Bir hafta içinde yaşananlara baktığımızda, içinde bulunduğumuz çağda, akıl almayacak kadar büyük hak ihlallerinin tekrarladığını gördük. Kürdistan coğrafyasında, yaşanan hak ihlallerini, birinci elden kamuoyuna duyuran Özgür Gündem gazetesi yine cezalara mahkûm edildi. Ape Musa’nın, Ferhat Tepe’nin, Hüseyin Deniz’in, Hafız Akdemir’in, Gurbetelli Ersöz’ün gazetesi öyle görünüyor ki devleti yönetenler katında nefretinde hiçbir şey kaybetmemiş.
Coğrafyamızın, “düşünce suçlusu” her türlü baskının reva görüldüğü, bombalanan, yazar ve dağıtıcıları katledilen Özgür Gündem hem ceza almaya hem de yoluna devam ediyor. Gazetenin adını sürekli değişse de Ape Musa gazeteciliği devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta, HDP milletvekili leyla Güven’in, başlattığı ve bir çok cezaevinde devam eden açlık grevleri ve ölüm oruçları sonlandırıldı.
Hepimizin bildiği gibi İmralı cezaevinde, TC devletinin kendi iç hukuku ihlal edilerek bir görüş yasağı ağır bir tecrit yaşanıyordu. Leyla Güven ve diğer mahpuslar Öcalan ve İmralı’da klan diğer Kürt mahpuslara yönelik tecride karşı açlık grevi başlattılar.
“ İnsan üstü” bir iradeyle “ölmeye” yattılar. Bu coğrafyada yaşayanların, gündemlerinin çok farklı olduğunu bu olayda da bir kez daha gördük. Ne yazık ki acıların bile ayrıştığı, annelerin bile hiçe sayıldığı bir yer burası. Yüreğimiz ağzımızda bekledik.
Çözümsüzlüğün, şiddetin meşrulaştırılmasının, olağanüstü boyutlarda yaşandığı bugünlerde, yeni acılara tahammülümüz kalmamıştı. Bir devletin kendi iç hukukuna uyacağını açıklanmasının ZAFER sayıldığı yerde, demokrasi ve insan haklarından söz etmek mümkün değildir.
Biz insan haklarını savunanlar, zafere sadece savaşta ihtiyaç duyulacağını çok iyi biliyoruz. Biz savaş istemiyoruz.
Tek istediğimiz, TC devletinin herkesi bir hapishanede hissettiren ‘kırmızı çigizleri’ ni tartışmaya açılması. Tek istediğimiz her sorunun tartışılacağı özgür zeminler sağlanması.
Sekiz genç gitti… Sadece T.C devleti iç hukukunu uygulasın diye, sekiz genç öldü.
Vicdan, vicdan, vicdan diyorum….