31 Mart seçimleri bir sürü şaibe, bir sürü yanlışla, Kürt kent ve köylerine yapılan binlerce oy kaydırmasıyla yapıldı. Hayatlarında Şırnak’ı, Bitlis’i, Muş’u, Batman’ı hiç görmemiş insanlar, yüzlerce otobüsle Orta Anadolu’dan, Karadeniz’den buralara taşınıp oy kullandırıldı. Onlanca Kürt kent ve kasabasında yapılan bu haksızlıklara karşı HDP’nin itirazları nazara alınmadan binlerce oy iptal edilip yeniden sayılması reddedildi. Bu da yetmedi, daha önce 24 Haziran 2018 seçimlerinde aday olup milletvekili seçilmelerine rağmen seçimden sonra hiçbir yargı kararı olmadan KHK ile görevden uzaklaştırılanların, farkla kazanmalarına rağmen mazbataları iptal edilerek yerlerine çok az oy alan ikinci sıradaki AKP’li adaylara mazbata verildi. Tüm bu yolsuzluklar çeşitli bahanelerle ve kendi içtihatlarına aykırı olarak YSK tarafından onay gördü.
Bütün bunlara rağmen iktidar, başta İstanbul olmak üzere en büyük ilk altı kentin beşinde seçimleri kaybetti. Ancak iktidarın başı Sayın Erdoğan, “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” diyerek defalarca yapılan sayımlar sonunda 13 bini aşkın oy farkına rağmen seçimlerin geçersiz sayılması gerektiğini söyledi. YSK, itirazdan üç gün önce verdiği Kemalpaşa kararına rağmen Ekrem İmamoğlu’na verilen mazbatayı 18 gün sonra geri alıp İstanbul’da yeni seçim kararı aldı. Aynı gerekçelerle Kemalpaşa ilçesindeki seçime İYİ Parti’nin itirazını reddeden YSK’nın yedi üyesi, müzakereler sırasında tek kelime etmeden iptal lehinde oy kullandı. Haftalar sonra açıkladıkları 250 sayfalık gerekçede ise bu yedi kişinin 12 sayfada söyledikleri, seçimlerde kamu görevlisi olmayanların Sandık Seçim Kurulu Başkanı olmalarıydı.
Halbuki 24 Haziran seçimlerinde de aynı durumda olanlar çalışmıştı. Üstelik kamu görevlisi olmayanların yerine başkalarının görevlendirilmesine YSK onay vermişti. Dahası bu kişiler iktidarın emrindeki kaymakamlarca bildirilmişti. 250 sayfanın iki yüz küsur sayfası verilen itiraz dilekçeleriyle YSK ve ilçe seçim kurulları arasındaki yazışmalardan oluşmakta, 34 sayfalık dört muhalefet şerhi ise itirazın reddine ilişkin çok güçlü gerekçeleri içermekteydi. Ama seçim sonunda iptal edildi ve Binali Yıldırım, önce seçimin bitmiş olduğu, bunun artık konuşulmaması gerektiği mealindeki sözlerine rağmen yeniden sahaya çıktı ve her gün farklı bir şey söyledi. Bir gün “oylarımız çalındı” dedi, gerekçede çalınmayla ilgili bir söz olmadığı hatırlatılınca da “ne yapayım, dinletemedim, öyle demek gerekti; halk diliyle söyledim” gibi cevaplar verdi.
Tabii tarafsız (!) Sayın Cumhurbaşkanı’nın oyların çalındığında ısrar etmesi ve elindeki videoyu göstereceğini söylemesinden sonra Sayın Yıldırım tekrar “çalındı” şarkısını söylemekte beis görmüyor. Son olarak Yüksek Seçim Kurulu, geçtiğimiz hafta sonu yeni bir karar aldı. 23 Haziran’da yapılacak seçimlerde görevli sandık kurullarının 31 Mart’taki ile aynı olacakları ve yeni iptal nedeni olabileceğinin sağda solda dile getirilmesi üzerine Şişli İlçe Seçim Kurulu, YSK’ya başvurarak kamu görevlisi olmayanların sandıklarda başkanlık yapıp yapamayacaklarına ilişkin görüş istedi. Peki YSK ne yaptı dersiniz?
Tabii siz normal olarak kamu görevlisi olmayanların yerine yeniden kamu görevlisi atanması gerektiğine karar verilmesini beklersiniz ama öyle olmadı. Daha önce bu durumu iptal gerekçesi sayan yedi üyeden beşi kendi kendilerini inkar anlamına gelen bir tutumla aynı kurullarla devam yolunda oy kullandı ve sekiz oyla karar alındı. Yani İstanbul seçiminin iptaline ilişkin kararın hiçbir gerekçesi kalmadı.
Burada yeni bir tuzak mı vardı? Yapılan kamu oyu araştırmalarının İmamoğlu’nu önde göstermesi nedeniyle yeni bir iktidar kaybına karşı tekrar iptalin yolu mu açılıyordu? Muhalefetin sandık kurullarının oluşumu biçimine itirazı üzerine önce ses çıkarmayan iktidar da bu karara itiraz etti. Tabii, YSK’nın içine düştüğü trajikomik durumu açıklamaya gerek yok. Bir hukuk kurumu kendini bundan daha fazla zor duruma düşüremez. İstanbul seçimlerinin tek iptal gerekçesi var, o da Sayın Erdoğan’ın “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” diyerek kaybı kabullenemeyişidir. YSK da bu gerekçe ile karar vermiştir.
★★★★★
Bugün bayram. Bayramın tüm insanlığa barış ve esenlik getirmesi dileğiyle herkes için kutlu, umutlu ve saglıklı günlere vesile olmasını dilerim.