Tam kanunsuzluk
“Osmanlı İmparatorluğu 1839 tarihli Gülhane Hattı Hümaynu’na hatta,1876 Kanun-u Esasi’sinin kabulüne kadar geçen devrede,bütün iktidarları Halife ve Sultan’ın kutsi şahsiyetinde birleştiren teokratik ve mutlak bir devlet manzarası arz ediyordu. Daha çok İslami devlet ve hukuk anlayışının çevrelediği kadro içinde hareket eden Sultanlar,teşrii salahiyetlerini,ferman ve kanunnameler isdar etmek suretiyle kullanmaktaydılar.Bu devrede tebaanın Anayasa’ya dayanan bir hak ve hürriyetler kataloğu mevcut olmadığı gibi, Sultan’ın mutlak iradesini tehdit eden pozitif bir hukuk vesikası da yoktu.Böyle bir devlet ve hukuk sistemi içinde,normal hal, fevkalede hal diye bir ayırma yapılmayacağı pek tabii idi.”“Fevkalede Hal Rejimleri”kitabından…Ve 143 yıl sonra,yani bugün…Gidişat tam da bu fotoğrafa işaret etmiyor mu sizce? Yani resmi olarak kalkmış olmasına karşın ortada fiili bir OHAL’in varlığı her yerde kendini hissettiriyor mu?
Size en çarpıcı örneği. Cizre Belediyesi’nin itirazına rağmen polisin X-Ray cihazı koyması esnasındaki diyaloğa bakalım: Cizre Belediye Eşbaşkanı Mehmet Zırığ’ın, kollukgüçlerine “Kanuna aykırı davranıyorsunuz,bize bir tebligat gelmedi” sözlerine “Evet kanuna aykırıdavranıyorum”yanıtı veren polis, sizleri şaşırttı mı? İşte meselenin can evi tam da burası. İstanbul seçimlerinin iptalindeki sürecin tüm parametreleri Cizre’deki bu küçük diyalogda merkezileşmiş durumda. Çünkü, Cizre’de yasaya aykırı davranmayı kendinden çok emin olarak ifade eden polise bu cesareti veren İstanbul seçimlerini iptal ettiren gücün alttaki tezahürüdür.
Çaykur’a şeker uygulaması!
Çay sezonu yakında başlıyor.Çay üretimindeki yığınla sorun ise çözüm bekliyor.Bunlardan biri olan yaş çay alım fiyatı ise 16 Mayıs’ta açıklanacak. ÇAYKUR’un çayını satamaz hale geldiği ve büyük bir borç batağında olduğu haberleri çay üreticilerini diken üstünde tutuyor.Artvin Arhavi’deki kuru çay fabrikasını kriz nediyle kapatmak isteyen Lipton’a ilçe sakinlerinin fabrikayı açık tutması için yalvarıp yakarması üzerinden birkaç gün geçti. Neden? Çünkü burada Çaykur yok.Üretici de çayı en ucuza almaya çalışan tüccara mahkum. Lipton’un varlığı sayesinde bir rekabet oluşmakta ve üretici kendini kurtaracak bir fiyata alıcı bulabiliyor.Bu sürece nasıl gelindi? Çaykur’a dayatılan politikalar sonucu.
Geçtiğimiz günlerde Çaykur’un nasıl zarar ettirildiği basına yansıdı.İşin ilginç yanı bir yılda Çaykur’u yönetirken zarara uğratanlar deyim yerindeyse terfi aldılar.Önceki Genel Müdür Ekrem Yüce zamanında Çaykur’u,42 milyon lira kâr beklerken,2017’deki 267.6 milyon liralık zararın üç katı zarar etti.Peki ne oldu.Yüce,bırakın soruşturmadan geçmeyi AKP’den Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapıldı ve seçildi. Çaykur’un zararıyla günlük 350 ton yaş çay işleyebilecek 6 fabrika yapılabiliyor.
Yani zararla Arhavi’yi bir fabrika kurulur ve ilçe sakinleri serbest piyasanın insafına bırakılmazdı.Çay içiminin çok yüksek seyrettiği iç piyasanın nerdeyse yüzde 50’den fazlasını elinde tutan Çaykur’un nasıl zarar ettiği tam bir muamma. HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni konuyu Meclis gündemine taşıdı. (Önerge ile) İstanbul seçimlerinin tartışmasının gölgesinde güme gitti. AKP’nin Çaykur pratiği,üreticinin ve tüketicinin lehine bir tarım politikası değil,işverenin,birkaç holdingin çıkarına uygun hareket ettiği eleştirisini doğruluyor. Şeker fabrikalarına yapılanın bir benzeri ÇAYKUR için devrede anlaşılan.
Asgari ücret, iftara yetmiyor
Böyle bir karşılaştırmayı yapmak aslında inanç açısından bakıldığında çok da anlamlı gözükmeyebilir.Sonuçta oruç bir diğer anlamıyla perhiz,kişinin kendini sınama ve vicdani, ahlaki olarak kendini gözden geçirme olarak kabul edilir. Birçok şeyden imtina etmenin içinde beslenmek de var. Böyle olsa da oruç tutanın da asgari beslenmesi gerekiyor.Ancak günümüz ekonomik koşulları içinde bu da ödeme imkanı gerektiriyor.Yukarıdaki fotoda Ramazan iftarı için sunulan bir teklif var.Bunu birçok noktada test ettik. En düşük fiyatlardan biri.İki menü sunuluyor. Birinde tavuk kavurma/ızgara, pilav, börek, iftar tabağı, çorba, salata,tatlı ve içecek var; fiyatı: 45 lira. Diğerin de ise tavuk yerine kırmızı et var. Onun fiyatı 55 lira.Tavuklu menünün maliyeti aylık bin 350 TL yapıyor. Eğer iki kişilik olursa bu 2 bin 700 TL ediyor. İşte ekonomide gelinen nokta…