PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile sonlandırılan açlık grevi ve ölüm orucu eyleminin ardından gözler uygulanacak tedavi sürecine çevrildi. İTO’dan İncilay Erdoğan, ‘Sürecin doğru yürütülmesi Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkililerin en büyük sorumluluğu’ dedi
İmralı tecridinin kaldırılması ve görüşmelerin başlatılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekilli Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018 tarihinde başlatılan ve zamanla tüm cezaevlerine yayılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla sonlandırıldı. 1 Mart itibariyle açlık grevindeki tutuklu sayısı binleri bulurken, kritik evrede olan tutuklulara uygulanacak tedavi ile ilgili önemli noktalara dikkat çekildi.
İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi İncilay Erdoğan, açlık grevi sonrası alınması gereken önlemler ve nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini anlattı. Başından beri süreci titizlikle takip ettiklerini dile getiren Erdoğan, “Bu sürecin bundan sonraki aşaması aslında direkt sorumluluk alanımız. Bundan sonraki sürecin doğru yürütülmesi Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkililerin en büyük sorumluluğu” dedi. 6 ayı bulmuş bir açlık grevinin ardından sürecin tıbbi açıdan yönetilmesinin önemine dikkat çeken Erdoğan, “Örneğin birinci grup bizim çok önemsediğimiz bir grup. İçerisinde 30. gününe yaklaşmış ölüm orucunda olan insanlar var. Bu iki gruba hassasiyetle bakılması gerekiyor. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’nın birinci sorumluluğu bu sürecin mutlak suretle doğru yönetilmesidir” diye konuştu. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) yıllardır açlık grevi konusunu bilimsel olarak takip ettiğini ve yaptığı çalışmalar sonucunda protokollerini yenilediğini kaydeden Erdoğan, taleplerinin bu protokollere mutlak suretle uyulması olduğunu dile getirdi. Erdoğan, “Şuanda hastanelerde bulunan meslektaşlarımızın yanlış müdahale ederek suç işlemelerini engellemek gibi bir sorumluluğumuz da var. Herkesin bu konuda duyarlı olması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı, sağlık müdürlükleriyle gayet koordineli bir şekilde çalışmaya hazırız” ifadelerini kullandı.
‘Ayrı ayrı hassasiyetleri var’
Açlık grevi bitirilirken kritik noktalara değinen Erdoğan, şöyle devam etti: “B1 vitamini hiç almamış gruba yapılması gereken ilk müdahale ile B1 vitamini alarak devam etmiş olanlar arasında farklar var. 6. ayında olan ve 2. ayında olan kişiler arasında farklar var. Ölüm orucuna girenler zaten açlık grevindeyken ölüm orucuna dönüştüren kişilerdir. Daha kısıtlı ve sınırlı sıvı aldıklarını biliyoruz. Bu nedenle bunlar yönetilirken bu hassasiyetler gözetilmelidir. Vücut ağırlığının yüzde 10’unu ve fazlasını kaybedenlerin kendilerinin riskte olduğunu bilmesi gerekiyor
‘Bundan sonrası için süreç bitmiyor’
Eylemcilerin ağızdan beslenmeye başladıklarında az yemeye başlayarak yavaş yavaş artırması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Kesinlikle yağlı yememeleri gerekiyor. Şuanda onların farkında olmadıkları bir şey var. Sindirim sistemlerinde emilim gücü zayıfladı. Vücut yağlardan yararlanamayacağı için hasar verecektir. Baharatlı, gaz yapıcı yiyeceklerden uzak durmaları gerekiyor. Konserve, salamura gibi yiyecekler bunlara dahildir. Kızartma, ızgara gibi şeyler yerine buğulanmış, haşlanmış yemekler öneriyoruz. Öğünlerde, maydanoz, salatalık, roka, domatesi az oranda yine bir kibrit kutusu kadar yağsız peynir ve çökelek tüketebilirler. Sebzelerin mutlaka iyi pişmiş olması gerekiyor. Kişiler ağızdan alımlarını yaparken onların daha çok basit şekerlerden kaçınmalarını istiyoruz. Çikolata, çay şekeri, pekmez, tahin, bal, reçel gibi şeylerden uzak dursunlar. Bunların yerine daha çok tahıllardan şeker almalarını öneriyoruz. Sulu kompostolar, baharatsız, salçasız çorbalar, baharatsız şehriye çorbası gibi yemekler alabilirler. Hastanelerden sonra cezaevine gideceği için bunların uygulanması konusunda da cezaevi yönetiminin titiz olması gerekiyor. Bu basit bir süreç değil. Cezaevi yönetimi ve onların danışacağı diyetisyenlerin olması gerekiyor. Bundan sonrası için süreç bitmiyor. Sürecin doğru, sağlıklı, onlara en az şekilde zarar verilmesi şekilde bitmesi hepimizin sorumluluğu. Bizler TTB olarak bu konunun takipçisi olduğumuzu bir kez daha söylüyoruz” diye vurguladı.
‘Şekerli suya dikkat edilmeli’
Hastanelere sevk edilenlere dair de bilgiler veren Erdoğan, “Hastanelere götürülürken asla ve asla yüzde 5 desktroz (şekerli su) dediğimiz suyun saf takılamayacağını bilmeleri gerekiyor. Çünkü açlık denilince akla şeker gelir. Saf şekilde şekerli su takmaları demek B vitamini stokları yetersiz gelebileceği için onlarda Wernicke Korsakoff dediğimiz beyin hasarı yapabilir. Bu nedenle o sıvıları saf değil içerisine mutlaka 20 adet B Mix vitamini konularak verilmesi gerekiyor. Aksi taktirde dediğimiz gibi tam aksine zarar verici oluyor” dedi.
‘Kilo kaybı kritik nokta’
Erdoğan, hastaneye götürüldükten sonra her bir açlık grevi eylemcisinin ayrıntılı bir şekilde genel durumuna bakmaksızın muayenelerinin yapılıp B vitamini alıp almadıklarını öğrenilmesi gerektiğine dikkat çekti. Kilo kaybının çok kritik nokta olduğunu belirten Erdoğan, “Ayrıntılı bir şekilde kan değerlerine bakılması gerekiyor. Kalp ritimlerinin durumuna bakılmış olması gerekiyor. Kişiye özgü planlama yapmak gerekiyor. Bunların her birinin önemli olduğunu bilelim. Biz sağlıkçıların protokollere uyacaklarına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.