Urfa’da gözaltında ağır işkence gören sivillerin anlatımlarında kan donduran detaylar ortaya çıktı. Bir yurttaş, ‘Kafama çuval geçirip, iç çamaşırımı ağzıma tıkayarak cinsel organıma elektrik verdiler’ dedi. Bir diğer yurttaş da ayaklarından panzere bağlandığını ve bu şekilde köy meydanında sürüklenmek istendiğini anlattı.
Erdoğan Alayumat/Urfa-MA
Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Dergili (Derto) Mahallesi’nde 18 Mayıs günü yaşanan bir çatışmanın ardından Halfeti ve Bozova ilçelerine bağlı dört mahallerde yapılan ev baskınlarında aralarında çocukların da olduğu 51 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan bu kişilerin ilk andan itibaren evlerinde maruz kalmaya başladıkları işkence, götürüldükleri jandarma karakolu ve emniyette devam etti.
Günlerce gözaltında kalan yurttaşlar, darp edilip, hakaretlere maruz kalmalarının yanı sıra yine elektrik, falaka ve Filistin askısı gibi işkencelere maruz kaldı. Onları gözaltına alan kolluk birimlerinin paylaştığı fotoğraflarla kamuoyuna yansıyan işkencenin detayları, kendileri ile görüşen avukatlarının yaptığı bilgilendirmelerle açıkça ortaya döküldü. Bu konudaki beyanlar resmi ağızlarca yalanlanıp, yine yapılan suç duyurularına rağmen failler hakkında hiçbir adım atılmazken, işkenceye maruz kalan 51 kişiden 13’ü “örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
Serbest kalan mağdurlar, kendilerinden öncekiler gibi gördükleri işkenceyi anlattı.
Ayakları patlayıncaya kadar işkence
Bu mağdurlardan biri olan Uğur Yıldırım, olay günü sabah saat 04.30 gibi evine yapılan baskında babası ve akrabaları ile birlikte gözaltına alındığını dile getirdi. Götürüldükleri Yaylak Jandarma Karakolu’nda elleri arkadan kelepçeli halde tekme ve silah dipçiği ile darp edildiklerini, küfür ve hakaretlere maruz kaldıklarını paylaşan Yıldırım, “Karakolda askerler tarafından ayaklarım patlayıncaya kadar işkence edildim. 5-6 saat burada bekletildikten sonra hastaneye götürdüler. Hastanede ayaklarıma dikiş atıldı. Ancak orada bulunan doktor tarafından bana darp raporu verilmedi. Ardından Urfa TEM Şube’ye getirildik. Buradaki polisler ayaklarıma bastıkları için dikişlerim yeniden patladı” diye belirtti.
Yine gözleri bağlanıp kafasına çuval geçirildiğini, ters kelepçe takılarak sorguya alındığını anlatan Yıldırım’a ‘örgütle bağın nedir?’ soruları ile yöneltilip, gösterilen bazı fotoğraflardaki kişileri tanıyıp tanımadığı soruldu. Yıldırım, bu yapılanlara sessiz kalmayıp, şikâyetçi olacaklarını söyledi.
Doktor umursamadı
Gözaltına alınması sonrası bindirildiği araç içerisinde başladığını belirttiği işkencenin götürüldüğü Yaylak Jandarma Karakolu’nda devam ettiğini söyleyen Emin Zincirkıran da, burada onlarca diğer kişilerle birlikte ters kelepçelenerek, yüzüstü yere yatırıldıklarını ve darp edildiklerini anlattı. TEM Şube’ye götürülmeden önce ise hastaneye götürüldüklerini belirten Zincirkıran, burada doktora darp edildiklerini söylemelerine rağmen muayene edilmeden haklarında rapor düzenlendiğini kaydetti.
3 gün boyunca elektirikli işkence
Zincirkıran, TEM Şube’de neler yaşadıklarını ise şu sözlerle dile getirdi: “Beni hücreden alıp gözlerimi siyah bir bantla bağladılar. Ardından kafama siyah bir çuval geçirip çuvalı bağladılar. Bu şekilde ikinci kata çıkardılar. Burada ellerimi arkadan bağlayıp üzerimi çıkardılar. Bir polis ellerimi çekip sırtıma basarken, diğeri cinsel organıma bir şeyler taktı. Aradan kısa bir süre sonra vücudum birden sarsıldı. O an bana elektrik veriliğini anladım. Bu şekilde 3 gün boyunca işkence yaptılar ve her seans 30-40 dakika sürüyordu. Ardından bir gece Urfa Barosu’ndan avukatların geldi. O günden sonra fiziki işkencenin son bulduğunu ancak psikolojik işkencenin adliye içinde bile devam ettiğini söyleyebilirim. Bunu yapanların peşini bırakmayacağım ve şikâyetçiyim.”
İşkence mağdurlarından Feyzi Zincirkıran ise, gözaltında gördüğü işkencelerden dolayı yüzünün mosmor olmasına ve sağ kulağının halen duyma kaybı yaşamasına rağmen, sağlık kontrolü için hastaneye götürüldüklerinde korkudan darp edildiğini söyleyemediğini ifade etti.
Vücut kanlı ama rapor yok
Sabaha karşı evinden alınan Feyzullah Gül de, yine gözaltına alındığı andan itibaren darp ve şiddet görmeye başlamış. Birkaç saat karakolda tutulduktan sonra hastaneye götürüldüklerini belirten Gül, hastaneye girdiklerinde giysileri parçalanmış ve vücudunun farklı noktalarından kan akmasına rağmen, darp görüp görmediklerini soran doktorun cevaplarını beklemeden kendilerini odadan çıkardığını ifade etti.
‘İç çamaşırımı ağzıma tıkayıp…’
Abdullah Polat ise, sabaha karşı saat 03.00 sıralarında zırhlı araçlarla ablukaya alınan evinden darp edilerek gözaltına alındığını söyledi. Götüğrüldüğü TEM Şube’de gözleri bağlanıp, kafasına çuvala geçirildiğini söyleyen Polat, “Binanın ikinci katına çıkarıldım. Burada çırıl çıplak soyulduktan sonra ellerim tekrar arkadan kelepçelenip, ağzıma iç çamaşırım tıkıldı. Sonra da elektrik vermeye başladılar. Bir yandan elektrik veriyorlardı bir yanda da küfür ediyorlardı. Bu şekilde işkence 40 dakika kadar sürdü. 2 ya da 3 gün boyunca bu şekilde işkence gördüm” dedi.
Her saniye işkence
TEM Şube’de diğerleri gibi günlerce elektirikli işkence gören Muhammed Sait Çiftçi de, burada geçen saniyelerinin aslında işkence olduğunu dile getirdi. Kendilerine yaşatılan şeylerin insanlık dışı olduğunu söyleyen Çiftçi, bu yapılanların hesabının mutlaka sorulması gerektiğini belirtti. Çiftçi, insan olmadıklarını söylediği işkencecilerin mutlaka yargılanmaları için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını kaydetti.
‘İşkence mahkeme salonuna kadar devam etti’
12 gün boyunca gözaltında kalan Tacettin Gül’ün özellikle ilk 3 günü darp, falaka ve elektrik işkencesi ile geçmiş. Bu durumun dışarıda duyulması ile birlikte ise, fiziki işkencenin yerini psikolojik baskının aldığını söyleyen Gül, adliye koridorları ve mahkeme salonunda dahi bu yaklaşımın devam ettiğini ifade etti.
Kendisine işkence yapan polislerden şikayetçi olacağını söyleyen Gül, davanın da peşini bırakmayacağını kaydetti.
‘Panzerle sürüklemek istediler’
Gözaltına alındığı sırada polisler tarafından panzerin arkasına bağlanıp sürüklenmek istendiğini söyleyen Mustafa Yıldırım ise, işkence altında geçen günleri şu sözlerle dile getirdi: “Evimiz sabaha karşı saat 04.00 gibi polis ve askerler tarafından sarıldı. İçeriye girmeleri ile bilikte herkesi darp etmeye başladılar. Beni ise sürükleyerek dışarı çıkardılar ve evin avlusunda darp etmeye başladılar. Sonrasında bazı polisler beni panzerin yanına götürdü. Ayaklarımdan tutup beni panzere bağladılar. Bana ‘Seni ibret olsun diye köy içinde sürükleyeceğiz’ dediler. O sırada bazı polisler de buna engel oldu. Ardından Yaylak Jandarma Karakolu’na götürdüler. İşkence burada devam etti. Birkaç saat sonra Urfa TEM Şube’ye getirildik. Şubede ilk 3 gün boyunca elektrik verdiler. Urfa Barosu ve avukatların TEM’de bizi ziyaret ettikten sonra işkence kesildi.”