Ölüm orucu ve açlık grevindeki tutuklu çocuklarının sesini duyurmak isteyen annelerin eylemi birçok kentte devam ediyor. Ankara’da eylemini sürdüren anneler, Adalet Bakanı’na çağrıda bulunarak, ‘İsmindeki adaleti tam sağla’ dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 8 Kasım 2018’de başlattığı açlık grevi eylemi devam ederken 30 tutuklunun başlatmış olduğu ölüm orucu eylemi 21. gününde. Yaklaşık 7 bin tutuklunun aylardır süren açlık grevi eylemleriyle en büyük dayanışmayı, bulundukları her yeri eylem alanına çeviren anneleri gösteriyor. 9 Nisan’da Gebze M Tipi Kapalı Cezaevi önünde süresiz oturma eylemi yapacaklarını duyuran annelerin eylemi o günden bu güne polisin tüm saldırı, taciz ve tahriklerine rağmen yayılarak devam ediyor. İstanbul’da bulunan Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi, Diyarbakır, Urfa, Adana gibi bir çok merkezde süren eylemler 7 gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de taşındı. Burada 5 gün eylemlerini sürdüren anneler eylemini fiziki koşulların yetersizliği nedeniyle HDP Genel Merkezi’ne taşıdı. 5 gün boyunca Meclis’te çocuklarının taleplerinin yerine gelmesi için bekleyen anneler bundan sonra da sivil toplum örgütlerini ziyaret ederek, seslerini duyurmaya çalışacak.
‘Kurum kurum gezeceğiz’
Çocuklarının talepleri kabul edilene kadar Ankara’dan ayrılmayacaklarını belirten annelerden Nuran Tarlak, Diyarbakır’dan Ankara’ya oğlunun sesini duyurmak için gelen annelerden. Tarlak, “Bundan sonraki süreçte Ankara’da farklı şekillerde çocuklarımızın sesini duyurmaya çalışacağız. Çocuklarımız için artık saniyelerin önemi var. Orada durmak, saatlerin geçmesini beklemeyi artık vicdanımız kaldırmıyor. Çocuklarımız için gerekirse kurum kurum gezeceğiz. Sesimiz duyulsun diye. Elimizden ne gelirse yapacağız” diye konuştu. Van’dan Ankara’ya gelen, Balıkkesir Kepsut Cezaevi’nde açlık grevinde olan Tarık Alıcı’nın annesi Ayşe Alıcı da çocuklarının sesini duyurmak için Ankara’ya geldiklerinin altını çizerek şunları söyledi: “Gözlerimiz önünde çocuklarımız eriyor. Hiçbir adım atılmıyor. Artık dayanamadık. Adalet Bakanı açıklama yaptı ama hala görüşmeler sağlanmıyor. Çocuklarımız hala grevde. Bundan sonra burada çocuklarımızın sesini duyurmak için daha fazla mücadele edeceğiz. Meclis’ten geldik ama işimiz yeni başlıyor. Ne gerekiyorsa çocuklarımız için yapacağız. Çocuklarımız eriyor, kan kusuyor. Artık bir günün, bir saatin, bir saniyenin önemi var.”
Dakikalar bile çok önemli
Açlık grevindeki Berivan Bitmen’in ablası Afiye Bitmen ise, “Sesimizi duyuyorlar ama duymazlıktan geliyorlar” diyerek şöyle devam etti: “Üstüne üstelik darp ediliyoruz, yerlerde sürükleniyoruz. Adalet Bakanı açıklama yapıyor yasak kalktı diye ardından cezaevlerin de gardiyanlar çocuklarımıza saldırıyor. Bunu yapanlar ayrıştırmayı esas alıyor. Biz anneler her zaman birlikten yanayız. Bu devlette hepimizin yeri var. Hepimiz eşit şekilde oturabilir, nefes alabiliriz; haklarımız eşit olsun.” Son olarak Adalet Bakanı’na yeniden çağrıda bulunan Bitmen şu ifadelerde bulundu: “Nasıl ki dünyaya karşı ve tüm Türkiye’ye ‘yasak kalktı’ açıklaması yaptı. Attığı adımı tam atsın, yarım bırakmasın.İsmindeki adaleti tam sağlasın. Cezaevlerinde ağır bedeller verilsin istemiyoruz. Artık dakika bile bizim için önemlidir.”
Açlık grevleri kaçıncı günde?
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevi eylemi 194. gününde. Güven’in hemen ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklu 155 gündür eylemini sürdürürken, 1 Mart’ta tüm cezaevlerinde binlerce tutuklu da açlık grevine başladı. Şimdiye kadar 7’si tutuklu 8 kişi tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Hükümetin adım atmaması üzerine aylardır açlık grevinde olan 15 tutuklunun 30 Nisan’da başlattığı ölüm orucu eylemi devam ederken 10 Nisan’da 15 tutuklu daha ölüm orucuna başladı. Yine Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Süleymaniye’de bulunan Mervan Memduh Özdemir’de 6 gün önce başlattığı ölüm orucu eylemini sürdürüyor. Eylemler Güven ve tutuklularla sınırlı kalmayarak dünyanın bir çok yerine yayıldı. Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Hewler’de bulunan Nasır Yağız aynı taleplerle 181. gündür açlık grevi eylemini sürdürüyor. Yine Fransa’nın Strasbourg kentinde aralarında siyasetçi ve gazetecilerinde olduğu 14 kişinin ve Birleşik Krallık Bölgesi’ne Bağlı Galler’de İmam Şiş’in eylemi ise 154 gündür devam ediyor.
Adalet Bakanlığı derhal davette bulunmalı
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) bünyesinde 1995 yılından bu yana insan hakları mücadelesi veren ve son 20 yıldır cezaevleri bağımsız izleme süreçlerinde yer alan Doktor Zeki Gül, Leyla Güven ve tutukluların taleplerinin yerine getirilmesi çağrısında bulundu. Geçmiş dönemdeki deneyimlerinden yola çıkarak açlık grevlerinin gün itibarıyla kritik bir aşamada olduğunu dikkat çeken Gül, Adalet Bakanlığı’nın derhal cezaevlerine TTB’nin de içinde bulunduğu bir heyet göndermesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin dünyada en fazla açlık grevlerinin yaşandığı bir ülke olduğunu ifade eden Gül, “Açlık grevlerini bir protesto biçimi olarak ölüm orucuna dönüştürüldüğünü görmek, yaşanan durumunun vahametini ve ciddiyetini gözler önüne seriyor. Açlık grevleri ve ölüm oruçlarıtıbbi bir süreç değildir. Ama sonuçlarıtıbbı neticeler doğurur. Evrensel hukuk ve uluslararası bildirgelere bakıldığında bunun bir sivil itaatsizlik olduğunu görebiliriz. Bir hak arama, bir talepte bulunma yöntemidir, meşrudur” diye belirtti.
AP vekili tecridin kaldırılması çağrısında bulundu
İsveç Sol Parti’nin Avrupa Birliği Parlamenteri Malin Björk, açlık grevi eylemine katılan tüm eylemcilere dayanışmanın süreceği sözü verdi. ANF aracılığıyla açlık grevi ve ölüm orucundaki eylemcilere seslenen Björk, “Birlikte Kürtlerin demokrasi, insan hakları adil bir gelişme ve özgürlük için mücadele ediyoruz” dedi. Strasbourg’da açlık grevi eylemini sürdüren 14 eylemciyi iki kez ziyaret ettiğini ve CPT ile ilişki kurduğunu söyleyen Björk, “Şimdi bir değişim olmalı. Biz politikacılar sorumluluğumuzu üstlenmek ve sizlerin mücadelesini sürdürmek zorundayız. Size söz veriyorum. Biz politikacılar, Sol Parti davanıza sahip çıkıyoruz. Sizin demokrasi, insan hakları ve özgürlük mücadeleniz bizim de mücademizdir” şeklinde konuştu. Björk, Avrupa Birliği’nin Erdoğan rejimiyle uzlaşmasına son vermesini istedikten sonra “Benim çağrım politikacıların sorumluluklarını omuzlaması ve Öcalan’a uygulanan tecritin kaldırılmasıdır” dedi.
‘Sesimize ses olun’
Tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde açlık grevi eylemleri devam ederken 1 Mart’ta başlattığı açlık grevi eylemini 30 Nisan’da ölüm orucuna çeviren Erol Cengiz yaklaşık 7 yıldır Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalıyor. Geçtiğimiz Çarşamba günü kardeşinin görüşüne giden Sedat Cengiz kardeşinin moralinin iyi olduğunu fakat fizi sağlığının hiç iyi olmadığını aktardı. Sedat Cengiz, “Kardeşime sen ayakta duramıyorsun çok zayıflamışsın dediğimde iyi olduğunu belirterek, bana moral vermeye çalıştı. Tecrit kırılana kadar sonucu ne olursa olsun eylemlerine devam edeceklerini belirtti. Ayrıca dışarıdakiler sesimize ses olurlarsa biz daha iyi oluruz mesajını verdi.” Erol Cengiz ile görüşen avukatı ise aileye ölüm orucundaki tutukluların durumlarının kötüleştiğini ve yatağa bağımlı olduklarını söyledi. Cezaevi idaresi ile görüştüğünü söyleyen avukat, eylemcilerin durumunun ağır olduğunu ve cezaevi idaresine bu duruma ilişkin ne yapacaklarını sorduğunda, cezaevi müdürünün kendilerine, “Biz Ambulansı kapının önünde hazır tutuyoruz” dediğini, ancak direnişçilerin ise müdahaleyi kesinlikle kabul etmeyeceklerini aktardı.
Kırıkkale’de tutuklular kan kusuyor
Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Davut Özer, 145 gündür İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle açlık grevinde. Adana’da 2009 yılında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Özer, yargılandığı iki farklı davadan toplamda 24,5 yıl ceza aldı. Özer, Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Oğlu ve diğer tutukluların sesi olmak için her gün alanlarda olan anne Zekiye Özer, oğluyla 12 Mayıs’ta cezaevinde görüştü. Oğlunu görünce etkilendiğini dile getiren anne Özer, oğlu dahil birçok tutuklunun kan kustuğunu, aşırı kilo kaybı yaşadığını ve sıvı almakta zorlandıklarını söyledi. Oğlunun mücadelesini desteklerini dile getiren anne Özer, “Biz de çocuklarımızın yanındayız. Onların talepleri bizim taleplerimizdir. Bizim isteğimiz şudur ki; o da tüm annelerin ayağa kalkmasıdır. Sadece tutuklu anneleri değil, tüm annelerin sokağa çıkması lazım” diye konuştu.
HABER MERKEZİ