. Önümüzdeki süreçte tüm yöneticilerimizin ehliyet ve liyakat temelli olması konusunda ülke çapında bir bakış açısını da paylaşmış olacağız” iddiasında bulunmuştu.
Özel okul arttı
2018-2019 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı yarın 920 bin 524’ü resmi eğitim okullarında, 200 bin 701’i de özel okullarda olmak üzere toplam 1 milyon 121 bin 225 öğretmen ve 18 milyona yakın öğrencinin ders başı yapmıştı. 2018-2019 eğitim ve öğretim yılı itibarıyla Türkiye’de 54 bin 732 resmi, 13 bin 679 özel okul bulunurken, 2003 yılında özel okulların resmi okullara oranı yüzde 2 iken, bugün bu oran yüzde 25’e çıktı.