Aziz Oruç
ABD’nin bölgeyi yeniden dizayn etme, İran’a olası bir müdahale durumunda Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne önemli bir rol biçtiği görülüyor. Siyasi, askeri ve diplomatik çalışmaların merkezi haline gelen Irak ve Kürdistan Bölgesi’nin, ABD’nin İran’a olası müdahalesiyle nasıl bir hal alacağı tartışmaları her geçen gün biraz daha netlik kazanıyor. ABD ile İran arasında devam eden kriz ve gerilim bölgesel bir gerilim olma yolunda hızla ilerlerken, doğrusu Ortadoğu’da suların ısındığını da söylemek gerekir.
Pompeo’nun sürpriz ziyareti
ABD’nin,İran’a yönelik uyguladığı ve giderek ağırlaştırdığı yaptırımlarla kısa süre içinde müdahalenin sinyalleri veriliyor.2 Mayıs’tan itibaren İran’dan petrol alan ülkelere tanıdığı muafiyeti kaldıran ABD, 8 Mayıs tarihinde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Almanya ve Finlandiya ziyaretini iptal edip Bağdat’a sürpriz ziyarette bulundu. Ziyarete ilişkin açıklama yapılmazken,ziyaretin İran’a yönelik müdahalede “Irak’a hazır ol,müdahale halinde Irak İran’a karşılık vermeli”dediği belirtiliyor. Pompeo’nun ziyaretinden sonra,teyakkuza geçen ABD’nin bölgeye sevk ettiği, donanmaya ait güdümlü füze destroyerleri USS Gonzales (DDG66) ile USS Mc Faul’un (DDG-74) Hürmüz Boğazı’na geçerken, ABD askerini çekti,Almanya ile Hollanda ise Irak’taki askeri faaliyetlerini durdurdu
Suriye politikası çöktü
ABD, Irak, Kürdistan Bölgesi ve İran hattında bu kadar gelişme yaşanırken, önümüzde bir savaş dururken, Türkiye’nin ne yaptığına bakmamak olmaz. Türkiye’nin yaşananlardan uzak durmamak için, oyun dışında kalmayıp, oyun kurucu rolüne girmek için son süreçte her şeyi yaptığı görülüyor. Türkiye’nin Suriye, Kuzey ve Doğu Suriye’de yürüttüğü siyasetin çökmesiyle, ABD ile yaşanan S-400 krizi, içerde yaşanan baskı ortamı, ekonomik, siyasi, toplumsal krizle büyük bir buhran içine girdiği bir dönemde ABD’nin İran’a müdahaleye hazırlanmasıyla Türkiye büyük bir panik içinde yönünü Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne çevirerek,rol kapmanın peşine düştü.
Ortadoğu sıcak savaşa hazırlanıyor
Ortadoğu’nun sıcak bir savaşa hazırlandığı bugünlerde Irak’ta adeta bir hegemonya savaşı yürütülüyor. ABD-İran öne çıksa da Türkiye de bu alana yönelik siyaset yürütmek, söz sahibi olmak istiyor. Türkiye’nin Irak’a yönelik politikaları, Suriye’de yürüttüğü “işgalci”politikalardan uzak değildir. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 28-29 Nisan’da Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne yaptığı ziyaret ile 15 Mayıs’ta AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin yaptığı ziyaretlerin altında yatan temel politikaların tamamı bunlarla bağlantılıdır.
Türkiye rotayı birden Irak’a çevirdi
Abdülmehdi’nin Türkiye ziyaretinde “Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının bir an önce faaliyete geçirilmesi”,“20 milyar ticaret hacmi”,“Irak’ın yeniden inşası için Türkiye’nin görevlendirilmesi”,“Askeri işbirliği”gibi konular konuşuldu.Türkiye bu adımlarla İran’ın yerine Irak’ta ikame etmek istiyor. Ama aslında bunlarla Erdoğan,Irak’ı ateş çemberine atmaya çalışıyor. Erdoğan, bunları yapmanın yollarını ise elinde tuttuğu “su sorunu”üzerinden pazarlık konusu yapmak istiyor. “Askeri işbirliği”ni Irak’a su vererek çözmek istiyor. “Kürt karşıtı politikasını Irak’a kabul ettirmek istiyor. Yine Erdoğan,Irak ile anlaşma yollarını arayıp, Kürdistan Bölgesi’ni de devre dışı bırakmak istiyor.Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden petrol alıp, Halil İbrahim Sınır Kapısı yerine de Musul üzerinden direk Irak’a Ovaköy Sınır Kapısı’nı açarak Kürdistan Bölgesi’ne olan ihtiyacı da ortadan kaldırmak istiyor.
Türkiye oyun dışında kalmak istemiyor ABD’nin olası İran müdahalesinde enerji alamayacağı için Türkiye,Irak’tan petrol almak istiyor. Türkiye’nin bölgede yürütülen politikalarda oyun dışı kalmamak için bin bir türlü oyun peşinde olduğu kesindir.Oyunun bir parçası da şüphesiz Türkiye için çok önemli olan Musul, Basra, Kerkük ve Necef’te büyükelçiliklerin tekrar açılmak istenmesidir. Çavuşoğlu’nun ziyaretinde Musul ile Basra için izin alındığı, Kerkük ve Necef için ise çalışmaların sürdürüldüğü belirtildi.
Türkiye, Kürdistan Bölgesi’nde at koşturuyor
Türkiye,Irak üzerinden bu hedeflerle yola çıkarken, Kürdistan Bölgesi’ni devre dışı bırakmak istese de bölgedeki gelişmelerden kaynaklı, son noktada yine Kürdistan Bölgesi’ne muhtaçlığı da söz konusudur.Türkiye, aslıda sözün kısası Kürdistan Bölgesi’nde “at koşturuyor”diyebiliriz. Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani ve KDP içinden bazı kesimler,Türkiye ile adeta göbek bağı ile bağlanmış durumda ve “işgale” çanak tutuluyor.Çavuşoğlu’nun Hewlêr ziyareti sırasında Türk savaş uçakları Amediye’de bir köydeki camiyi bombaladı, Abdulmehdi’nin Türkiye ziyareti sırasında da savaş uçaklarının Barzan bölgesine yönelik yaptığı bir hava saldırısında Kazim Eli adında bir sivil yaşamını yitirdi.Tüm bunlar tesadüf olmadığı gibi,bunlar yaşanırken de Kürdistan Bölgesi hükümetinden, Irak’tan tek bir tepki gelmiyor, saldırılar kınanmıyor bile.
Türkiye çıkmak değil, kalmak istiyor
Yine Çavuşoğlu’nun Bağdat ziyaretinde Irak’ın “Topraklarımızdan çıkın” çıkışına Türkiye de,“Bulunduğumuz alanlara siz gelin”dedi. Oysa Saddam’ın en güçlü olduğu dönemde bile Baas rejimi Bamernê, Şeledizê, Amediye, Barzan, Bradost alanlarına giremedi. Ama şurada şunu kaçırmayalım; Türkiye aslında bu öneriyi Kürdistan Bölgesi’nde 20’nin üzerinde askeri üslerini, MİT merkezlerini boşaltmak amacında değil, Türkiye, Irak ve Kürdistan Bölgesi’ni oyuna çekip, onları karşı karşıya getirmek, çatıştırmak istiyor. Türkiye, bulunduğu her yerde kaynağını çatışma, çelişkiler ve kaostan alıyor.
Çatışma ve çelişkilerin merkezi: Irak
Bölgede kazanlar bu kadar kaynamışken, uluslararası güçlerin Suriye ve Irak merkezli politikaları yine devrede. Siyasetin, çatışma ve çelişkilerin merkezi yine Irak’a döndü. Nedeni mi? ABD’nin olası İran müdahalesinde,Türkiye bölgede bir kez daha çomak sokmak istiyor. Ama ABD bölgeyi kendi lehine dizayn etmenin peşinde. İran’a müdahalede Irak ve Kürdistan Bölgesi’ni hazır hale getirmek istiyor. ABD bölgeyi derli toplu görmek istiyor, kendisiyle çalışacak düzenli bir sistem istiyor.Kendisiyle düzenli çalışacak kesimi hazır hale getiriyor.Irak’ta derli toplu bir hükümet istediği gibi Kürdistan Bölgesi’nde de partilere şu telkinde bulundu: “Hükümeti kısa sürede kuracaksınız,Irak ile sorunlarınızı çözeceksiniz, peşmergeyi, asayiş güçlerini birleştireceksiniz, Irak ile gümrük ve petrol konuları çözülecek. ”Bu durum kişileri ve partileri aşmış ve Kürdistan Bölgesi’nde hükümet kurma ve bölgesel başkanlığın seçimi için çalışmalar hızlandı.
Ufukta ABD-İran savaşı görünüyor
Bütün bunlar bir araya geldiğinde akıllara İran ve ABD savaşabilir olasılığını güçlendiriyor.Peki ABD ve İran nerede savaşacak,bu da biraz karışık aslında. ABD, Irak’taki askerlerini geri çekiyor. ABD, Katar üssünden İran’ı vurursa,İran nereye cevap verecek? Ama belki de asıl olan şudur ki yanı başımızda bir savaş kokusu geliyor. Bu savaşta Irak’ın merkez üs olduğu artık tartışma götürmez bir gerçek. ABD’nin olası bir İran müdahalesinde savaşın sadece İran ile sınırlı kalmayacağı da ortada. İşte tüm bu gelgitler Irak ile Türkiye arasındaki son günlerde yaşanan yakınlaşma, olası bir savaşta, bunun en başta yansıyacağı ülkenin Irak’tan sonra Türkiye olacağının işareti. Ortak operasyon ihtimali çok zor! Belki yine başa dönersek, Irak ile Türkiye arasındaki yakınlaşmada Erdoğan’ın “Ortak askeri operasyon konusunda anlaştık” söylemi, tüm bu anlattığımız tablo içinde çok mümkün görünmüyor. Türkiye’nin ABD’nin İran’a olası bir müdahale öncesinde Kürdistan Bölgesi’ne yönelik hava saldırıları artsa da bölgeye olası bir operasyonun yapılması olasılığı çok uzak kalıyor. Yine bölgede taşlar yerinden oynamışken, Türkiye’nin hiçbir şey olmamış gibi Irak’la el ele uzun sürecek ve sonuçları ağır olacak bir operasyona hazırlanması imkansız.