Nazım Daştan/MA
Suriye iç savaşının son halkası olan İdlib’de rejim güçleri ve Türkiye destekli gruplar arasındaki çatışmalar giderek şiddetleniyor. İdlib; Rusya, İran ve Türkiye arasında varılan Astana Anlaşması kapsamında sayılan dört “çatışmasızlık bölgesinden” birisiydi. Bu dördünden Şam’ın Guta ve Kalamun bölgeleri, Dera ve Kuneytra ile Humus’un kuzeyini Türkiye’nin desteklediği gruplardan alan Suriye rejimi ve Rusya, şimdi ise Türkiye’yi “işgalci” olarak gördüğü İdlib’den çıkarmak istiyor.
İdlib’de son dönemlerde yoğunlaşan çatışmalarda, Türkiye’nin gözlem noktaları da hedef olurken, Suriye iç savaşının diğer aktörleri ABD ve Avrupalı güçlerden de “çatışmasızlığın korunması” sesleri yükselmeye başladı. Suriye rejimi ile HTŞ arasındaki çatışmalar; İdlib ile Halep’in batı, Hama’nın kuzey ve Lazkiye’nin kuzeydoğu kırsallarına doğru sıçrarken, çatışmaların en şiddetli yaşandığı yerler ise Madik Kalesi, El Kirkat, Tüveyne, Şeria, El Kerim,Tel Hevvaş,Tel Osman ve Kefrenbude gibi bölge ve köyler.
Hama’nın kuzeyine denk gelen bu bölgede birçok yeri ele geçiren Suriye rejimi, bu hattan İdlib sınırlarına giriş yaptı. Hem askeri hem de siyasi olarak birçok defa gündeme gelen İdlib için en son geliştirilmeye çalışılan çare ise, “silahsızlandırılmış bölge.” Geçen yıl Soçi’de Rusya ve Türkiye arasında varılan bu anlaşma gereği bölgenin 15- 20 kilometre kadar selefi gruplardan arındırılması bekleniyordu. Ancak Türkiye bu konuda üzerine düşenleri yerine getirmezken, tam aksine bölgede bulunan HTŞ ise mevzilerini güçlendirdi.
Suriye ve Rusya’nın defalarca mesajına rağmen anlaşmanın gerekleri yerine getirilmedi. Rusya ise bunların yerine getirilmediği takdirde çatışmaların daha da şiddetleneceği mesajı veriyor. Sınırlarında Halep, Hama ve Lazkiye gibi kentler bulunan İdlib’de aynı zamanda çatışmaların önüne geçebilmek iddiasıyla Türkiye’nin 12 askeri gözlem noktası bulunuyor. Çatışmaların şiddeti buralara da yansırken, rejim güçleri ilk kez Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bağlı gözlem noktalarını da hedef aldı. Son bir haftada TSK’nin Hama’nın kuzeybatı kırsalındaki Zaviye bölgesinde kurduğu 10 numaralı gözlem noktasına 3 defa saldırı gerçekleşirken, saldırılar ağır silahlarla yapılıyor. İlk yapılan saldırıda 2 asker yaşamını yitirmiş, çok sayıda asker de yaralanmıştı.
Sadece Suriye rejimi değil, aynı zamanda Rusya da TSK’nin gözlem noktalarının bulunduğu bölgeyi uçaklarla bombalıyor. Bölgedeki hareketlilik Suriye sahasında bulunan diğer güçleri de harekete geçirdi. Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO güçleri uyarılar yapmaya başladı. ABD ve Avrupalı güçler çatışmaların durmasını isterken, İdlib’in neden NATO’ya bağlı güçleri bu kadar endişelendirdiği merak konusu. Türkiye, ABD başta olmak üzere NATO güçleriyle ne kadar çelişkili dursa da bölgede fiilen NATO’nun bir temsilcisi olarak duruyor.
Cerablus’tan İdlib’e kadar olan bölgeyi Türkiye eliyle kontrolünde tutmaya çalışan NATO, bu bölgede Türkiye’yi koruyor. Rusya ve İran’a karşı NATO tarafından desteklenen Türkiye, geçen yıl da Rusya’nın operasyon girişimlerine karşı NATO’nun “Bölgede kimyasal silah kullanılırsa karşılık veririz” açıklamasıyla korunmuştu. Bu tutum Rusya’nın operasyonun önünde engel olmuş ve taraflar arasında tekrar görüşmeler başlamıştı.
Rejim ve Rusya’nın son girişimlerine karşı sesler yükselirken, son dönemlerde Rusya ve Türkiye arasında diplomasi trafiği de arttı. Görüşmelerde, Rusya Türkiye’den “silahsızlandırılmış bölge” anlaşmasının gereklerini yerine getirmesini istiyor. Bu konuda ısrarını sürdüren Rusya, anlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda “çatışmaların daha da şiddetleneceği” mesajını veriyor. Bölgedeki kaynaklar ise, “Rusya son saldırıları bir mesaj olarak ele aldı.
Eğer Türkiye, Rusya ile girdiği bu süreçten dönerse, özellikle temmuz-ağustos aylarında çatışmalar çok farklı evreye girebilir”diyor. Bölgedeki kaynaklara göre, Rusya, Türkiye’nin bölgeden çıkmasını talep ediyor; bu konuda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Rus temsilciler arasında bölgede birçok toplantı gerçekleşiyor. Şu ana kadar bir çözüme ulaşılmayan görüşmeler ise hala sürüyor.