Açlık grevindeki eylemcilerin sağlık durumu ciddiyetini korurken WMA Genel Sekreterinden AKP’ye ‘Malta Anlaşması’na saygı duyun’ çağrısı
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevleri yaklaşık 7 aydır devam ediyor. Açlık grevi eylemlerine karşın hükümetin adım atmaması sonucu tutukluların başlattığı ölüm orucu eylemi 18. gününde. Eylemcilerin sağlık durumları hayati risk taşırken, Dünya Tabipler Birliği (WMA) Genel sekreti Dr. Otmar Kloiber Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Zemo Ağgöz’e önemli değerlendirmelerde bulundu
Tecridin pek çok fiziksel ve psikolojik soruna neden olabileceğini ifade eden Kloiber, özellikle uzun süren tecridin kişi üzerinde psikolojik etkilerinin ağır olduğunu söyledi. Tecridin, “işkence ve aşağılayıcı muamele” olarak değerlendirildiğini aktaran Kloiber, “Bu nedenle tecridin sınırları Birleşmiş Milletlerin (BM) oluşturduğu Nelson Mandela Kuralları ile net bir şekilde çizilmiştir. Tabipler Birliği olarak bunu öneririz. Tüm hükümetlerden ve hapishane yetkililerinden talebimiz bu prensiplere uyulması ve saygı gösterilmesidir. Verilen ceza aşağılamaya, işkenceye dönüşmesin ve kişinin sağlığını etkilemesin” diye belirtti.
Bağımsız doktorlar olmalı
Açlık grevinde olan tutukluların sağlık durumlarını kontrol etmek için TTB ve tabip odalarının cezaevlerine bağımsız heyetler olarak girmelerine izin verilmemesine ilişkin de konuşan Kloiber, Dünya Tabipleri Birliği’nin açlık grevleri konusunda bir prensipler kılavuzunun olduğunu ifade etti. Kloiber, “Eylemcilerle doktorların kurallara uygun bir ilişki içerisinde olmaları doktorun o hastayla ilgilenebilmesi açısından gerekli. Eoktorlar eylemcileri doğru tedavi edebilmek ve kişinin iradesi doğrultusunda yapılması gerekenleri yapabilmek için o kişiyle görüşebilir, konuşabilir ve tedavi yöntemleri önerebilir. Bunu da hapishane yönetiminin dahil ve müdahalesi olmadan yapmamız gerekiyor” şeklinde konuştu
“Şunu belirtmek gerekir dünyanın hemen her yerinde hastane doktorları hapishane sistemi içerisindedir ve o sistem için çalışır” diyen Kloiber, şöyle devam etti: “Eylemcilerle ilgilenen doktorların tamamen bağımsız olması ve kendi tıbbi kararlarını verebiliyor olması gerekir. Bunu hapishane sistemi için çalışan birinden beklemek güç olur. Bu en önemli noktadır. Kim tarafından işe alındıkları, maaşlarının kim tarafından ödendiğinden ve hapishane yönetiminin müdahalesinden bağımsız olarak tıbbi kararlar alabilmeleri gerekiyor. Zaten Malta Anlaşmasının ve çeşitli başka uluslararası anlaşmalarının dikte ettiği de budur. Doktorun hastasına faydalı olabilmesi için kendi tıbbi kararlarını alabilmesi ve uygulayabilmesi gerekir.”
Aşağılamalara izin vermeyiz
Açlık grevinde ve ölüm orucunda olan kişilere zorla müdahalenin yapılmasına ilişkin ise Kloiber, “Kişinin beyanı önemlidir. Bilinçlerini yitirmeden önce kendi iradeleri ile ve baskı altında kalmaksızın tedavi istemediklerini deklare etmeleri durumunda bir doktor bu karara saygı duymak zorundadır. “ diye konuştu. Devam eden açlık grevlerine ilişkin çağrıda bulunduklarını söyleyen Kloiber, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tutukluların tıbbi haklarını hatırlatma özgürlüğünü kendilerinde bulduklarını dile getirdi. Nelson Mandela kurallarına uymasını söylediklerini aktaran Kloiber, “Dünya Tabipler Birliği Deklarasyonu’na ve Malta Anlaşması’na saygı göstermesini ve takip etmesini söyledik. Bu kurallara uyulması kişilerin tıbbi olmayan dış etkilerden bağımsız olarak tedavi edilmesine önayak olacaktı. Dünya Tabipler Birliği olarak bu insanları koruyacak, tedavilerini yapacak ve insani olmayan ve aşağılayıcı muameleye izin vermeyeceğiz” diye kaydetti.
HABER MERKEZİ